https://isarder.org/index.php/isarder/issue/feedİşletme Araştırmaları Dergisi2025-09-29T05:49:12+00:00Yrd. Doç. Dr. Melih Topaloğlueditor@isarder.orgOpen Journal Systemsİşletme Araştırmaları Dergisi’nin yayın kapsamında; Stratejik Yönetim ve Örgütsel Davranış, Pazarlama ve Girişimcilik, Muhasebe, Finansman, Bankacılık, Uluslararası İşletmecilik, İşletmecilikte Araştırma Yöntemleri çalışmaları yer almaktadır.https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2387Türkiye’de Yükseköğrenim Başvuru Oranının Belirleyicileri2025-09-21T18:54:26+00:00M. Mithat ÜNERmithat.uner@atilim.edu.trÖzge ÇAMALANozge.camalan@atilim.edu.trTuna KARATEPEtuna.karatepe@emu.edu.tr<p>Amaç - Bu araştırma, Türkiye'de 2006-2024 döneminde yükseköğretim kurumlarına başvuru oranlarını etkileyen makro ekonomik faktörleri incelemeyi amaçlamaktadır. Son yıllarda Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) başvuru sayılarında yaşanan belirgin düşüş, yükseköğretime olan talebin belirleyicilerinin analizini gerekli kılmaktadır. Çalışma, medya tarafından sıklıkla gündeme getirilen yoksulluk, üniversite mezunları arasındaki işsizlik ve maaş farkları gibi makro ekonomik değişkenlerin yükseköğretim talebi üzerindeki etkisini ampirik olarak ortaya koyarak alandaki boşluğu doldurmayı hedeflemektedir.<br>Yöntem- Araştırmada 2006-2024 dönemi yıllık zaman serisi verileri kullanılarak çoklu doğrusal regresyon analizi gerçekleştirilmiştir. Bağımlı değişken olarak yükseköğretim kurumlarına başvuru oranı (YKS başvuru sayısının 15-24 yaş grubu nüfusa oranı), bağımsız değişkenler olarak ise yoksulluk oranı, yükseköğretim mezunu işsizlik oranı (15-24 yaş grubu) ve eğitimin ekonomik getiri oranı (9/1 dereceli memur maaşının net asgari ücrete oranı) kullanılmıştır. Veriler ÖSYM raporları, TÜİK istatistikleri ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklarından elde edilmiştir.<br>Bulgular - Regresyon analizi sonuçları, her üç makro ekonomik değişkenin de yükseköğretim başvuru oranları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Yoksulluk oranı en güçlü belirleyici faktör olarak öne çıkmış (β=-2.524, p<0.001), yoksullukta 1 puanlık artışın başvuru oranını 2,5 puan azalttığı tespit edilmiştir. Üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı da başvuruları olumsuz etkilemekte (β=-0.481, p=0.020), "diplomalı işsizlik" olgusunun caydırıcı etkisini göstermektedir. Eğitimin ekonomik getiri oranı ise sınırlı da olsa pozitif etki göstermektedir (β=0.202, p=0.036). Model, yükseköğretim talebindeki toplam değişkenliğin %77,7'sini açıklamaktadır.<br>Tartışma- Araştırma bulguları, yoksulluk oranının yükseköğretim başvuruları üzerinde en güçlü belirleyici etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı da başvuruları negatif yönde etkilemektedir. Maaş oranının pozitif ancak sınırlı etkisi bulunmaktadır. Model, Türkiye'de yükseköğretim talebinin makro ekonomik değişkenlerle açıklanabildiğini ortaya koymaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2388Z Kuşağının Elektrikli Otomobil Algısı: Sürdürülebilir Kalkınmaya Yönelik Bir Gelecek Perspektifi2025-09-21T19:05:55+00:00Kadir YILMAZkad1rylmz@hotmail.comCihangir KASAPOĞLUcihangir@bartin.edu.tr<p>Amaç – Elektrikli otomobiller, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada önemli bir rol oynar. Ancak, Türkiye’de elektrikli araçların pazar payı hala düşüktür ve tüketicilerin bu araçları benimsemesini engelleyen çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu noktada geleceğin otomobil kullanıcılarına ilişkin bir projeksiyon oluşturmaya olan ihtiyaç artmaktadır. Çalışmanın amacı, Z kuşağının elektrikli otomobillere dair tutum ve algılarını belirleyerek, sürdürülebilirlik anlayışının elektrikli otomobillerin benimsemesindeki rolünü ortaya çıkarmaktır.<br>Yöntem – Nitel araştırma yaklaşımına dayalı gerçekleştirilen bu çalışmanın örneklemini Ankara’nın metropol ilçelerinde yaşayan Z Kuşağı bireyleri oluşturmaktadır. Araştırma verileri yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Elde edilen veriler MAXQDA 2020 yazılımı ile tematik olarak analiz edilmiştir.<br>Bulgular – Elektrikli araçların çevre dostu olması, Z kuşağının bu araçları benimsemesini olumlu yönde etkileyen ana faktörlerden biridir. Ancak, fiyat engelleri ve şarj altyapısındaki yetersizlikler, benimseme sürecini kısıtlayan önemli engeller olarak ortaya çıkmaktadır.<br>Tartışma- Bulgular, elektrikli otomobillerin benimsenmesi konusunda Z kuşağının karşılaştığı motivasyon ve engellerin, politika yapıcılar ve sektör temsilcileri tarafından dikkate alınması gereken önemli faktörler olduğunu göstermektedir. Çalışma sonuçları doğrultusunda elektrikli araçların geleceğine dair çeşitli öneriler sunulmuştur. Araştırma, sınırlı coğrafi kapsamı ve katılımcı çeşitliliği nedeniyle genelleştirilebilirdik açısından sınırlamalara sahiptir. Bu çalışma, gelecekteki politika yapıcılar ve sektör temsilcileri için stratejik kararlar alırken dikkate alınması gereken önemli içgörüler sunmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2389ABD Ekonomisinde Reklam Harcamaları ve Teknoloji Arasındaki İlişkilerin ARDL Sınır Testi ile İncelenmesi2025-09-21T19:10:51+00:00Güller ŞAHİNguller.sahin@ksbu.edu.trBahar ÇELİKbahar.celik@ksbu.edu.tr<p>Amaç – 1994 yılında başlayan yeni reklam çağında, internetin ortaya çıkması ve dijital reklamcılıktaki teknolojik ilerlemeler, harcamaların geleneksel reklamcılıktan dijital reklamcılığa doğru ciddi bir şekilde yeniden tahsis edilmesine yol açmıştır. 2024’te, küresel reklam harcamalarının bir önceki yıla göre 845 milyar dolardan 917 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Bu rakam, yıllık olarak yaklaşık %8,5’lik bir büyümeyi temsil etmektedir. Küresel olarak karşılaştırıldığında en büyük reklamcılık pazarı olan ABD, reklam harcamalarına göre ekonomiler sıralamasında birinci durumdadır. Ülkenin reklamcılık pazarındaki harcamalarının yaklaşık 420 milyar dolara ulaşacağı varsayılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, 1997-2022 zaman diliminde ABD ekonomisinde teknolojinin reklam harcamalarını nasıl etkilediğini incelemektir. Teknoloji parametreleri olarak internet kullanımı ve hücresel veri değişkenleri kullanılmıştır.<br>Yöntem – Seriler arasındaki kısa ve uzun vadeli ilişkiler, Phillips-Perron ve Dickey-Fuller GLS birim kök sınama bulguları doğrultusunda Gecikmesi Dağıtılmış Otoregresif (ARDL) sınır testi tercih edilerek belirlenmiştir. Modelin otokorelasyon, değişen varyans, normallik ve tanımlama hatası varsayımlarını içeren tanısal sınamalar yapılmış, parametre tahminlerinin istikrar koşulu için CUSUM ve CUSUM kareler testleri uygulanmıştır.<br>Bulgular – Değişkenler arasındaki kısa ve uzun vadeli etkileşim bulguları, teknolojinin reklam harcamalarını artırdığını doğrulamaktadır. Aynı zamanda kalıntıların bir dönem gecikmeli değerlerinin modele dâhil edildiğini gösteren hata düzeltme terimi, kısa vadede oluşabilecek bir dengeden sapmanın düzelerek uzun vadede dengeye ulaştığının kanıtlarını sunmaktadır.<br>Tartışma- Sonuçlar, reklamcılık pazarında yatırım getirilerini en üst düzeye çıkarmak ve belirli kitlelere etkili bir şekilde ulaşmak için daha kişiselleştirilmiş ve hedef odaklı dijital kampanyalara yoğunlaşılması gerektiğine işaret etmektedir. Ayrıca tüketicilerin ürün ya da hizmete karşı marka sadakatinin oluşturulması ve artırılması, reklamın talep esnekliğini azaltacağı için üreticilerin kâr maksimizasyonu hedefini olumlu etkilemektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2390Şehir Hastanesi Çalışanlarının Algıladıkları Dönüşümcü Liderlik Tarzının Yeşil Örgüt Kültürü Üzerinde Kurumsal Sosyal Sorumluluğun Aracı Etkisi2025-09-21T19:14:05+00:00Güven KARAMANgkaraman28@hotmail.com<p>Amaç – Günümüzde işletmeler hızla değişen çevresel koşullarda faaliyetlerini sürdürmeye çabalamaktadır. Dinamik çevresel koşullardaki değişim, yönetim sürecinde ve iş faaliyetlerinde dönüşümcü liderlik tarzını açığa çıkarmaktadır. Bu araştırmanın amacı, şehir hastanesi çalışanlarının dönüşümcü liderlik tarzı, kurumsal sosyal sorumluluk ve yeşil örgüt kültürü algılarını incelemek, işletmelerin çevre dostu faaliyetlere yöneliminde gerçekleştirilmesi gereken paradigma dönüşümünün sağlanmasında üst yönetimin sergilediği dönüşümcü liderlik tarzının kurumsal sosyal sorumluluk ve yeşil örgüt kültürü üzerine etkilerini saptamak, işletmenin yeşil örgüt kültürü oluşumunda kurumsal sosyal sorumluluğun aracı etkisinin olup olmadığını belirlemek, bir fikir haritası çıkarmak ve öneriler sunmaktır.<br>Yöntem – Bu araştırma dönüşümcü liderlik, kurumsal sosyal sorumluluk ve yeşil örgüt kültürü kavramları üzerine kurgulanmış olup değişkenler arası ilişkileri belirmek üzere nicel yöntem benimsenmiştir. Veriler online ortamda beşli likert ölçeğin yer aldığı soru formu ile toplanmıştır.<br>Bulgular – Araştırma kapsamında, katılımcıların değişkenlere yönelik tutumlarının demografik özelliklerine göre farklılık gösterdiği, dönüşümcü liderlik tarzının hem kurumsal sosyal sorumluluk hem de yeşil örgüt kültürü üzerinde pozitif etkisinin olduğu, buna ilaveten kurumsal sosyal sorumluluğun yeşil örgüt kültürü üzerinde pozitif etkinin olduğu, dönüşümcü liderlik tarzının yeşil örgüt kültürü oluşumu üzerindeki etkisinde kurumsal sosyal sorumluluğun aracı rolü üstlendiği belirlenmiştir.<br>Tartışma- Çevre dostu iş faaliyetlerinin uygulanmasında yeşil örgüt kültürü ve bu bilince sahip çalışanlar işletmelerin sorumluluklarını yerine getirmesini kolaylaştıracaktır. Yeşil örgüt kültürüne sahip uygulamalar sayesinde işletmeler farklılaşabilecek ve rekabet gücü kazanabilecektir. Çalışanların süregelen alışkanlık, tutum ve davranışlarının çevre dostu iş faaliyetleri lehine dönüştürülmesi için iş etiği, çevre ahlakı, sorumluk vb. konularda hizmetiçi eğitimlerin peryodik olarak verilmesi gereklidir. Dönüşümcü liderlik, kurumsal sosyal sorumluluk ve yeşil örgüt kültürü arası pozitif ilişki, işletmenin çıktılarını da pozitif etkilemektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2391Finansal Küreselleşme Aracı Olarak Sendikasyon Kredilerinin Özellikleri, İşleyişi ve Ticari Bankalardaki Belirleyicileri2025-09-23T16:38:39+00:00Ahmet KARAKAŞdrahmetkarakas@gmail.com<p>Amaç – Bu çalışmada, bankaları alternatif bir fon kaynağı olarak sendikasyon kredisi kullanımına yönlendiren içsel ve makroekonomik faktörleri bir arada ve nispi önem dereceleri ile birlikte tespit etmek amaçlanmıştır.<br>Yöntem – Araştırmaya 2014-2024 döneminde Türkiye’de faaliyet gösteren ve aktif büyüklüğü sıralamasında ilk 15 sırada yer alan ticari bankalar dâhil edilmiş, 2014-2024 arasında 41 çeyrek dönem verileri dikkate alınmıştır. Panel veri analiz yöntemi ile yapılan araştırmada dirençli standart hatalar üretebilen tahmincilerden Driscoll-Kraay metoduyla tahminler yapılmıştır.<br>Bulgular – Araştırma sonucunda; sendikasyon kredilerinin sermaye yeterlilik rasyosu, özkaynak kârlılığı oranı, mevduat oranı, aktif büyüklüğü, reel efektif döviz kuru ile negatif, asit test oranı ile pozitif yönde etkileşimde olduğu tespit edilmiştir.<br>Tartışma- Özkaynak kârlılığı ve mevduat oranı ile sendikasyon kredilerinin negatif ilişkisi dikkate alındığında, bankaların sendikasyon kredisi kullanımını alternatif kaynak tercihinde dikkate almalarının anlamlı olacağı, yanı sıra, aktif büyüklüğü ile sendikasyon kredilerinin negatif ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda, küçük ölçekli bankaların sendikasyon kredisi kullanımı ile kârlılık ve büyüme hedeflerine odaklanmasının anlamlı olacağı görülmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2392Bankaların Finansal Performansının LOPCOW-RAM Yöntemiyle Değerlendirilmesi: Borsa İstanbul Örneği2025-09-23T16:42:07+00:00Murat Ahmet DOĞANmuratahmet.dogan@samsun.edu.tr<p>Amaç – Türkiye'de faaliyet gösteren ve Borsa İstanbul’da işlem gören bankaların finansal performansları çok kriterli değerlendirme yöntemi ile analiz edilmektedir. Bankaların karmaşık yapıları, nakit akışları ve sermaye yeterlilik rasyoları gibi faktörler dikkate alınarak, finansal performanslarının yenilikçi bir yaklaşımla incelenmesi hedeflenmektedir. Analiz sürecinde, 2018-2023 yılları arasındaki finansal veriler üzerinden en başarılı bankaların belirlenmesi ve bu başarıyı etkileyen temel kriterlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.<br>Yöntem – Çalışmada, çok kriterli karar verme yöntemlerinden RAM kullanılmıştır. Bu yöntem, bankaların finansal performanslarını belirlemek için çeşitli kriterlerin çok boyutlu olarak ele alınmasını sağlamaktadır. Performans değerlendirme sürecinde, kriter ağırlıklarının belirlenmesi için LOPCOW yöntemi tercih edilmiştir.<br>Bulgular – Yapılan analizler sonucunda, kârlılığını artırmış bankaların performanslarında belirgin bir iyileşme olduğu gözlemlenmiştir. Analizlerde en etkili kriterin öz sermaye kârlılığı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bankacılık sektöründe en başarılı performansı gösteren bankaların kalkınma bankacılığı faaliyetlerinde bulunan bankalar olduğu belirlenmiştir. Bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucunda, KLNMA, TSKB, QNB Finansbank ve Şekerbank, performans açısından en başarılı ilk dört banka olarak öne çıkmıştır.<br>Tartışma- Elde edilen sonuçlar, bankacılık sektöründe kârlılık odaklı stratejilerin finansal performans üzerinde belirleyici bir etkisi olduğunu göstermektedir. Öz sermaye kârlılığı, bankaların uzun vadeli sürdürülebilirliği ve rekabet gücü açısından kritik bir faktör olarak öne çıkmıştır. Özellikle kalkınma bankalarının sektördeki başarısı, bu bankaların ekonomiye katkıları ve sermaye yönetim becerilerinin diğer bankalara göre daha etkin olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmanın bulguları, bankacılık sektöründeki karar vericilere stratejik planlama ve kaynak yönetimi konusunda önemli bilgiler sunmakta olup, bankacılık faaliyetlerinin finansal performans üzerindeki etkilerine dair daha geniş kapsamlı analizler yapılabileceğini de göstermektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2393Çok Uluslu Network İşletmelerin İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının Müşteri Memnuniyeti Ve Sadakatine Etkisi2025-09-23T16:45:05+00:00Emrah ERGİN07emrahergin@gmail.comTahire HÜSEYİNLİahire.huseyinli@alanya.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışma, çok uluslu network işletmelerinde ilişkisel pazarlama uygulamalarının müşteri memnuniyeti ve sadakati üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Özellikle Avon, Farmasi ve Oriflame gibi kozmetik sektöründe faaliyet gösteren firmaların müşterileri üzerinde yapılan anketler aracılığıyla, güven, iletişim, yetkinlik gibi ilişkisel pazarlama bileşenlerinin etkileri analiz edilmiştir.<br>Yöntem – Çalışmada, nicel araştırma yöntemleri kullanılarak bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. 390 katılımcıya, demografik bilgileri ve ilişkisel pazarlama bileşenleriyle ilgili tutumlarını ölçen sorular yöneltilmiştir. Veriler SPSS ve AMOS yazılımları kullanılarak analiz edilmiş; Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis ve PATH analizi ile sonuçlar değerlendirilmiştir.<br>Bulgular – Güven, iletişim ve yetkinlik bileşenlerinin müşteri memnuniyeti üzerinde istatistiksel olarak anlamlı etkileri bulunmuştur. Ayrıca müşteri memnuniyetinin, müşteri sadakati üzerinde güçlü bir etkisi olduğu saptanmıştır. Erkek katılımcıların müşteri sadakati, kadınlara oranla daha yüksek bulunmuştur. Elde edilen bulgular, farklı gelir düzeyleri arasında müşteri memnuniyeti ve sadakati açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını ortaya çıkarmaktadır.<br>Tartışma- İlişkisel pazarlama stratejilerinin, müşteri memnuniyeti ve sadakatini artırmada kritik bir önemi olduğu görülmüştür. Araştırmanın bulguları, güven ve iletişim unsurlarının uzun vadeli müşteri bağlılığı oluşturulmasında kilit bir rol oynadığını göstermektedir. Güven, işletmenin müşteriye verdiği sözleri yerine getirme yetkinliği ile doğrudan bağlantılıdır ve müşteri bağlılığını güçlendirmektedir. Benzer şekilde, etkili iletişim, müşterilerin beklentilerinin anlaşılmasını ve karşılanmasını sağlayarak ilişkilerin sağlam bir zemine oturmasına katkıda bulunmaktadır. Çalışmanın sonuçlarının, özellikle çok uluslu kozmetik firmalarının müşteri memnuniyeti ve sadakatini artırmaya yönelik yenilikçi ve uygulanabilir stratejiler geliştirmelerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu stratejilerin, işletmelerin rekabetçi pazarda sürdürülebilir başarı elde etmelerine olanak tanıyacağı öngörülmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2394Çalışma Güvenliği Algısında Mobbing Etkisi: İstanbul Turizm Belgeli İşletmeleri Örneği2025-09-23T16:48:12+00:00Funda DOĞANfundogan@gmail.comSüleyman ŞİMŞEKsuleymansimsek@aydin.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, çalışma güvenliği algısında mobbing etkisini analiz etmektir.<br>Yöntem – Yöntem olarak literatür yazımında tümdengelim yöntemi, yöntem kısmında ise neden-sonuç ilişkilerini analiz etmek amacıyla "nicel ilişkisel" model esas alınmış ve anket katılımcıları basit rastgele örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Çalışmanın evreni turizm belgeli işletmeler olup, örneklem sayısı 543 kişidir. Çalışmanın analizleri SPSS 21 programı yardımıyla, güvenirlik, regresyon ve farklılık analizleri yapılmıştır.<br>Bulgular – Yapılan regresyon analizi sonucunda, iş yerindeki çalışma güvenliği farkındalığı algısı üzerinde, tehdit ve iş yerindeki tacizlerin olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir. Katılımcıların iş güvenliği farkındalık algılarının medeni duruma göre farklılaştığı görülmüştür.<br>Tartışma- Küreselleşen iş piyasasında artan rekabet işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri ve karlı bir şekilde faaliyetlerini devam ettirebilmelerini oldukça zorlamaktadır. Bu olumsuzlukların yanı sıra iş yerlerinde oluşan tehdit ve tacizler iş kazalarını artırabilmekte ve bu durum; iş kaybına, kazanç kaybına, kazalarını artmasına, iş gücünün devrine, çalışanlarının motivasyonunun azalmasına ve tüketicilerin memnuniyetsizliğine neden olmaktadır. İşletmelerin amaçlarına ulaşabilmesi, yeni yatırımlara gidilebilmesi, rekabet başarısı, çalışanların motive olması ve ülke ekonomisinin gelişebilmesi için iş yerlerinde mobing'e yönelik davranışların önlenmesi gerekmektedir. Mobingin önlenmesi, iş kazalarını azaltılması, çalışanların motivasyonun yükseltilmesi ve ülke ekonomisinin geliştirilmesi açısından işletmelerin tek başına çaba göstermesi yeterli olmamaktadır Bu nedenle; kamu kurumlarının, toplumun, işletmelerin, sivil toplum kuruluşlarının, vakıfların, üniversitelerin ve benzeri tüm kurumların birlikte ve dayanışma içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda üniversitelerde mobing ve iş kazaları ilişkisine yönelik bilimsel araştırmalar yapılmasının ilgili çevreye yararlı olabileceği düşünülmüş ve bu çalışmanın yapılması planlanmıştır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2395BİST 100 Hisse Senetleri, Dış Ticaret Açığı ve Kredi Hacmi İlişkisinin İncelenmesi2025-09-23T16:55:43+00:00Cemil SÜSLÜcemil.suslu@iste.edu.tr<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı, BİST 100 hisse senedi fiyatları, dış ticaret açığı ve toplam kredi hacmi arasındaki ilişkinin incelenmesidir.<br>Yöntem – Araştırmada VAR yöntemi kullanılarak değişkenler arasındaki Granger (1980) nedensellik analizi, varyans ayrıştırması ve etki-tepki analizleri yapılmıştır. Çalışmada 2007 M7-2023 M12 dönemine ait veriler kullanılmıştır.<br>Bulgular – Analizler sonucunda dış ticaret açığı ve toplam kredi hacmi ile BİST 100 hisse senedi fiyatları arasında anlamlı bir nedensellik ilişkisi saptanamamıştır. Ancak, BİST 100 hisse senedi fiyatlarının, dış ticaret açığının ve toplam kredi hacminin nedeni olduğu görülmüştür. Bunlara ek olarak da Türkiye’ de dış ticaret açığı ile toplam kredi hacmi arasında çift yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir.<br>Tartışma- Diğer alanlarda yoğun olarak çalışılmasına karşın hisse senedi fiyatları, dış ticaret ve toplam kredi hacmi arasındaki ilişki kapsamında arasındaki ilişkinin incelenerek dış ticaret açıkları ve toplam kredi hacminin potrföy oluşturma stratejilerine katkı sağlayabilecek sonuçlara ulaşması araştırmanın özgün değerini oluşturmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2396Marka Güveni Konusu Üzerine Bibliyometrik Bir Analiz2025-09-23T16:58:07+00:00Seda MUTİ TABANLIsedamutitabanli@gmail.com<p>Amaç – Alan yazınında marka güveni ile ilgili konular belirlenerek gelecekte yapılacak çalışmalar için alt yapının oluşturulması amaçlanmıştır.<br>Yöntem – Web of Science veri tabanında yapılan ilk çalışmalar olan 2001 yılından Aralık 2024 yılına kadar ulaşılan İngilizce dilinde yazılmış 947 makale bibliyometrik analiz yöntemiyle incelenmiştir. Marka güveni ile ilgili konular, anahtar kelimeler gibi bazı bilgilere ait tablolar ve görsel haritalar, VOSviewer programı kullanılarak bibliyometrik literatür çalışmasının özeti şeklinde sunulmuştur.<br>Bulgular – Marka güveni konusuyla ilgili çalışmaların en çok işletme alanında olduğu belirlenmiştir. Marka güveni konusunun tüketici tatmini, kurumsal sosyal sorumluluk, çevresel kaygı alt başlıkları halinde konulara ayrıldığı ve bu konuların içerisinde en fazla tüketici tatmini konusuyla ilişkilendirildiği tespit edilmiştir. Marka güveni ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalarda Türkiye’nin alt sıralarda yer aldığı belirlenmiştir. Ayrıca en çok kullanılan anahtar kelimelerde marka sadakati ve satın alma niyeti kelimeleri birlikte kullanıldığı marka güveninin marka sadakati ve güveninin önemli bir unsuru olduğu belirlenmiştir.<br>Tartışma- Marka sadakatinin, satın alma niyetinin, algılanan faydanın, marka değerinin, tekrar satın almanın ardında gösterilen markaya olan inancın yani güvenin giderek önemi artmaktadır. Marka güveni konusuyla ilgili ulusal literatürde bibliyometrik çalışmaya rastlanılmamıştır. Konuya ilgi duyan araştırmacılara referans olacağı düşünülmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2397Çalışanların Girişimci ve Yenilikçi Davranışlarının İşletmelerin Sürdürülebilir İhracat Performansına Etkisi2025-09-23T17:00:53+00:00Çiğdem YILMAZcigdemkacak@gmail.comDursun BOZdursun.boz@mudanya.edu.tr<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı çalışanların girişimci ve yenilikçi davranışlarının işletmelerin sürdürülebilir ihracat performansına etkisinin belirlenebilmesidir.<br>Yöntem – Araştırma için İstanbul ili Avcılar ilçesindeki ihracat yapan işletmelerin çalışanları ile gönüllülük esasıyla kolayda örnekleme kullanılarak 401 çalışana anket ile ulaşılmıştır. Veri setinin analizinde normal dağılım testi, örneklem yeterlilik testi, fark testi, korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır.<br>Bulgular – Regresyon analizi sonucu çalışanların girişimci davranışlarının işletmelerin ihracat performansının üzerinde (F=7,790; p<0,05; β=0,110) sonucuyla, yenilikçi davranışlarının işletmelerin ihracat performansının üzerine (F=22,483; p<0,05; β=0,188) etkisi olduğu saptanmıştır. İhracat yapan işletme çalışanlarının girişimci ve yenilikçi davranışlarının ortaya çıkarılmasının ihracat performansındaki önemli unsurlardan birisi olduğu değerlendirilebilir.<br>Tartışma- Girişimci ve yenilikçi davranışların işletmelerin ihracat performansına etkisini araştıran ilk araştırmalardan birisi olması araştırmanın özgünlüğünü göstermektedir. Çalışanların girişimci ve yenilikçi davranışlarının ihracat performansı üzerindeki etkisi konusundaki araştırmanın literatüre katkı sağlamasının yanında gelecek dönemlerde diğer örgütsel davranış konularında da araştırma yapılabilmesi de mümkündür.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2399Örgütsel Yalnızlığın Çalışan Motivasyonu üzerine Etkisinde Kişilik Özelliklerinin Aracı Etkisinin İncelenmesi2025-09-23T17:14:11+00:00Hasan Saltuk DURAKhasansaltukdurak@duzce.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışmada kamu personeli olarak çalışanların örgütsel yalnızlık algıları ve bu algılarının çalışan motivasyonu üzerindeki etkisi ve kişilik özelliklerinin bu etkide aracılık rolünün olup olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır.<br>Yöntem – Amaçlara ulaşmak için 219 katılımcıdan online anket aracılığıyla veri elde edilmiş ve analiz için nicel yöntemler kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 26 paket programı ve Smart-PLS paket programları ile test edilmiştir. Çalışma amacına yönelik olarak Düzce il merkezindeki kamu kurum çalışanları esas alınmıştır.<br>Bulgular – Örgütsel yalnızlığın motivasyon üzerinde negatif yönde etkili olduğu tespit edilmiştir. Örgütsel yalnızlığın kişilik özellikleri üzerinde etkisi olmamasına karşın kişilik özelliklerinin motivasyon üzerinde aracı etkisinin bulunduğu görülmüştür. Ayrıca Örgütsel yalnızlığın doğrudan motivasyona etkisi bulunmuştur.<br>Tartışma- Elde edilen bulgular uygulayıcıların yalnızlık duygusu yaşayan çalışanları ve düşük motivasyona etkileri noktasında uygun stratejiler geliştirebilmelerine yönelik çıkarımlar yapmalarını mümkün kılmaktadır. Örgütsel yalnızlık bir stres faktörü olarak ölçülmüş olsa da çalışanların başarısında etkili bir faktör olan motivasyon üzerindeki etkileri ile birlikte incelenmiştir. Çalışma, kişilik özelliklerinin aracı etkisiyle inceleyerek ve bunları ayrı bir perspektifden açıklayarak örgütsel yalnızlık literatüründeki boşluğu kapatmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2400Sosyal Medya Reklamlarındaki Tüketici Algılamalarının Marka Farkındalığı ve Satın Alma Niyeti Üzerindeki Etkisi2025-09-23T17:18:06+00:00İbrahim Atilla KARATAŞibrahimatillakaratas@gmail.comMehmet Emin YAŞARmeyasar@bingol.edu.trÖzlem ŞENLİKozlem.senlik@ahievran.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı sosyal medya reklamlarındaki tüketici algılarının marka farkındalığı ve satın alma niyeti üzerindeki etkilerini araştırmaktır.<br>Yöntem – Araştırma veri seti kolayda örnekleme yöntemiyle seçilen 552 kişiden oluşmaktadır. Araştırmada nicel analiz yöntemi kullanılmıştır. Analiz sürecinde Cronbach Alpha, normallik testi, KMO ve Bartlett testleri ile ölçeklerin güvenirlik, normallik dağılımı ve faktör analizine uygunluğu test edilmiştir. Ardından faktör analizi ile ölçeklerin yapısal geçerliliği incelenmiştir.Faktör yapısının doğruluğunu test etmek için doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkileri test etmek için regresyon analizi yapılmıştır.<br>Bulgular – Sosyal medya reklamlarındaki tüketici algıları içinde yer alan ekonomiye katkı ve bilgi sağlama alt boyutlarının marka farkındalığı üzerinde anlamlı ve olumlu bir etkisinin olduğu görülmüştür. Çalışmada sosyal medya reklamlarındaki tüketici algılarının alt boyutları ile satın alma niyeti arasındaki ilişki de analiz edilmiştir. Analiz sonucunda sosyal medya reklamlarındaki tüketici algılarının alt boyutları olan bilgi sağlama, eğlence sunma, güvenilir olma ve ekonomiye katkının satın alma niyeti üzerindeki etkisinin anlamlı ve olumlu olduğu sonucuna varılmıştır.<br>Tartışma- Çalışma, sosyal medya reklamcılığının tüketici algıları konusunda değerli bilgiler sunmakla birlikte, eğlence ve güvenirlik boyutlarının marka farkındalığı üzerindeki sınırlı etkileri dikkat çekicidir. Gelecekteki araştırmalar, farklı demografik gruplar ve sektörler üzerinde odaklanarak sonuçların genelleştirile bilirliği üzerinde farklı sonuçlar ortaya çıkarabilir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2401Co-Variation Effect of Gender, Education Level and Seniority on The Relationship Between Mushroom Management Perceptions of Agricultural and Forestry Personnel and Their Quiet Quitting2025-09-23T17:22:48+00:00Halil Özcan ÖZDEMİRhoozdemir@ahievran.edu.tr<p>Purpose – Organizational behavior studies are an extremely important issue in today's world where competition is fierce. Studies on the problems experienced by employees in agricultural activities in organizations are extremely few. The purpose of this study is to reveal the relationships between mushroom management perceptions and quiet quitting management perceptions of employees working in the Kırşehir provincial organization of the Ministry of Agriculture and Forestry. It is also to determine whether gender, education level and seniority have a covariation effect in this relationship.<br>Design/methodology/approach – In this context, a questionnaire form consisting of ready-made scales was applied to 132 employees in the central and provincial organizations of the Kırşehir Provincial Directorate of Agriculture and Forestry. The questionnaires were determined on a voluntary participation basis. Thanks to this research, it was determined whether the employees were informed about these scales and what their attitudes and behaviors were about this issue.<br>Results – According to the research results, a positive significant relationship was determined between mushroom management perception and quiet quitting behaviors. It was determined that gender, education level and seniority did not have any covariation effect in this relationship between mushroom management perception and quiet quitting attitudes of employees.<br>Discussion – The research results revealed the existence of a positive significant relationship between mushroom management perception and quiet quitting behaviors. This finding indicates that quiet quitting behaviors increase with the increase in mushroom management practices that employees are exposed to. One of the striking findings of the research is that there is no covariation effect of gender, education level and seniority variables in the relationship between mushroom management perception and quiet quitting attitudes. This result shows that the negative effects of mushroom management are seen similarly on all employees regardless of demographic characteristics.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2402Gıda Denetim Açıklamalarıyla İlgili Tüketici Karmaşasının, Tüketici Şüpheciliği ve Kaçınmasına Etkisinin İncelenmesi2025-09-23T17:40:58+00:00İbrahim BOZACIibrahimbozaci@kku.edu.tr<p>Amaç – Günümüzde gıda denetimlerinin kamuya açıklanması, tüketiciyi koruma ve haksız rekabeti engelleme gibi amaçlarla ülkeler tarafından kullanılan yöntemlerden biridir. Bunların tüketiciye etkilerine yönelik pazarlama yazınındaki araştırmalar kısıtlıdır. Bu araştırmada, gıda denetim açıklamalarıyla ilgili tüketici karmaşası, denetim raporu açıklanan işletmeye yönelik tüketici şüpheciliği ve bu işletmelerden kaçınma arasındaki ilişkileri ortaya koymak amaçlanmaktadır.<br>Yöntem – Araştırma hipotezlerini test etmek üzere nicel saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Kolayda örnekleme ve online anket yöntemiyle 313 tüketiciden birincil veri toplanmış ve elde edilen veriler SPSS ve AMOS programlarıyla analiz edilmiştir.<br>Bulgular – Araştırmada, öncelikle önemli oranda tüketici karmaşası ve tüketici şüpheciliği yaşandığı, büyük oranda tüketici kaçınmasının olduğu ve büyük çoğunluğun gıda denetim açıklamalarını yakından takip etmediği tespit edilmiştir. Araştırma neticesinde, tüketici karmaşasının tüketici şüpheciliği ve kaçınmasını pozitif etkilediği, tüketici karmaşasının tüketici kaçınmasına etkisinde tüketici şüpheciliğinin aracı rol üstlendiği belirlenmiştir. Buna göre gıda denetim raporu açıklanan işletmeye yönelik tüketici şüpheciliğinin, tüketici kaçınmasını yüksek düzeyde etkilediği anlaşılmaktadır.<br>Tartışma- Araştırma sonuçları, gıda denetim raporu açıklamalarına yönelik karmaşanın, tüketicileri işletme aleyhine olumsuz etkilediği, bu etkide tüketici şüpheciliğinin önemli rolü olduğunu göstermektedir. Bulgular şüpheciliğin kaçınmaya etkisi bakımından yazındaki araştırmalarla benzerlikler göstermektedir. Diğer taraftan, işletme karşıtı mesajlarla ilgili algılanan karmaşanın da işletme için olumsuz etkileri olabileceğini ortaya koyması bakımından bulgular özgündür. Araştırmada son olarak gıda denetimlerinin etkinliğini artırmada öneriler geliştirilmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2403Investigation of the Predictive Roles of Career Adaptability and Commitment to Higher Education on Life Satisfaction Levels of University Students2025-09-23T17:43:23+00:00Merve MAMACImerve.mamaci@fbu.edu.tr<p>Purpose – In today's ever-changing academic and professional settings, it's becoming more crucial to understand the psychological and career-related factors that flourish university students well-being. In this context, this study aims to examine the predictive roles of career adaptability and commitment to higher education institutions on university students' life satisfaction levels.<br>Design/methodology/approach – This research was conducted using a quantitative research method. In this context, the survey method was preferred in the study. A total of 295 students from foundation universities from Istanbul participated in the study. Personal Information Form, Career Adaptability Scale, Student Commitment in Higher Education Scale and Life Satisfaction Scale were used to collect the data. The data were subjected to the normality test, reliability test, descriptive statistical analysis and regression analysis.<br>Results – The results showed that the levels of career adaptability and commitment to higher education significantly predicted the life satisfaction levels of university students.<br>Discussion – It seems possible to evaluate the university years as an exciting yet challenging process in which different experiences are gained for university students. In this process, universities can be considered as social structures that are expected to contribute to students' life satisfaction by supporting their academic and personal development. Increasing the capacity of university students to adapt to the changing business life can help them make informed decisions about their future professional lives. In addition, individuals with high student commitment may be more motivated than others to improve their career adaptation skills by actively participating in educational processes. This may create a sustainable development cycle that supports students' academic and professional success by increasing their life satisfaction and psychological well-being.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2404Kripto Paralar, Endeksler ve Emtialar Arasındaki Birlikteliklerin Makine Öğrenmesi ile Analizi2025-09-23T18:06:58+00:00Yasemin KESKİN BENLİyasemin.benli@hbv.edu.trHilal ABACI ÖZDEMİRhilalabaci@karatekin.edu.tr<p>Amaç – Günümüzde hem yatırımcılar hem de finansal sistemler için giderek daha önemli hâle gelen kripto varlıklar, yüksek volatil olmaları nedeniyle yatırımcıların portföy stratejilerinde önemli bir yer edinmektedir. Çalışmanın amacı, Solana, Bitcoin, Ethereum, NASDAQ 100, S&P 500, Altın ve Brent Petrol’ün kapanış değerleri arasındaki birliktelikleri ortaya koyarak, yatırımcıların etkin portföy çeşitlendirme stratejilerini geliştirmelerine ve portföy riskini azaltmalarına yardımcı olacak sonuçlar sunmaktır.<br>Yöntem – Araştırmanın hipotezi, Solana, Bitcoin, Ethereum, NASDAQ 100, S&P 500, Altın ve Brent Petrol’ün kapanış değerlerinin birlikte hareket edip etmedikleridir. Veri setini, 04.01.2021–19.01.2024 tarihleri arası Solana, Bitcoin, Ethereum, NASDAQ 100, S&P 500, Altın ve Brent Petrol’ün hafta içi ve borsaların açık olduğu 744 iş gününe ait kapanış değerleri oluşturmaktadır. Verilerin analizinde Makine öğrenmesi algoritmalarından olan Apriori ve FP-Growth birliktelik modeli kullanılmıştır. Farklı destek seviyelerinde (0,10 ve 0,25) değişkenler arasındaki birliktelikler tespit edilmiştir.<br>Bulgular – Apriori ve FP-Growth birliktelik analizleri sonuçlarına göre, Bitcoin, Ethereum, Solana, NASDAQ 100 ve S&P 500’ün kapanış değerlerinin genellikle birlikte hareket ettiği gözlemlenmiştir. Altın ve Brent Petrol diğer değişkenlerle genellikle ters yönde, nadiren de olsa paralel yönde birliktelikler sergilemiştir. Özellikle 0,25 destek seviyesindeki birliktelik kurallarında, kripto paralar ile Altın ve Brent Petrol’ün herhangi bir birliktelikleri olmaması, yatırımcıların portföy riskini azaltması için önemli bir bulgudur.<br>Tartışma – Çalışma, kripto varlıklar, endeksler ve emtialar arasındaki birliktelikleri inceleyerek, yatırımcıların portföy çeşitlendirme stratejilerini daha etkin bir şekilde kullanmalarına yardımcı olabilecek ve risklerini azaltabilecek sonuçlar ortaya koymaktadır. Ayrıca birlikte hareket etmeyen Altın, Brent Petrol ve kripto varlıklardan oluşturulacak bir portföy ile yatırımcılara kazanç fırsatları sunma ve risk azaltma yani portföy çeşitlendirme imkânı sunmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2407Müşteri Nezaketsizliğinin İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkisinde Müşteri Odaklılığın Rolü2025-09-23T20:39:54+00:00Muhammed TAŞmuhammed.tas@erzincan.edu.tr<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı, Kaynakları Koruma Teorisi (KKT) çerçevesinde müşteri nezaketsizliğinin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisini incelemektir. Ayrıca, bu ilişkide müşteri odaklılığın aracı rolünün incelemesi de amaçlamaktadır.<br>Yöntem – Araştırma evrenini, Erzincan'da faaliyet gösteren otel ve restoran işletmelerinde müşteriyle doğrudan etkileşimde bulunan ön saflardaki çalışanlar oluşturmaktadır. Veriler, kolayda örnekleme yöntemi ile yüz yüze anket tekniği kullanılarak toplanmış ve 220 katılımcıdan oluşan bir örneklem elde edilmiştir. Verilerin analizinde AMOS, SPSS ve PROCESS Makrodan yararlanılmıştır.<br>Bulgular – Analiz sonuçları, müşteri nezaketsizliğinin çalışanların işten ayrılma niyetini anlamlı ve pozitif yönde etkilediğini göstermektedir. Ayrıca, müşteri odaklılığın bu olumsuz etkiyi azalttığı tespit edilmiştir.<br>Tartışma- Araştırma, KKT’nin genişletilmesine katkı sağlayarak, bireysel özelliklerin (müşteri odaklılık) kaynak kaybının olumsuz etkilerini hafifletebileceğini ortaya koymaktadır. Bulgular, işletmelerin müşteri nezaketsizliğini azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmesi ve çalışanların olumsuz durumlardan korunması için önlemler alması gerektiğini vurgulamaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2408Çok Duyulu Teknoloji ile Zenginleştirilmiş Lüks Marka Deneyimi: Tüketici Algısı ve Marka Gücü Üzerindeki Etkileri2025-09-23T20:44:53+00:00Cevdet Alptekin KAYALIcalptekin.kayali@idu.edu.trSerra ÖZSOY KARAGÜLLEserra_ozsoy@hotmail.com<p>Amaç – Bu araştırma, çok duyulu teknoloji ve marka deneyiminin tüketicinin algıladığı değer ve marka gücü üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Tüketicinin algıladığı değerin finansal, işlevsel, sosyal ve bireysel boyutlarının nasıl etkilendiği ele alınmış ve lüks marka yöneticilerine stratejik içgörüler sunulması hedeflenmiştir.<br>Yöntem – Çalışma, lüks mağaza sektörüne odaklanan uygulamalı bir araştırmadır. Veri toplama sürecinde anketler ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiş, veriler yapısal eşitlik modellemesi (SEM) ile analiz edilmiştir. Demografik ve davranışsal faktörler de değerlendirilerek tüketicilerin çok duyulu teknolojiye yönelik algıları incelenmiştir.<br>Bulgular – Araştırma, çok duyulu teknolojilerin marka deneyimini artırarak tüketicinin algıladığı marka değerini güçlendirdiğini göstermektedir. Çok duyulu teknoloji ve marka deneyimi, finansal, işlevsel, sosyal ve bireysel değer algısını olumlu yönde etkilemektedir. Tüketicinin algıladığı değerin marka gücü üzerindeki etkileri incelendiğinde, marka sadakati ve müşteri bağlılığı açısından anlamlı sonuçlar saptanmıştır.<br>Tartışma- Lüks marka tüketicisinin algıladığı değer ve marka gücüne yönelik çok duyulu teknoloji temelli deneyimlerin etkileri konusunda sınırlı araştırmalar bulunmaktadır. Bu çalışma, ilgili kavramları bütüncül bir yaklaşımla ele alarak literatüre katkı sağlamaktadır. Bulgular, lüks markaların hedef kitleleriyle ilişkilerini güçlendirmelerine ve pazarlama stratejilerini geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2409Şirketlerin Dijital Dönüşümünde Akıllı Teknolojinin Rolü ve Örgüt Performansına Etkisi2025-09-23T20:48:09+00:00Sevil ÖZENozen.svlozen33@gmail.comAyşe GÜNGÖRayse.gungor@giresun.edu.tr<p>Amaç – Çalışmada, işletme faaliyetlerinde önemi giderek artan dijitalleşme konusunun örgüt performansı üzerindeki etkisinin araştırılması ve alan yazın taraması sonucunda, dijital dönüşümün, akıllı teknolojinin ve örgüt performansı üzerindeki ilişkisi incelenmiştir. Mersin’ de üretim yapan firmaların, Endüstri 4.0 olarak adlandırılan ve ülkemizde sanayide dijitalleşme olarak benimsenen model hakkında örgüt performansını ölçmek ve mevcut alt yapılarının bu yeni teknolojik dönüşüme ne kadar uygun olduğu ve dijital dönüşümün örgüt performansı üzerine etkisinde akıllı teknolojinin rolü incelenmiştir.<br>Yöntem – Araştırma modeli kapsamında oluşturulan hipotezler anketlerle elde edilen veriler üzerinden test edilmiştir. Anket araştırmasından elde edilen verilerin güvenirlik analizi SPSS 26 paket programında Cronbach’s Alpha katsayısı ve madde toplam korelasyonları yöntemleri ile analiz edilmiştir. Yapısal geçerliliği ise AMOS 24 paket programında Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) yöntemiyle incelenmiştir. İkinci adımda frekans dağılımı, ölçek istatistikleri, ortalama standart sapma ve demografik değişkenler bakımından inceleme (bağımsız t testi ve ANOVA) SPSS paket programı kullanılarak yapılmıştır. Araştırma modelinin analizi ise SPSS Prcess macro eklentisi ile gerçekleştirilmiştir.<br>Bulgular – Sonuçlar hem akıllı teknolojilerin hem he dijital dönüşümün örgütsel performans üzerinde pozitif yönlü etkiye sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca dolaylı etkinin istatistiksel olarak anlamlı bulunmasına bağlı olarak akıllı teknolojilerin örgütsel performans üzerine etkisinde dijital dönüşümün aracı rolü olduğu görülmüştür.<br>Tartışma- Bu çalışma örgütsel performansın artırılmasında dijital dönüşümün pozitif katkısının olduğunu göstermesi açısından işletme yönetimine ipuçları vermektedir. Özellikle pandemi dönemi ile birlikte hem bireylerin sosyal hayatına hem de işletmelerin iş süreçlerine dijital araçlar çok hızlı bir giriş yapmıştır. Bu konuda öncü davranış sergileyen işletmelerin çalışan performanslarında pozitif yönlü değişim olduğunu bu çalışma ortaya koymaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2411Çalışma Yaşamı Kalitesinin Kariyer Tatmini Üzerindeki Etkisinde İş Yaşam Dengesinin Aracılık Rolü2025-09-23T20:57:24+00:00Ayşe Nihan ARIBAŞnihan_dinc85@hotmail.com<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı çalışanların çalışma yaşam kalitesinin kariyer tatminleri üzerindeki etkisinde iş yaşam dengesinin aracılık rolünün olup olmadığını tespit etmektir.<br>Yöntem – Araştırma nicel araştırma yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda araştırmada anket tekniği benimsenmiştir. Araştırma Aksaray ilinde kamu sektöründe görev yapan çalışanlarının katılımı ile yürütülmüş ve toplam 264 çalışandan veri elde edilmiştir. Veriler; demografik değişkenler, çalışma yaşam kalitesi, kariyer tatmini ve iş-yaşam dengesi ölçeklerinden oluşan soru formları kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen verilere normallik testi, güvenilirlik testi, tanımlayıcı istatistik testleri, açıklayıcı faktör analizi, korelasyon analizi ve basit regresyon analizi uygulanmıştır.<br>Bulgular – Yapılan analizler sonucunda çalışanların çalışma yaşam kalitesinin kariyer tatminlerini etkilediği ve bu ilişkide iş yaşam dengesinin kısmi aracı rol oynadığı tespit edilmiştir.<br>Tartışma- Günümüz iş yaşamında çalışanların başarılı olabilmeleri için iş yaşam dengelerini iyi kurmaları ve bunu korumaları gerekmektedir. Ayrıca çalışma yaşamı kalitesinin sağlanabilmesi için çalışanların kariyerlerinde başarılı şekilde ilerlemeleri ve kariyerlerinden tatmin elde etmeleri gerekmektedir. Bunu başarabilen çalışanların çalışma yaşam kaliteleri de artacaktır. Bu araştırmanın çalışanların çalışma yaşam kalitelerini, iş yaşam dengesi üzerinden kariyer tatmini elde ederek artırmaları bakımından katkı sunacağı düşünülmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2412Kariyer Tatmininin Mesleki Özdeşleşmeye Etkisinde Örgütsel Gururun Aracılık Rolü: Beyaz Yakalılar Üzerine Bir Araştırma2025-09-23T21:00:01+00:00Erkan NURerkan.nur@harran.edu.trYonca BAKIRyoncabakir27@gmail.com<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, kariyer tatmininin mesleki özdeşleşme üzerindeki etkisinde örgütsel gururun aracılık rolünün bulunup bulunmadığını incelemektir.<br>Yöntem – Araştırma, Şanlıurfa ilinde eğitim sektörüne mensup 408 gönüllü bireyin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Veriler, çevrimiçi ve yüz yüze anket yöntemleriyle toplanmış olup, kartopu örnekleme yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Analiz sürecinde, SPSS 26.0 ve Mplus 8 programları kullanılmıştır. İlk adımda, veri seti ön analizler ile incelenmiş ve analiz için uygun hale getirilmiştir. Sonrasında verilerin değerlendirilmesi DFA, korelasyon ve bootstrap regresyon analizleri ile yapılmıştır.<br>Bulgular – Analiz sonuçları, kariyer tatmininin hem mesleki özdeşleşmeyi hem de örgütsel gururu; ayrıca örgütsel gururun da mesleki özdeşleşmeyi istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde yordadığını ortaya koymuştur. Bununla birlikte, kariyer tatmininin mesleki özdeşleşme üzerindeki etkisinde örgütsel gururun kısmi aracılık rolü üstlendiği belirlenmiştir.<br>Tartışma- Bu çalışmanın bulguları, eğitimcilerin kariyer tatminlerinin ve örgütsel gururlarının artmasının mesleklerine daha güçlü biçimde bağlanmalarına katkı sağlayabileceğini göstermektedir. Bu durum, öğrenciler açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Kariyerine bağlı ve kurumuyla gurur duyan bir eğitimcinin, sınıf ortamında daha ilgili, motive ve yenilikçi bir yaklaşım sergilemesi muhtemeldir. Bu da öğrencilerin daha fazla destek görmesine, öğrenmeye karşı daha istekli hale gelmelerine ve akademik başarılarının artmasına katkı sunabilir. Dolayısıyla, memnuniyet düzeyi yüksek bir eğitimcinin, daha donanımlı, özgüveni gelişmiş ve başarılı bireylerin yetişmesine olanak sağlayabileceği söylenebilir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2413Taşın Hafızasından Dijital Temsile: Sultanahmet’teki Özel Belgeli Otel İşletmelerine Yönelik Bir Analiz2025-09-23T21:02:52+00:00Çağla ÇETİNKAYAcagla.cetinkaya@nisantasi.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, İstanbul’un Sultanahmet bölgesinde faaliyet gösteren, tarihî, kültürel ve mimari açıdan özgün yapılarda hizmet sunan özel belgeli otel işletmelerinin Instagram paylaşımlarını deneyimsel pazarlama boyutları çerçevesinde incelemektir. Çalışmada, bu otel işletmelerinin, en yaygın kullanılan dijital mecralardan biri olan Instagram platformu aracılığıyla tüketicilerle nasıl bir deneyimsel bağ kurmaya çalıştıkları irdelenmiştir.<br>Yöntem – Araştırmada nitel içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Türkiye Otelciler Birliği (TUROB) verilerine göre belirlenen ve son üç ay içinde Instagram'da aktif paylaşımda bulunan 6 özel belgeli otel işletmesinin 10 Aralık 2024 – 10 Şubat 2025 tarihleri arasındaki görsel içerikleri analiz edilmiştir. Schmitt’in (1999) deneyimsel pazarlama modelinde yer alan duyusal, duygusal, bilişsel, eylemsel ve ilişkisel boyutlara göre sistematik kodlama yapılmış; veriler sayısallaştırılmış ve yüzdelik oranlar üzerinden değerlendirilmiştir.<br>Bulgular – Elde edilen bulgular, en çok temsil edilen deneyimsel boyutun duyusal (%43), ardından duygusal (%31) olduğunu göstermektedir. Bilişsel, eylemsel ve ilişkisel boyutların ise daha düşük oranlarla temsil edildiği görülmüştür. Oteller arasında deneyimsel boyut kullanım oranları açısından belirgin farklılıklar bulunmaktadır.<br>Tartışma- Bulgular, özel belgeli otel işletmelerinin görsellik odaklı, estetik ve duyusal bağ kurmaya yönelik dijital stratejiler izlediklerini ortaya koymaktadır. Buna karşılık bilgi verme, harekete geçirme ve etkileşim oluşturma yönleri daha az ön planda yer almakta, bu durum içerik çeşitliliği açısından geliştirilmesi gereken alanlara işaret etmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2414The Mediatıng Role of Conservation Commitment in the Effect of Value Orientations on Environmentally Responsible Behavior2025-09-23T21:05:50+00:00Yunus DOĞANyunus.dogan23@hotmail.comMusa OFLAZmusaoflaz@balikesir.edu.tr<p>Purpose – The aim of this study is to identify the effect of value orientations of individuals residing in Balıkesir and participating in nature-based tourism activities on environmentally responsible behaviors and the mediating role of conservation commitment in this effect.<br>Design/methodology/approach – In Balıkesir, a destination of significant importance for Turkish tourism, a total of 417 surveys were collected from the local population using the convenience sampling method. The research model designed to examine the mediating role of conservation commitment in the effect of value orientations on environmentally responsible behavior was analyzed using structural equation modeling.<br>Results – According to the findings, there are strong and positive relationships between value orientations and environmentally responsible behaviors and conservation commitments. The structural equation modeling conducted revealed that individuals' value orientations have a positive effect on environmentally responsible behavior. Additionally, the results of the bootstrap test indicated that the conservation commitment variable plays a significant mediating role in the effect of value orientations on environmentally responsible behavior.<br>Discussion – Upon reviewing the conducted studies, the structural validity of the value orientations scale was established. However, since no studies were found that examined the mediating role of conservation commitment in the effect of value orientations on environmentally responsible behaviors, this study was deemed necessary.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2415Yüksek Enflasyon Dönemlerinde GYO ve BİST 100 Endeks Performanslarının Sharpe Ölçütü ile Mukayesesi2025-09-23T21:08:27+00:00H. Nur SÜMERhnilgaz@hotmail.comBurçay YAŞAR AKÇALIburcayy@istanbul.edu.trLevent SÜMERlevent.sumer@bogazici.edu.trAli HEPŞENali.hepsen@istanbul.edu.tr<p>Amaç – Bu araştırma, ülkemizin önemli gayrimenkul sermaye piyasası araçlarından olan gayrimenkul yatırım ortaklıkları (GYO) ve BİST (Borsa İstanbul) 100 endeks performanslarını mukayese etmekte ve yerli ve yabancı bireysel ve kurumsal yatırımcıların ülkemize gayrimenkul sermaye piyasaları yoluyla uzun vadeli yatırım yapmalarına yönelik karar süreçlerine ışık tutmaktır.<br>Yöntem – Araştırma, 2020-2024 yıllarını 4 farklı aralıkta (2020-2024), (2021-2024), (2022-2024) ve (2023-2024) ayrı ayrı kapsamakta ve risk-getiri performans analizleri Sharpe Ölçütü kullanarak aylık zaman serilerine göre yapılmaktadır. Çalışma yüksek enflasyon dönemini de içerdiğinden açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) mukayese ölçütü olarak kullanılmaktadır.<br>Bulgular – Yapılan analizler sonucunda araştırmaya konu tüm tarih aralığında GYO endeksi BİST 100 endeksinden daha iyi bir performansa sahipken her iki endeks de aşırı yüksek enflasyonist ortamda TÜFE’nin altında bir performans sergilemiştir.<br>Tartışma- Bu çalışma COVID-19 dönemi ile başlayan ve sonrasında devam eden yüksek enflasyon döneminde GYO ve BİST 100 endeks performansını Sharpe ölçütü kullanarak TÜFE ile mukayese eden ilk çalışma olarak Türkiye sermaye piyasalarına katkı sunmakta ve gayrimenkul sermaye piyasalarının derinleşmesi için bazı politika önerileri sunmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2416İşletmelerin Doğal Afetlerde Yaşanan Krizlere Çözüm Önerileri: 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi Örneği2025-09-23T21:13:08+00:00Mustafa TAŞLIYANmustafatasliyan@hotmail.comElkhan GURBANLIelxan.qurbanli@karabakh.edu.azİrem Dilara BOZKURTdilaraairem@gmail.com<p>Amaç – Bu çalışma 6 Şubat 2023’te Türkiye’nin Kahramanmaraş şehrinde gerçekleşen 7.7 ve 7.8 şiddetindeki sekiz saat aralıkla gerçekleşen çifte depremlerin sonrasında merkez ve ilçeleri olan Elbistan, Onikişubat, Dulkadiroğlu, Afşin ve Nurhak bölgelerinde faaliyette bulunan büyük ve orta ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. Depremler sonrasında bölgede bulunan işletmelerin hasar durumları, işgücü göç durumları, sektörel sıkıntıları, acil ihtiyaç kitleri gibi birçok etken farklı açılardan incelenmeye çalışılmıştır. Çalışma, dünyada meydana gelen depremlerde işletmelerin ne gibi önlemler almaları gerektiği, sigorta, evrak, tedarik zinciri, konaklama gibi faktörlerin ve aciliyet durumlarının belirlenmesi ve bunların önceliklerinin ortaya konulması yönünden oldukça önemli sonuçlar elde edilmek istenilmiştir.<br>Yöntem – Bu çalışma yapısı itibariyle nitel bir araştırma olma özelliği taşımaktadır. Toplamda 17 işletme sahibi ile yarı yapılandırılmış mülakat tekniğinden faydalanılarak yüz yüze veri toplanmıştır. Elde edilen veriler oluşturulan temaların altında bir araya getirilmiş ve Betimsel Analiz yöntemi ile analiz edilmiştir.<br>Bulgular – İşletmelerin sigortasız olması deprem sonrasında özellikle KOBİ’lerin (küçük ve orta büyüklükteki işletmeler) yeniden kalkınma sürecini zorlaştırmış ve büyük bir finansal kayba yol açmıştır. Bu kapsamda, zorunlu deprem sigortasının genişletilmesi, sigorta sistemlerinin teşviki ve tazminat süreçlerinin hızlandırılması gerektiği ifade edilebilir. Bu gibi doğal afetlerde işgücü göçünü önlemek için gerekli teşvikler, primler, motivasyon kaynakları, barınma gibi yaptırımlar üzerine çalışılarak bölgenin yeniden kalkınması için işgücünü bölgede tutmak gerekmektedir. Her işletmenin filo, silo ve ambarlarını tek bir yerde topladıkları görülmektedir. Bunları daha küçük hale getirerek birkaç farklı yerde tutabilmek adına teşvikler ve planlamalar yapılmalıdır. İşçilerin psikolojik olarak dayanıklılıklarını kendi başlarına arttırmaya çalıştıkları görülmüştür. O bölgelere veya o işletmelere uzman ekipler görevlendirilip destek masaları oluşturmak işçi psikolojisinin ve bölgenin kalkınmasında olumlu bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.<br>Tartışma- Bu araştırma, deprem sonrasında bölgedeki işletmelerin durumunu ve öncelikli ihtiyaçlarını kapsamlı bir şekilde ele almış, işletmelere ve yöneticilere somut çözüm önerileri sunmaktadır. Bu önerilerin hayata geçirilmesi deprem bölgesindeki işletmelerin yeniden kalkınmasını ve ekonomik iyileşme süreçlerini destekleyecektir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2417Sorunlu Krediler ve Banka Etkinliği Arasındaki İlişki: OECD Ülkeleri Üzerine Ampirik Bir Analiz2025-09-23T21:16:50+00:00Bade EKİM KOCAMANbadeekim@baskent.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, 2013–2022 döneminde 38 OECD ülkesindeki 833 bankaya ait panel veriler aracılığıyla, sorunlu kredilerin banka etkinliği üzerindeki etkisini analiz etmek ve politika önerilerinde bulunmaktır.<br>Yöntem – Çalışmada yıllık panel veri seti kullanılarak banka düzeyinde etkinlik analizleri gerçekleştirilmiştir. Bağımlı değişken olarak banka etkinliği, bağımsız değişken olarak ise sorunlu kredi oranı ele alınmış; banka büyüklüğü, özkaynak oranı, ekonomik büyüme ve net faiz geliri gibi çeşitli kontrol değişkenleri modele dahil edilmiştir.<br>Bulgular – Analiz sonuçları, sorunlu kredi oranındaki artışın banka etkinliğini negatif ve istatistiksel olarak anlamlı düzeyde etkilediğini göstermiştir. Bu bulgular, “kötü şans hipotezi”ni desteklemektedir. Ayrıca kontrol değişkenleri arasında yer alan banka büyüklüğü, özkaynak oranı, ekonomik büyüme ve net faiz geliri gibi faktörlerin de banka etkinliği üzerinde belirleyici etkileri olduğu tespit edilmiştir.<br>Tartışma- Elde edilen bulgular, bankaların kredi kalitesini artırmaya ve maliyetlerini düşürmeye yönelik stratejiler geliştirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca politika yapıcılar için erken uyarı sistemlerinin kurulması, sermaye yapısının güçlendirilmesi ve faiz dışı gelirlerin artırılmasına yönelik politika önerileri sunulmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2418Muhasebe Meslek Mensuplarında Mesleki Etik Algısı ve Bu Algının Haksız Rekabete Etkisinin İncelenmesi: Kayseri İli Örneği2025-09-23T21:20:01+00:00Yakup ÜLKERyulker@hotmail.comVahide TEKGÖZvahidetag@yandex.com<p>Amaç – Bu araştırmada temel amaç; Kayseri ilinde faaliyetlerini sürdüren muhasebe meslek mensuplarının mesleki etik algısını ve bu algı ve düşüncelerinin haksız rekabete etkilerini tespit ederek bu doğrultuda çözüm önerileri sunmaktır.<br>Yöntem – Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Verilerin toplanması amacı ile muhasebe meslek mensuplarında etik ölçeği ve haksız rekabet ölçeği, Kayseri ilinde 322 meslek mensubuna Şubat 2024 tarihinde gönüllülük esasına göre bir anket çalışması uygulanmıştır.<br>Bulgular – Araştırma sonuçlarına göre; unvan, eğitim durumu, yaş ve mesleki tecrübe süresi değişkenlerine göre mesleki etik ve haksız rekabet algılarında anlamlı bir farklılık bulunmazken, mükellef sayısı değişkeni açısından mesleki etik algısında anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Genel olarak meslek mensuplarınca etik değerlere uyulduğu ifade edilse de, uygulamada ciddi etik sorunların yaşandığı düşünülmektedir. Uygulamada mükellef baskısı ve çıkarları doğrultusunda etik dışı davranışların yaygın olduğu görüşü vardır. Etik dışı durumlar için uygulanan ceza ve düzenlemelerin yetersiz olduğu belirtilmektedir.<br>Tartışma- Meslek mensupları mevcut portföylerini koruma arzuları doğrultusunda etik ilkelerden uzaklaşarak haksız rekabete meyil edebilmektedirler. Çalışmada, mesleki etik algısı ile haksız rekabet algısı arasında pozitif yönlü, istatistiksel olarak anlamlı ve orta düzeyde bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca regresyon analizi sonucunda, mesleki etik algısının haksız rekabet algısını anlamlı ve pozitif yönde etkilediği saptanmıştır (R² = 0,230). Bu durum, etik duyarlılığı yüksek bireylerin, meslekteki haksız rekabet unsurlarına karşı daha fazla farkındalık geliştirdiğini göstermektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2419Marka Nefreti Perspektifinden Telekomünikasyon Sektöründe Tüketici-Marka İlişkisi2025-09-23T21:23:02+00:00Güner ÇÖLgunercol@iuc.edu.trYonca Nilay BAŞyoncanilaybas@iuc.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışma, İstanbul’daki GSM sektörü bağlamında marka nefreti olgusunun belirleyicilerini ve davranışsal sonuçlarını analiz ederek, bu alandaki literatüre kapsamlı ve bütüncül bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.<br>Yöntem – Nicel araştırma tasarımına dayanan çalışmada, 36 ifadeden oluşan yapılandırılmış bir anket kullanılmış; veriler çevrimiçi yöntemle toplanmış ve 230 katılımcıdan elde edilmiştir. Ölçekler, geçmiş literatüre dayalı olarak adapte edilmiş ve Yapısal Eşitlik Modellemesi (PLS-SEM) ile test edilmiştir.<br>Bulgular – Araştırma bulguları, olumsuz geçmiş deneyimlerin marka nefreti üzerinde en güçlü etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Satın alma sonrası hizmet kalitesi ve algılanan fiyat adaletsizliği de marka nefretini anlamlı şekilde etkilemektedir. Ancak, düşük arama kalitesinin marka nefreti üzerinde anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Marka nefreti en çok olumsuz ağızdan ağıza iletişimi tetiklemekte, bunu markadan kaçınma ve misilleme davranışları izlemektedir.<br>Tartışma- Çalışma, marka nefreti literatüründe eksik olan bütüncül model ihtiyacını karşılayarak hem teorik katkı sağlamakta hem de yöneticiler için önemli stratejik çıkarımlar sunmaktadır. Tüketici memnuniyetsizliğinin yalnızca sadakat kaybına değil, aynı zamanda aktif olumsuz eylemlere de yol açabileceği dikkate alınarak, pazarlama yöneticilerinin marka nefretiyle proaktif şekilde başa çıkmaları gerekmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2420Çocuklu Ailelerin Restoran İşletmelerini Tercihlerini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi: Nitel Bir Çalışma2025-09-23T21:26:12+00:00Caner GÜÇLÜcguclu@beu.edu.tr<p>Amaç – Araştırmanın amacı, çocuklu ailelerin restoran tercihlerine etki eden faktörleri belirlemek ve restoran işletmelerine yönelik önerilerde bulunmak olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, çocuklu ailelerin restoran seçiminde hangi kriterleri göz önünde bulundurduklarını belirlemek, çocuk dostu hizmetlerin önemini ve bu hizmetlerin çocuklu aileler üzerindeki etkilerini araştırmak hedeflenmektedir.<br>Yöntem – Çalışma, nitel araştırma metodolojisiyle gerçekleştirilmiş ve yarı yapılandırılmış görüşme formu vasıtası ile 21 katılımcı ile yapılan derinlemesine görüşme aracılığıyla veriler toplanmış, toplanan veriler tematik analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Tematik kodlama süreci, üç bağımsız araştırmacı tarafından yapılmış ve dört ana tema belirlenmiştir: (1) Çocuk Konforu ve Güvenliği, (2) Oyun ve Eğlence Alanları, (3) Beslenme ve Yeme Desteği, (4) Bakım ve Dinlenme Alanları.<br>Bulgular – Araştırmanın bulguları, çocukların restoran tercihleri üzerindeki merkezi rolünü vurgulamaktadır. Katılımcıların büyük bir kısmı, çocukların ihtiyaçlarının restoran seçiminde belirleyici bir faktör olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, aile dostu restoranların sadece çocuklara yönelik hizmetle sunmakla kalmayıp, ebeveynlerin de rahatlayabileceği ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir deneyim sunduğu ortaya konmuştur. Sosyal medya, aile/arkadaş tavsiyeleri ve restoranların resmi web siteleri katılımcılar tarafından güvenilir referans kaynakları olarak öne çıkmıştır.<br>Tartışma- Ebeveynlerin restoran seçiminde çocuk sahibi olmanın belirleyici bir rol oynadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Restoran işletmecilerinin, çocukların güvenliği, oyun alanları, sağlıklı menüler ve aile dostu ortamlar gibi faktörleri dikkate alarak hem fiziksel hem de duygusal gereksinimlere yönelik bütünsel bir yaklaşım benimsemeleri gerekmektedir. Bu bulgular, restoran işletmecilerinin aile dostu hizmetlerini geliştirmeleri ve ailelerin beklentilerine uygun bir deneyim sunmaları açısından önemli bir rehber niteliği taşımaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2421Adaptation and Validation of the Creative Performance Pressure Scale in the Turkish Context2025-09-23T21:30:48+00:00Saadet Nur KARADENİZLİ SİNAPsaadetsinap@hacettepe.edu.trSemra GÜNEYsemguney@hacettepe.edu.tr<p>Purpose – The primary aim of this study is to adapt the Creative Performance Pressure scale developed by Liu et al. (2022) into Turkish and to comprehensively evaluate its factor structure and reliability. Additionally, the Routine Performance Pressure (Mitchell et al., 2018) and Creative Requirements (Unsworth et al., 2005) scales were also adapted into Turkish and assessed through convergent and divergent validity analyses, thereby contributing to the comprehensive validation of these measures. The second aim, aligned with the first, is to examine the effects of creative performance pressure, routine performance pressure, and creative requirements on employee well-being, work stress, and organizational creativity through these scales. Within the scope of this second aim, the study also seeks to establish the predictive validity of the scales.<br>Design/methodology/approach – Collaborative translation technique was used to ensure conceptual and linguistic equivalence of the scale items. Structural validity was tested through confirmatory factor analysis, while internal consistency was assessed using Cronbach’s alpha and composite reliability coefficients. Predictive validity was examined via path analysis. Differences between public and private sector white-collar employees were analyzed using multi-group analysis. The study is theoretically grounded in Cognitive Appraisal and Conservation of Resources theories.<br>Results – The adapted scales demonstrated satisfactory levels of structural validity and reliability for use in the Turkish context. The results revealed significant sectoral differences in the perception of performance pressures and creative requirements, which were found to influence levels of work stress, organizational creativity, and psychological well-being.<br>Discussion – By adapting these scales into Turkish for the first time, the study contributes to the local literature. The findings emphasize that the impact of creative demands and pressures varies across sectors. Therefore, sector-specific strategies are needed to manage work-related stress effectively and foster creativity. Moreover, a balanced and mindful approach to managing these pressures is essential for safeguarding and improving employees’ psychological well-being.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2422Türkiye’deki Ekonomik Belirsizlik ile Döviz Kuru ve Enflasyon Oynaklıklarının Girişimcilik Faaliyetlerine Etkisi: Dalgacık Koherens Analizi2025-09-23T21:33:26+00:00Aslı ÖZEN ATABEYaatabey@ksu.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışma, Türkiye'deki girişimcilik faaliyetlerinin ekonomik belirsizlik, döviz kuru ve enflasyon oynaklığı gibi makroekonomik değişkenlerle olan ilişkisini 2009–2024 dönemi için incelemeyi amaçlamaktadır. Girişimciliği etkileyen bu makroekonomik değişkenlerin, karar alma süreçleri üzerindeki olası etkileri değerlendirilmiştir.<br>Yöntem – Girişimcilik faaliyetlerini temsilen yeni kurulan tüzel kişi şirket sayısı ve gerçek kişi ticari işletme sayısı kullanılmıştır. Değişkenler arası ilişkiler Fourier Toda-Yamamoto (FTY) nedensellik testi ile doğrusal düzlemde, Dalgacık Koherens (WTC) testi ile ise zaman-frekans düzleminde analiz edilmiştir. Bu yöntemler, doğrusal olmayan ve zamana bağlı dinamikleri ortaya koymak açısından etkilidir.<br>Bulgular – FTY testi doğrusal bir ilişki tespit etmemiştir. Ancak WTC analizi, makroekonomik oynaklık göstergeleri ile girişimcilik arasında dönemsel ve frekansa bağlı anlamlı ilişkiler olduğunu ortaya koymuştur. Bu ilişkiler, değişkenlerin hem kısa hem uzun vadeli etkiler yaratabileceğini göstermektedir.<br>Tartışma- Bulgular, girişimcilik ile makroekonomik oynaklıklar arasında durağan olmayan, zamana duyarlı ve frekans temelli değişen etkileşimlerin olduğunu ortaya koymaktadır. Kısa vadede eş zamanlı etkiler ön plana çıkarken, uzun vadede yapısal faktörlerin belirleyiciliği artmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2423Küresel Ekonomik Politika Belirsizliğine Karşı Sektörel Tepkilerin Zamanla Değişimi: Borsa İstanbul Üzerine DCC-GARCH Analizi2025-09-23T21:36:13+00:00Çiğdem KURT CİHANGİRcigdem.cihangir@bakircay.edu.trErginbay UĞURLUerginbayugurlu@aydin.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışma, küresel ekonomik politika belirsizliğinin (Economic Policy Uncertainty – EPU) Borsa İstanbul’daki sektörel etkilerini, zamana yayılan dinamik bir çerçevede incelemeyi amaçlamaktadır. ABD merkezli EPU şoklarının Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda yalnızca gösterge endeks değil, farklı sektörler üzerinde de farklı yoğunluklarda ve dönemsel olarak değişken tepkiler yarattığı hipotezinden hareketle, sektörel bazlı kırılganlık yapılarının ortaya konulması hedeflenmiştir.<br>Yöntem – Çalışmada, 2010 Ocak – 2025 Mart dönemine ait aylık veriler kullanılarak BIST 100 endeksi ile birlikte sekiz sektörel endeksin (bankacılık, sanayi, hizmet, teknoloji, elektrik, tekstil, makine-eşya ve metal ana sanayi) ABD EPU endeksiyle ilişkileri analiz edilmiştir. Zamana göre değişen korelasyon yapılarının incelenebilmesi amacıyla çok değişkenli DCC-GARCH modeli uygulanmıştır. Modelin geçerlilik koşulları istatistiksel olarak sağlanmış; dinamik koşullu korelasyon katsayıları üzerinden sektörel tepkilerin yönü ve şiddeti dönemsel olarak değerlendirilmiştir.<br>Bulgular – Elde edilen bulgulara göre, EPU ile sektör endeksleri arasındaki ilişkiler genel olarak negatif ve düşük düzeyli olup, korelasyonlar zaman içinde yön ve büyüklük açısından dalgalanma göstermektedir. Özellikle COVID-19 pandemisi gibi kriz dönemlerinde negatif korelasyonların mutlak değeri artmakta, sektörler EPU şoklarına farklı tepkiler vermektedir. Bankacılık sektörünün diğer sektörlerle yüksek düzeyde korelasyon içinde olduğu gözlenmiş, bu sektörün sistemik yapısı pekiştirilmiştir.<br>Tartışma- Sonuçlar, EPU’nun Türkiye piyasalarında homojen bir etki yaratmadığını; sektörlerin faaliyet alanlarına ve dışa açıklık düzeylerine göre farklı kırılganlık yapılarına sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum, politika yapıcılar açısından makro düzeyde tek tip müdahalelerin yetersiz kalabileceğine işaret etmekte; sektör bazlı, esnek ve dönemsel risk yönetim politikalarının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, yatırım kararlarının da zamansal duyarlılığı yüksek portföy stratejileriyle desteklenmesi önerilmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2424Havacılık Sektörü Çalışanlarının Aşırı İş Yükü Algılarının İşyeri Yılmazlıklarına Etkisinde Paradoksal Liderliğin Rolü2025-09-23T21:40:01+00:00Ersan DİKİLİersandikili@gmail.com<p>Amaç – Bireylerin sahip oldukları kaynakları koruma, geliştirme ve yenilerini elde etme eğiliminde olduklarını, bu kaynakların tehdit altında olduğu veya kaybedildiği durumlarda ise stres yaşadıklarını temel alan Kaynakların Korunması Teorisi kapsamında havacılık sektörü gibi dinamik alanlarda işyeri yılmazlığı önemlidir. Özellikle sektörel dinamiklerden kaynaklanan aşırı iş yükünün ortaya çıkmasına bağlı olarak örgütler, çalışanlardaki kaynak kaybının en aza indirilerek işyeri yılmazlığının sağlanması için hem bireysel hem de örgütsel düzeyde stratejiler geliştirmektedir. Bu noktadan hareketle hazırlanan araştırmada havacılık sektörü çalışanlarının aşırı iş yükü algılarının işyeri yılmazlıklarına etkisinde paradoksal liderliğin düzenleyici rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır.<br>Yöntem – Araştırmaya sivil havacılık sektöründe çalışan 430 kişi dahil edilmiştir. Araştırma verilerinin toplanmasında Demografik Bilgi Formu, Aşırı İş Yükü Algısı Ölçeği, Paradoksal Liderlik Ölçeği ve İşyeri Yılmazlığı Ölçeğinden oluşan anket formu kullanılmıştır. Araştırmanın hipotezleri Smart PLS 4.1 ile kısmi en küçük kareler yöntemi çerçevesinde yapısal eşitlik modellemesi kullanılarak test edilmiştir.<br>Bulgular – Araştırmadan elde edilen bulgulara göre aşırı iş yükü algısı işyeri yılmazlığını azaltırken, paradoksal liderlik artırmaktadır. Bununla birlikte aşırı iş yükü algısının işyeri yılmazlığına etkisinde, paradoksal liderliğin düzenleyici rolü vardır. Buna göre paradoksal liderliğin düzenleyici rolü çerçevesinde, aşırı iş yükü algısının işyeri yılmazlığı üzerindeki olumsuz etkisi azalmaktadır.<br>Tartışma- İşyeri yılmazlığını geliştirmek isteyen örgütler çalışanların iş yüklerini doğru bir şekilde planlamalı, çelişkileri yönetme ve hem destek hem de yüksek beklentilerin bir arada bulunduğu bir ortamı teşvik etme becerisiyle paradoksal liderlik anlayışını ön plana çıkarmalıdır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2425Ekonomik Büyüme ve Dış Ticaret İlişkisinin Bölgesel Olarak İncelenmesi: TRC3 Bölgesi (Batman, Mardin, Siirt, Şırnak)2025-09-23T21:42:43+00:00Hasan BARDAKÇIhasanbardakci@harran.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışma, TRC3 Bölgesi'nde (Batman, Mardin, Siirt, Şırnak) dış ticaretin ekonomik büyümeye etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Bölgeler arası gelişmişlik düzeylerindeki farklılıkların dış ticaretin ekonomik büyüme üzerindeki etkisini nasıl şekillendirdiği değerlendirilmiştir.<br>Yöntem – 2004-2020 yılları arasındaki veriler kullanılarak TRC3 illerinde dış ticaret, kredi ve emek değişkenlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi ekonometrik yöntemlerle analiz edilmiştir. Araştırmada kişi başına düşen GSYİH ekonomik büyüme göstergesi olarak seçilmiş, dış ticaret verisi ihracat ve ithalat toplamıyla ifade edilmiştir. Analizlerde birim kök ve eşbütünleşme testleri, ardından DOLS yöntemi kullanılmıştır.<br>Bulgular – Analiz sonuçlarına göre, dış ticaretin TRC3 illerindeki ekonomik büyümeye istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Buna karşın, emek ve kredilerin ekonomik büyümeye olumlu etkileri olduğu görülmüştür. Bulgular, dış ticaretten elde edilen kazancın bölge genelinde yayılmadığını ve gelir dağılımındaki eşitsizliklerin bu durumun temel nedenleri arasında olduğunu göstermektedir.<br>Tartışma- TRC3 Bölgesi gibi gelişmekte olan bölgelerde, dış ticaretin ekonomik büyümeyi artırmamasının temel nedenleri arasında gelir eşitsizliği ve sınırlı yerel sanayi altyapısı bulunmaktadır. Çalışma, dış ticaretin ekonomik büyümeye olan etkisinin, kıyı ve sanayi bölgelerinde daha güçlü, az gelişmiş ve iç bölgelerde ise daha zayıf olduğunu vurgulamaktadır. Bu durum, bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi ve dış ticaretten elde edilen gelirin daha adil dağıtılması için politika önerilerini gündeme getirmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2426Öncül ve Ardıllarıyla Psikolojik Sahiplenme: Sistematik Bir Tarama2025-09-23T21:44:49+00:00Enis HİÇYILMAZenishicyilmaz@duzce.edu.tr<p>Amaç – Psikolojik sahiplenme konusunda yürütülen makalelerin ulusal alanyazın çerçevesinde incelendiği bu araştırmanın iki temel amacı bulunmaktadır. İlk amaç, psikolojik sahiplenmenin kavramsal yapısını ortaya çıkarabilmek; ikincisi ise, kavramın etkileşim içinde olduğu bağımsız, bağımlı, aracı ve düzenleyici değişkenleri belirleyebilmektir.<br>Yöntem – İlgili amaçlar doğrultusunda “psikolojik sahiplenme” anahtar ifadesi Türkiye Akademik Arşivi, EKUAL, DergiPark, Sobiad Atıf Dizini, TRDizin veri tabanları ve Google Akademik üzerinden taranmıştır. Tarama sonucunda 256 adet potansiyel dokümana ulaşılmış, dokümanlara çeşitli dahil etme ve hariç tutma kriterleri uygulanmıştır. Uygulama sonucunda, araştırma sorularına yanıt verebilecek 38 doküman MAXQDA’24 programı üzerinden analiz edilmiştir.<br>Bulgular – Analiz bulguları; çalışmaların 2020-2024 yılları arasında yoğunlaştığını, araştırmalarda en sık Van Dyne ve Pierce (2004) ve Avey, Avolio, Crossley ve Luthans (2009) tarafından geliştirilen ölçme araçlarının kullanıldığını, en çok araştırılan öncül değişkenlerinin iyi liderlik özellikleri, örgütsel destek, uyum, psikolojik güçlendirme ve örgüt iklimi, sonuç değişkenlerinin ise bağlamsal performans, görev performansı ve işe tutkunluk olduğunu göstermektedir.<br>Tartışma - Çalışmada elde edilen sonuçlar uluslararası alanyazınla kısmen uyum göstermesine karşın, bazı değişkenlerin Türkiye örnekleminde yürütülen çalışmalarda ölçülmediği görülmektedir. Araştırmanın son bölümünde, araştırmadan elde edilen bulgular tartışılmakta ve konu hakkında çalışmalar yürütmek isteyen araştırmacılara çeşitli öneriler sunulmaktadır. Çalışmada sunulan önerilerin, örgütsel davranış literatürüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2428A Bibliometric Analysis of Greenwashing and Firm Value2025-09-24T15:12:45+00:00Hilal Merve ALAGÖZmalagoz@gsu.edu.trMerve ÖZozmer@mef.edu.trCansu Korkmaz MENDEREScansu.korkmaz@bilgi.edu.tr<p>Purpose – Greenwashing, traditionally a marketing concept, has gained increasing relevance in economics, finance, accounting, and law. As a result, bibliometric analyses on greenwashing have attracted growing scholarly interest. This study conducts a bibliometric analysis of the literature on greenwashing and firm value, identifying key trends, productive countries, institutions, influential authors, and collaborative networks while examining the relationship between greenwashing and firm value.<br>Design/methodology/approach – Data were collected from the Web of Science (WoS) database through systematic searches. The analysis includes 473 publications from 2003 to 2024 in disciplines such as environmental sciences, business, management, finance, communication, and ethics. Among these, 170 studies explicitly address both greenwashing and firm value.<br>Results – The findings indicate a substantial increase in research output, particularly after 2020, with nearly 50 publications per year by 2023. Sustainability, performance evaluation, and transparency emerge as dominant themes. While China leads in research output, European countries exhibit higher collaboration rates. Influential authors, such as Li W and Zhang D, and leading journals, including the Journal of Business Ethics, have significantly shaped the field. Thematic developments indicate a shift from management-centered discussions to a stronger emphasis on sustainability and financial performance.<br>Discussion – The study provides theoretical and practical insights into the impact of greenwashing on firm value, offering implications for managers, stakeholders, policymakers, and researchers. While greenwashing remains a relatively new research area, its scholarly attention is expanding rapidly. This study contributes by examining both greenwashing and its financial implications, particularly how stakeholders perceive greenwashing and its effects on firm value.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2429Boreout Sendromunun İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkisinde Gelişmeleri Kaçırma Korkusunun Aracı Rolü2025-09-24T15:22:01+00:00Ferhat UĞURLUugurluferhat@hotmail.com<p>Amaç – Teknolojik gelişmeler, işletmelerde çalışanlar açısından çeşitli sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunların ortaya çıkmasında etkili olan unsurlardan bazıları olarak; çalışanların örgüt dışında gerçekleşen gelişmeleri kaçırma korkusu ve iş yerinde sıkılmaları sonucu işten ayrılma niyeti içerisine girebilme durumları söylenebilir. Bu araştırmanın amacı örgütlerde boreout sendromunun (İş yerinde sıkılma sendromu) İşten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde gelişmeleri kaçırma korkusunun aracı rolünü ortaya koymaktır.<br>Yöntem – Araştırma nicel bir desende tasarlanmıştır. Araştırma için anket tekniği ile veri toplanmıştır. Araştırmanın ana kütlesini Adana ili tekstil firmalarında çalışanlar oluşturmuştur. Ana kütle içerisinden kolayda örnekleme ile örneklem alınmıştır. Bu kapsamda toplanan geçerli 477 anket verisi analizlere dahil edilmiştir. Analizler SPSS 25 programı ve Amos 24 yazılımı ile gerçekleştirilmiştir. Değişkenlerin uyum bakımdan test edilebilmesi için öncelikle yapısal eşitlik modellemesi ile yapısal model oluşturulmuştur. Değişkenlere yönelik oluşturulan yapısal modelin uyuşum ve geçerliliği tespit edildikten sonra aracı model kurulmuştur.<br>Bulgular – Araştırma analizleri sonucunda, Araştırma sonuçlarına göre, boreout sendromu boyutlarının tümünün işten ayrılma niyetini ve gelişmeleri kaçırma korkusunu anlamlı olarak etkilediği görülmektedir. Boreout sendromunun işte anlam krizi ve iş yerinde sıkılma boyutları işten ayrılma niyetini pozitif ve anlamlı olarak etkildeği görülürken, işte gelişme boyutunun işten ayrılma niyetini negatif ve anlamlı etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca boreout sendromu boyutlarının tümünün, aracı değişken olan gelişmeleri kaçırma korkusunu anlamlı olarak etkilediği görülmektedir. Boreout sendromunun işten ayrılma niyetine etkisinde gelişmeleri kaçırma korkusunun tam aracı rolü olduğu görülmüştür. Araştırma bulgularına göre boreout sendromunun artması ile çalışanların işten ayrılma niyetlerinin arttığı görülmüştür. Ayrıca gelişmeleri kaçırma korkusunun işten ayrılma niyetini pozitif yönde etkilediği görülmüştür.<br>Tartışma- Çalışanların büyük bir kısmı, günün önemli bir bölümünü iş yerinde geçirdiği için iş yerinde sıkılma durumu ve gelişmeleri kaçırma korkusunun bireyler üzerinde yarattığı sürekli çevrimiçi olma isteği zamanla çalışanların işten ayrılma niyetini arttırabilir. Bu durum örgütsel başarının düşmesine neden olabilir. Bu kapsamda, işletmelerde boreout sendromunun ve gelişmeleri kaçırma korkusunun artmasına neden olan faktörler engellenebilirse çalışanların işten ayrılma niyetleri düşürülebilir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2430Türkiye’de Para Politikası ve Banka Kârlılığı: Fourier Yaklaşımından Kanıtlar2025-09-24T15:24:24+00:00Erhan AKARDENİZerhanakardeniz@gantep.edu.tr<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı, 2008 yılında yaşanan küresel kriz sonrası Türkiye’de uygulanan para politikalarının, Türk bankacılık sistemindeki kârlılıklara etkisinin incelenmesidir.<br>Yöntem – 2011-2024 dönemi çerçevesinde aylık veriler ile Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı sermayeli, kamu sermayeli ve özel sermayeli olmak üzere toplam 53 bankanın verileri ile analizler yapılmıştır. Çalışmada Fourier ARDL (FARDL) test yöntemi kullanılmıştır. FARDL ile kısa ve uzun dönemli ilişkiler tahmin edilmiştir.<br>Bulgular – Para politikası uygulamalarını temsil eden değişkenler (ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti ile geniş para arzı) ile banka kârlılığı arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır. Faizler ve para arzı arttığında bankacılık sektöründe kârlılıklar düşmektedir.<br>Tartışma- Uzun dönem katsayılar değerlendirildiğinde; TCMB fonlama maliyeti (AOFM), para arzı (M3), mevduat/aktif oranı (M) ve takipteki alacak oranı (A) değişkenlerinin, banka kârlılığı (ROA) üzerinde anlamlı ve negatif etkileri saptanmıştır. Öte yandan, sermaye yeterliliği (S) ve enflasyon (TUFE) değişkenleri banka kârlılığını anlamlı ve pozitif etkilemektedir. Sanayi üretim endeksi (SUE) uzun vadede istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip değildir. Hata düzeltme modeli (ECM) bulgularına göre her kısa dönemde uzun dönem dengesine yaklaşıldığını ve modelin eşbütünleşik ve istikrarlı olduğu görülmüştür. TCMB’nin faiz politikaları, bankaların kredi mârjlarını ve dolayısıyla kârlılığını doğrudan etkilemektedir. Uzun vadede fonlama maliyetlerinin yüksekliği, bankaların sürdürülebilir kârlılığını olumsuz etkilemektedir. Bu bağlamda, piyasa istikrarı sağlanarak faiz oynaklığı azaltılmalı ve uzun vadeli finansman araçları teşvik edilmelidir. Para arzındaki genişlemeler, hem kısa hem uzun vadede banka kârlılığı üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Bu nedenle likidite bolluğunun verimli alanlara yönlendirilmesi, düşük verimli kredilerin sınırlandırılması ve daha etkin portföy yönetimi kârlılığın sağlanması için önemli olduğu görülmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2431Inverted U Dynamics in the Financial System: An Empirical Analysis on the Loan-to-Deposit Ratio and Interest Rates2025-09-24T15:27:10+00:00Gökhan SÜMERgkhanb73@gmail.com<p>Purpose – This study investigates the nonlinear relationship between the Loan-to-Deposit Ratio (LDR) and various interest rates namely deposit, commercial loan, consumer loan, auto loan, and mortgage loan interest rates in the Turkish banking sector.<br>Design/methodology/approach – Using monthly data from June 2010 to February 2024, the analysis employs quadratic regression models inspired by the Environmental Kuznets Curve (EKC) framework, capturing the inverted U-shaped dynamic behavior of LDR over time.<br>Results – The results confirm that the LDR initially increases to a peak and subsequently declines, mirroring EKC patterns. Regression findings indicate that increases in interest rates significantly affect the LDR, with the consumer and deposit interest rates showing the strongest impacts. The stationarity of the regression residuals, tested via the Kapetanios, Shin, and Snell (KSS) nonlinear unit root test, supports the existence of long-term equilibrium relationships between LDR and interest rates.<br>Discussion – These findings provide valuable insights for financial policymakers aiming to design balanced credit and deposit strategies. In particular, it reveals that the system contains a turning point and exhibits high sensitivity to interest rates.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2432Bolu’daki Restoran İşletmelerinin Dijital İzleri: Tripadvisor Yorumlarının Netnografik Analizi2025-09-24T15:29:38+00:00Özkan SÜZERozkansuzer@karabuk.edu.tr<p>Amaç – Çalışmanın amacı, Bolu restoranlarını ziyaret eden müşterilerin çevrimiçi yorumlarını analiz ederek yaşadıkları deneyimden memnuniyet ve şikayet durumlarını belirlemek, bu çerçeve de öneriler geliştirmektir. Araştırmada müşterilerim memnuniyet durumlarının çeşitli parametler (lezzet, hizmet kalitesi, atmosfer, çalışan ilgisi, fiyat/performans, erişilebilirlik, hijyen, sunum) çerçevesinde incelemek de hedeflenmiştir.<br>Yöntem – Çalışmanın verileri çevrimiçi yorum platformu olan Tripadvisor üzerinden toplanmıştır. En yüksek puanı alan 10 restoran üzerinden gidilmiş ve 1131 yoruma ulaşılmıştır. İncelemeler sonucunda 31 anlamsız yorum elenmiş ve 1130 yorum analiz edilmiştir. Veriler netnografik bir yaklaşım ile içerik analizine tabi tutulmuştur. Bu yöntem ile müşteri deneyimlerini etkileyen ana temalar ortaya çıkarılmıştır.<br>Bulgular – İçerik analizi neticesinde verilerin 8 tema (lezzet, hizmet kalitesi, atmosfer, çalışan ilgisi, fiyat/performans, erişilebilirlik, hijyen, sunum) altında toplandığı görülmektedir. Müşterilerin en fazla yorumda bulundukları tema lezzet temasıdır ve bu konu da ki deneyimler genellikle olumludur. Bununla birlikte fiyat ve hijyen noktasında bazı unsurların geliştirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Erişilebilirlik temasında (park yeri, restoran konumu vd.) genelde olumlu dönüşler yapılmışken çalışan ilgisi noktasında (personel stresi, empati durumu vd.) geliştirmelere ihtiyaç durulmaktadır.<br>Tartışma- Ulaşılan bulgular Bolu restoranlarının müşteri memnuniyetini artırma noktasında çalışan ilgisi, hijyen, fiyat, sunum stratejilerini iyileştirmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Personelin müşteri ile olan bağı ve empatisi, ödenilen fiyatın alınan hizmete değmesi özellikle vurgulanmıştır. Bu sonuçlar Bolu’da faaliyet gösteren restoranların müşterilerine daha yüksek standartlı hizmet sunması için rehber niteliğindedir. Benzer şekilde, Bolu’nun gastronomi turizminin stratejik planlanması sürecinde kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşları açısından araştırmanın bulguları yol gösterici niteliktedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2433Front Office Employees Against Customer Misbehavior in Hospitality Businesses2025-09-24T15:32:33+00:00Ozan ESENozan.esen@adu.edu.tr<p>Purpose – Customer misbehavior creates serious consequences for employees, businesses, and other customers. In this regard, the aim of this study is to reveal the customer misbehaviors encountered by front office department employees who are in close contact with guests in hospitality businesses, as well as the behaviors and approaches used by employees to deal with these situations.<br>Design/methodology/approach – In the study, interview method, one of the qualitative research methods, was used. In this context, interviews were conducted with 15 front office department employees working in hospitality businesses. The data obtained were subjected to content analysis. Considering the ease and speed it provides in qualitative research, the analyses were performed using MaxQDA 24 Pro software.<br>Results – As a result of the research, it was determined that all front office department employees were exposed to different customer misbehaviors. Young male employees, especially those working in the front office department, receiving indecent proposals and signs of sexual harassment in their interactions with customers are factors that should be taken into consideration. Another unique finding of the study is the finding that guests migrating from underdeveloped or developing countries to developed countries (e.g. France, England, etc.) generally draw a negative guest profile. This study also reveals that customer misbehavior causes financial damage to front office employees.<br>Discussion – This study emphasises that customer misbehavior is not only an issue that needs to be addressed in terms of each individual's coping behavior, but also an issue that needs to be considered as a whole in the solution-finding process of hospitality businesses. Our findings will help hotel managers better understand how to deal with customer misbehavior and help employees better understand the factors that minimise negative consequences for other customers and the business.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2434Örgütsel Disiplin Tasarımında Bir Yaklaşım: Panoptikon Uygulamalarının Çalışan Davranışları Üzerindeki Etkisi2025-09-24T15:35:14+00:00Gülbahar TÜRKMENOĞLUgulbahar.turkmenoglu@hbv.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı çalışanların panoptikon uygulamaları konusundaki algılarını; söz konusu algının iş davranışları ve iş yerine yaklaşımları üzerindeki etkilerini; işyerindeki panoptikon uygulamalarına yönelik algının, çalışanların bazı demografik özelliklerine göre farklılık gösterip göstermediğini; yanı sıra yöneticilerin, panoptikona ilişkin bakış açılarını tespit etmek ve yöneticiler cephesinden panoptikonun, örgütsel düzeyde etkilerini araştırmaktır.<br>Yöntem – Çalışmada karma yöntem araştırması kullanılmıştır. Araştırmanın nicel aşamasına dair veriler, Bıyıkbeyi (2019) tarafından geliştirilen dört boyutlu Panoptikon ölçeği ile anket yolu ile bir üretim işletmesi çalışanlarından toplanmıştır. Nitel aşamaya ilişkin veriler ise yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile aynı işletme yöneticilerinden mülakat yoluyla ile toplanmıştır.<br>Bulgular – Çalışmanın nicel aşamasında IBM SPSS 26.0 (Statistical Package for the Social Sciences) paket programı ile yapılan analiz sonucunda, Panoptikonun çalışanlar üzerinde önemli etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışanların “toplam çalışma süresi” ile dışsal sorumluluk, pozitif panoptikon, izlenme bilinci arasında anlamlı farklılık olduğu, negatif panoptikon ile anlamlı bir fark bulunmadığı tespit edilmiştir. Buna karşın çalışanların “mevcut işletmede çalışma süresi” ile panoptikonun tüm alt boyutları arasında ilişki tespit edilmiştir. Araştırmanın nitel aşamasında ise yöneticilerle yapılan görüşmelerin analizinde tanımlayıcı analiz kullanılmış ve belirlenen temalara göre bulgular yorumlanmıştır. Buna göre araştırmaya katılan yöneticilerin çok katı olmamak kaydıyla, başta disiplin olmak üzere belli sebeplerle gözetim uyguladıkları tespit edilmiştir. Ayrıca, yöneticilerin, çalışana yönelik panoptikon uygulamalarını gerekli gördükleri bulgusuna ulaşılmıştır.<br>Tartışma – Çalışma, karma yöntem araştırmasının kullanılmasıyla, panoptikonun hem yönetim, hem de çalışan bakış açısıyla incelenmesini sağlamaktadır. Çalışmanın nitel aşamasında, panoptikon uygulamaları ve gerekçeleri hakkında yöneticilerden bilgi alınmış; nicel aşamada ise çalışanların panoptikona karşı algı ve davranışları incelenmiştir. Bu yönüyle çalışma, gerek örgütler, gerekse literatür bağlamında geniş bir çerçeve sunmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2435İstanbul’un Michelin Yıldızlı Restoranlarında Gastronomik Temsiller: Tematik Bir Eleştirel Söylem Analizi2025-09-24T15:37:57+00:00Mehtap YÜCEL GÜNGÖRmehtap.yucel@adu.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışma, İstanbul’un Michelin yıldızlı restoranlarının gastronomik temsillerini inceleyerek, bu temsillerin lüks, yerellik, küresellik, yenilikçilik ve sürdürülebilirlik temaları çerçevesinde nasıl inşa edildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.<br>Yöntem – Araştırma, Fairclough’un üç boyutlu eleştirel söylem analizi modeli temel alınarak yürütülmüştür. Veri setini, İstanbul’da faaliyette bulunan biri iki Michelin yıldızlı diğerleri bir Michelin yıldızlı olmak üzere toplam yedi restoran işletmesinin resmi web sitelerindeki metin ve görsel içerikler oluşturmaktadır. Öncelikle metin ve görsellere söylem analizi yapılarak tablolaştırılmış ardından içerikler, belirlenen beş tema çerçevesinde kodlanmış tematik analiz yapılmış ve karşılaştırmalı söylem grafiği ile analiz edilmiştir. Bulguların geçerliliği ve güvenirliği, araştırmacılar arası kodlama uyumu ve literatürle tutarlılık ilkeleri gözetilerek sağlanmıştır.<br>Bulgular – Analiz sonucunda, Michelin yıldızlı restoranların web söylemlerinde lüks ve yenilikçilik temalarının baskın olduğu; yerellik ve küresellik temalarının ise “glokal” bir yaklaşım içinde birlikte işlendiği görülmüştür. Sürdürülebilirlik teması ise daha sınırlı bir görünürlük sergilemiş, ancak özellikle çevresel duyarlılık ve tedarik zincirinde yerel üretici vurgusu öne çıkmıştır. Görsel içerikler, metinlerdeki söylemleri destekleyen biçimde estetik, kalite ve özgünlük mesajlarını güçlendirmiştir.<br>Tartışma- Çalışma, Michelin yıldızlı restoranların sadece gastronomik mükemmellik değil, aynı zamanda kültürel sermaye, marka prestiji ve destinasyon kimliğinin inşasında da rol oynadığını ortaya koymaktadır. Bulgular, gastronomi turizmi, marka yönetimi ve kültürel temsil alanlarında yeni tartışma kapıları açmaktadır.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2437Sağlık İşletmelerinde Kaynak Dağılımı ve Hizmet Kullanımı Açısından Dönemsel ve Bölgesel Farklılıklar2025-09-24T18:03:05+00:00Feyziye TOMBAK DİZİLİfeyziye.tombak@hbv.edu.tr<p>Amaç – Bu çalışma, Türkiye’de kamu sağlık işletmelerine ilişkin fiziksel altyapı, insan kaynağı, teknolojik donanım ve hizmet kullanım göstergelerinin, 2020-2023 yılları arasındaki dönemsel değişimini ve bölgeler arasındaki farklılıklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.<br>Yöntem – Araştırmada Türkiye’de 12 bölgeye ait 2020-2023 yıllarını kapsayan kamu sağlık işletmelerine yönelik veriler kullanılmıştır. Veriler, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Sağlık İstatistikleri Yıllıklarından derlenmiştir. Çalışmada kamu sağlık işletmelerine ilişkin kaynaklar ve hizmet kullanım göstergeleri, bölgesel ve dönemsel farklılıkların tespit edilmesi amacıyla parametrik ve non-parametrik fark testleri ile çoklu karşılaştırma analizleri gerçekleştirilmiştir. Göstergeler, fiziksel altyapı, insan kaynağı, teknolojik donanım ve hizmet kullanımı olmak üzere dört başlık altında değerlendirilmiştir.<br>Bulgular – Elde edilen bulgular hem yıllar arasında hem de bölgeler arasında çeşitli göstergelerde anlamlı farklar olduğunu ortaya koymaktadır. Fiziksel altyapı, insan kaynağı, teknolojik donanım ve hizmet kullanımına ilişkin birçok göstergede, TRC (Güneydoğu Anadolu) bölgesi görece en düşük değerlere sahip bölge olarak tespit edilmiştir. Yıllara göre yapılan karşılaştırmalarda, bazı göstergelerde artış eğilimi dikkat çekerken, bazı göstergelerde azalma olduğu gözlenmiştir.<br>Tartışma- Elde edilen bulgular, kamu sağlık kaynakları ve hizmet kullanım göstergelerinde bölgelere ve yıllara göre anlamlı farklılıklar olabileceğini göstermektedir. Özellikle bazı bölgelerde belirli göstergelerin daha yüksek ya da daha düşük değerlere sahip olması, sağlık hizmet sunumunda homojen bir dağılımın olmadığına işaret edebilir. Ayrıca, yıllar içinde bazı göstergelerde gözlenen artış ya da azalma eğilimleri, sağlık hizmet sunumunun çeşitli dinamiklerden etkilenebileceğini düşündürmektedir. Bu kapsamda, kamu sağlık işletmelerinde kaynak planlaması ve tahsis süreçlerinde bölgesel ihtiyaçların gözetilmesi önemli bir gereklilik olarak değerlendirilmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2438Girişimcilik Eğitiminin Turizm Öğrencilerinin Bireysel Girişimcilik Yönelimine Etkisi Üzerine Nitel Bir Çalışma2025-09-24T18:06:37+00:00Emine BALCImine.balci@hbv.edu.tr<p>Amaç – Bu araştırmanın temel amacı, turizm eğitimi gören üniversite öğrencilerinin girişimcilik eğitimi almadan önce ve aldıktan sonraki bireysel girişimcilik eğilimlerindeki değişimi analiz etmektir.<br>Yöntem – Araştırmada nitel araştırma deseni benimsenmiş ve yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi kullanılmıştır. Örneklem grubu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde turizm eğitimi alan 20 lisans ve ön lisans öğrencisinden oluşmaktadır. Veriler, öğrencilerle girişimcilik eğitimi öncesi ve sonrası yapılan mülakatlarla toplanmış, betimsel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir.<br>Bulgular – Elde edilen veriler, girişimcilik eğitimlerinin öğrencilerin girişimcilik tanımlarını daha derinlemesine anlamalarını sağladığını, girişimcilik için gerekli olan özelliklere ilişkin algılarında gelişmeler meydana getirdiğini ve öz güven, girişkenlik, kararlılık gibi kişisel niteliklerde olumlu değişiklikler sağladığını göstermektedir. Ayrıca, öğrencilerin girişimcilik yöneliminin arttığı ve girişimcilik bağlamında stratejik düşünme, planlama ve yaratıcı fikir üretme gibi becerilere dair farkındalıklarının yükseldiği saptanmıştır.<br>Tartışma- Girişimcilik eğitimi, mesleki bilgi kazandırmanın yanı sıra bireylerin kişisel farkındalıklarını, hedef belirleme yetilerini ve öz yeterlik algılarını da geliştirmektedir. Bu doğrultuda girişimcilik derslerinin üniversite düzeyinde daha yaygın ve deneyim temelli biçimde sunulması önerilmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2439Sağlık Kurumlarında Finansal Yönetim ve Kaynak Kullanımı: Otoimmün Hastalıklar ve Sağlık Harcamalarının Değer Temelli İlişkisi2025-09-24T18:09:13+00:00İbrahim Halil KAYRALibrahim.kayral@bakircay.edu.trSeda TAŞIRsedatasirbio@gmail.com<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de otoimmün hastalıkların yarattığı hastalık yükü ile sağlık harcamaları arasındaki ilişkiyi sağlık yönetimi perspektifinden, değer temelli finansal yönetim çerçevesinde incelemektir.<br>Yöntem – 2010–2021 yılları arasındaki Küresel Hastalık Yükü (GBD) 2021 verileri ile Dünya Sağlık Örgütü Küresel Sağlık Harcamaları Veritabanı (WHO-GHED) verileri kullanılmıştır. Otoimmün hastalıkların mortalite, morbidite ve yıllara göre engelliliğe ayarlanmış yaşam yılı (DALY) değerleri değerlendirilmiş; aynı döneme ait sağlık harcamaları ile karşılaştırılmıştır. Tanımlayıcı istatistikler, trend analizleri, korelasyon ve çoklu regresyon yöntemleri kullanılmıştır.<br>Bulgular – Türkiye’de otoimmün hastalıkların DALY yükünün yıllar içinde artış eğiliminde olduğu; sağlık harcamaları içinde otoimmün hastalık yükü ile ilişkili harcama payının giderek yükseldiği görülmüştür. Harcama artışı ile DALY yükü arasında anlamlı ve pozitif bir korelasyon saptanmıştır (p<0.05).<br>Tartışma- Bulgular, sağlık kurumlarında finansal yönetim ve kaynak kullanımı açısından değer temelli yaklaşımların gerekliliğini vurgulamaktadır. Elde edilen bulgular, hastane işletmeciliği bağlamında maliyet-etkililik, kaynak dağılımı ve sürdürülebilirlik için önemli stratejik ipuçları sunmaktadır. Otoimmün hastalıkların sağlık sistemine getirdiği yük giderek artmakta olup, sağlık harcamalarının değer temelli yaklaşımlar doğrultusunda yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Değer temelli sağlık yönetimi uygulamalarının, artan kronik hastalık yükü karşısında finansal yönetiminin etkinliğini sağlamada politika yapıcılar ve hastane yöneticileri için kritik olduğu görülmektedir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2440Bir Futbol Romantizmi: Kurumsal Girişimcilik ve Taraftarlık Rolleri ile Çarşı Grubu2025-09-24T18:12:24+00:00Zuhal ŞENYUVAzuhala@baskent.edu.tr<p>Amaç – Çalışmanın amacı, sembolik etkileşim açısından etki gücü yüksek aktörlerin varlığının kitlenin zihinsel yapısının inşa sürecindeki rolünü incelemektir.<br>Yöntem – Bu çalışmada hem Türkiye’de toplumsal kültürün bilgi paylaşım süreçlerindeki sembolleştirme kapasitesinin yüksek olması hem de futbol alanında spor kulüpleri ile kulübün taraftarlarından oluşan kitle arasında doğrudan etkileşim bulunmamasının sonucu olarak taraftar gruplarının kurumsal mantığın inşa sürecinde aracılık rolünün önem kazanması nedeniyle kitleyi etkileme gücü yüksek bir aktör olarak Çarşı taraftar grubu örneği seçilmiştir. Çarşı’nın pankartları üzerinden kitleye taşıdığı semboller göstergebilim analizi ile incelenerek, temsil ettiği spor kulübünün egemen mantığının kitleye yayılmasına ve ortak zihinsel yapının inşasına mı katkı sağladığı yoksa toplumsal hayata dair bir misyonu gerçekleştirmek üzere kurumsal girişimci rolüyle mi hareket ettiği niteliksel yaklaşımla değerlendirilmiştir.<br>Bulgular – Hem spor kulübü hem de semt bağlamında ‘Beşiktaş’ kimliğinin taşıdığı mantıkları benimseyen ama bilgi paylaşım süreçlerinde kendini meşrulaştırmaya yönelik semboller kullanan bir aktör olarak Çarşının, değişim için elverişli ortam yaratmaya çalışırken sahip olduğu iki rol açısından da etkili olamaması sonucuyla karşılaştığı görülmüştür.<br>Tartışma – Bu çalışmada yürütülen nitel analizden yola çıkarak ‘dolaylı ve mesafeli ilişkilerin egemen olduğu kitleler içinde meşruiyet kazanabilmek üzere daha güçlü olan aktörle bağlantılı olma çabasının kurumsal girişimcilerin değişim yaratma kapasitesini zayıflatacağı’ kuramsal çıkarımı ortaya konulmuştur.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2441Kanal İstanbul Projesinin Proje Döngü Yönetimi2025-09-24T18:16:42+00:00Uğur EMEKsuemek@gmail.comEbru Burcu YARDIMCI BOZDOĞANeburcuyardimci@baskent.edu.tr<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı Karadeniz ve Marmara Denizini birbirine bağlayacak yapay su yolunun ekonomik etkilerini analiz etmektir.<br>Yöntem – Kanal İstanbul’un talep tahminini ve ekonomik etkilerini incelemek için açık kaynaklardan paylaşılan veriler kullanılmıştır. İstanbul Boğazının geçmişe yönelik gemi trafik bilgileri, uluslararası deniz taşımacılığındaki gelişmeler ve uluslararası karşılaştırmalarla Kanalın potansiyel maliyeti hesaplanmıştır. Ayrıca Montrö Sözleşmesinin vermiş olduğu haklar çerçevesinde Türkiye’nin fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmeti ücreti tahsil etme hakkı bulunmaktadır. Uygulamada hatalı olarak hesaplanan bu ücretlerin gerçek değeri Montrö Antlaşmasındaki kurallar çerçevesinde yeniden hesaplanmıştır.<br>Bulgular – Kanal İstanbul’un Çevresel Etki Değerlendirme Raporunda İstanbul Boğazından gemi geçiş sayılarının artacağı önerilmektedir. Tarihi veriler gemi geçiş sayılarının düştüğünü göstermektedir. Uluslararası gemi taşımacılığını yansıtan göstergeler, deniz taşımacılığında bir artış eğilimi olmadığını göstermektedir. Ayrıca Kanal İstanbul Dünya’daki yapay su yollarının aksine mesafeleri kısaltmamaktadır. Ayrıca Kanal İstanbul’un bu araştırmada hesaplanan maliyeti resmi metinlerde açıklanan maliyet değerlerinin çok üzerindedir.<br>Tartışma – Proje döngü yönetiminin başlıca kuralı iyi bir ihtiyaç analizi yapılmasını gerektirmektedir. İhtiyaç analizi yaparken projenin amacı ve kapsamı net biçimde belirlenmelidir. Yetkililerin yaptıkları açıklamalardan ve resmi metinlerden Kanal İstanbul projesinin amacı net bir biçimde anlaşılamamaktadır. Yetkililer ilk açıklamalarında İstanbul Boğazındaki gemi trafiğinin arttığını ve bunun da tehlikeli kaza riskine neden olacağı belirttiler. Kanal İstanbul’un Boğazın trafik yükünü azaltacağını iddia ettiler. Yetkililerin açıklamalarının aksine, resmi veriler İstanbul Boğazından geçen gemi sayısının istikrarlı bir biçimde düştüğünü göstermektedir. Kanal İstanbul birden fazla hedefe aynı anda ulaşmayı hedeflemektedir. Bu nedenle de gerçekçi bir maliyet hesabı yapılaması kolay değildir. Sonuç olarak proje maliyet etkinsizdir.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025 https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2442Blockchain, Regulation, and the Business Ecosystem: A Legal Perspective2025-09-24T18:20:50+00:00Onur CERANonur.ceran@gazi.edu.tr<p>Purpose- This study explores the critical business implications of Web3 technologies within Türkiye's unique legal landscape, a nation experiencing significant crypto adoption and evolving regulations. By analyzing the architectural shifts from Web1.0 to Web3, we aim to understand how traditional legal frameworks create significant challenges for all stakeholders affected by decentralized environments, not just those operating within them.<br>Design/methodology/approach- This study adopts a multidisciplinary and comparative research design, integrating both technological and legal perspectives to investigate the evolution from Web1.0 to Web3 and the associated legal implications. Given the complexity and scope of the subject matter, a mixed methods approach is employed, combining qualitative content analysis, document analysis, and comparative case study methodologies.<br>Findings- The findings suggest that existing legislation is inadequate and outdated and poses a risk of future legislative actions causing irreversible or difficult-to-remedy harm if current legal gaps remain unaddressed.<br>Discussion- Drawing from real-world case scenarios, the study highlights the urgent need for adaptive legal strategies that align with the decentralized, borderless, and immutable nature of blockchain infrastructures. The findings aim to support business leaders, legal practitioners, and policymakers seeking to innovate responsibly within the emerging Web3 economy.</p>2025-09-29T00:00:00+00:00Telif Hakkı (c) 2025