İşletme Araştırmaları Dergisi
https://isarder.org/index.php/isarder
İşletme Araştırmaları Dergisi’nin yayın kapsamında; Stratejik Yönetim ve Örgütsel Davranış, Pazarlama ve Girişimcilik, Muhasebe, Finansman, Bankacılık, Uluslararası İşletmecilik, İşletmecilikte Araştırma Yöntemleri çalışmaları yer almaktadır.Yrd. Doç. Dr. Melih Topaloğlutr-TRİşletme Araştırmaları Dergisi1309-0712LSTM ve GRU Hibrit Modeli ile Hisse Senedi Fiyat Tahmini: Türkiye Borsası Uygulaması ve Model Karşılaştırmaları
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2326
<p>Amaç – Finansal piyasalarda hisse senedi fiyat tahmini, yatırım kararlarının doğruluğunu artırmak için kritik bir konudur. Geleneksel istatistiksel yöntemler, finansal zaman serilerinin doğrusal olmayan ve yüksek oynaklığa sahip yapısını yeterince yakalayamamaktadır. Bu çalışmada, Uzun Kısa Süreli Bellek (LSTM) ve Gated Recurrent Unit (GRU) modellerini birleştiren bir hibrit derin öğrenme modeli önerilmiştir. Çalışmanın temel amacı, LSTM-GRU hibrit modelinin hisse senedi fiyat tahminindeki başarımını değerlendirmek ve bu modelin performansını LSTM-CNN, LSTM-AUTOENCODER ve LSTM-TRANSFORMER hibrit modelleri ile karşılaştırmaktır. Yöntem – Çalışmada, 2020-2023 yılları arasında Türkiye borsasında işlem gören hisse senetlerine ait günlük fiyat verileri kullanılmıştır. Yahoo Finance üzerinden elde edilen veri seti, açılış, en yüksek, en düşük, kapanış fiyatları ve işlem hacmi gibi temel özellikleri içermekte olup, MinMaxScaler yöntemi ile normalize edilmiştir. Modelin başarımı, Kök Ortalama Kare Hatası (RMSE), Ortalama Mutlak Hata (MAE), Ortalama Mutlak Yüzdesel Hata (MAPE), Determinasyon Katsayısı (R²) ve Ortalama Kare Hata (MSE) metrikleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, LSTM-GRU modeli, LSTM-CNN, LSTMAUTOENCODER ve LSTM-TRANSFORMER hibrit modelleriyle karşılaştırılarak tahmin doğruluğu açısından üstünlüğü test edilmiştir. Bulgular – Deneysel sonuçlar, LSTM-GRU hibrit modelinin, diğer hibrit modellere kıyasla daha düşük hata oranlarına ve daha yüksek doğruluk değerlerine sahip olduğunu göstermektedir. Özellikle RMSE ve MAE değerleri açısından en başarılı model LSTM-GRU olarak belirlenmiştir. Model, Banka-1 ve Holding-1 hisse senetlerinde yüksek doğruluk sağlarken, Şirket-1 hisse senedi için hata oranlarının görece daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, LSTM-CNN ve LSTM-AUTOENCODER modelleri makul düzeyde tahmin başarımı gösterirken, LSTM-TRANSFORMER modelinin finansal zaman serilerinde beklenen performansı sağlayamadığı görülmüştür. Tartışma – Elde edilen bulgular, LSTM-GRU modelinin finansal zaman serilerindeki karmaşık bağıntıları başarıyla yakaladığını ve hisse senedi fiyat tahmininde güvenilir bir araç olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir. Çalışma, hibrit derin öğrenme modellerinin finansal tahmin süreçlerinde kullanım potansiyelini ortaya koymakta ve özellikle LSTM-GRU kombinasyonunun yatırım karar destek sistemleri açısından önemli bir katkı sunduğunu göstermektedir. Gelecekteki çalışmalar, modelin hiperparametre optimizasyonu, gerçek zamanlı piyasa verileriyle adaptasyonu ve makroekonomik değişkenlerin entegrasyonu gibi faktörler üzerinde yoğunlaşarak modelin tahmin kapasitesini artırmayı hedefleyebilir.</p>Murat ŞimşekÖzel SebetciSahib Rahimovv
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-0117288690410.20491/isarder.2025.2009Dijital Halkla İlişkilerde Kriz İletişim Stratejileri: X Özelinde Bir İnceleme
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2327
<p>Amaç – Halkla ilişkilerin önemli bir uygulama alanı olan kriz iletişimi ve yönetimi, özellikle dijitalleşmeyle birlikte kurumlar için daha kritik bir değere sahip olmuştur. Dijital halkla ilişkiler anlayışı ile çevrimiçi platformlardan hedef kitleler ile krize yönelik kurulan stratejik iletişim, yine son zamanların önemli konu başlıklarından biri olarak kendini göstermektedir. Bu sebeple bu araştırmanın amacı, son zamanların gündeminde oldukça yer işgal eden Köfteci Yusuf domuz eti bulaşı krizinin, ilgili kurum tarafından resmi X platformlarında kriz iletişim stratejileri açısından nasıl ele alındığını ortaya çıkarmaktır. Yöntem – Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Bu doğrultuda örgüt ve hedef kitle kapsamlarında olmak üzere iki yönlü ele alınan bu araştırmanın verilerini, Köfteci Yusuf’un X hesabından 10.10.2024-12.10.2024 tarih aralığında paylaşılan gönderiler ve ilgili gönderilere hesabın takipçileri tarafından yapılan yorumlar oluşturmaktadır. Araştırma verileri, nitel içerik analizi tekniği ile analiz edilmiştir. Bulgular – Araştırma veri setinde, kurum tarafından paylaşılan altı adet gönderi ve ilgili gönderilere takipçiler tarafından getirilen 1062 adet yorum bulunmaktadır. Araştırmanın analiz ve bulgularına göre domuz eti bulaşı durumuna yönelik Köfteci Yusuf X hesabı tarafından krizin bertaraf edilmesi adına kullanılan kriz iletişim stratejilerinin “inkâr”, “günah keçisi”, “suçlayana saldırı”, “mazeret”, “gerekçe” ve “övgü” şeklinde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın bir diğer bulgusuna göre kurum tarafından kriz iletişim stratejileri bağlamında paylaşılan gönderilere hedef kitleler tarafından yapılan yorumların çoğunlukla olumlu, sonrasında ise sırasıyla olumsuz ve diğer kapsamlarında olduğu bulgulanmıştır. Tartışma – Dijital halkla ilişkiler ve kriz iletişim stratejileri konusunda alanda farklı çalışmalar yer almaktadır. Diğer çalışmalarda kullanılan kriz iletişim stratejileri bu çalışmada da benzerlik göstermektedir. Fakat bazı noktalarda farklılaşan çalışmalar da bulunmaktadır.</p>Figen KayışBüşra Küçükcivil
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-0117290592010.20491/isarder.2025.2010Türkiye Ekonomisi için CDS Primleri ile Altın ve Döviz Kurları Arasındaki İlişkinin Ekonometrik Olarak İncelenmesi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2328
<p>Amaç - Bu çalışma, Türkiye ekonomisi için CDS (Credit Default Swap) primleri ile altın ve döviz kurları arasındaki ilişkinin ekonometrik bir yaklaşımla incelenmesini amaçlamaktadır. CDS primleri, bir ülkenin borç ödeme riskinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir ve ekonomik belirsizliklerin yüksek olduğu durumlarda artış göstermektedir. Altın ve döviz kurları ise, ekonomik krizler ve finansal belirsizlikler sırasında yatırımcıların güvenli liman arayışları nedeniyle önemli değer kazanabilmektedir. Yöntem – Çalışmada zaman serilerinde yararlanılmıştır. Serilerin durağanlık seviyelerinin belirlenmesi için birim kök testlerinden Augmented Dickey-Fuller (ADF) testi ve Phillips-Perron (PP) testi kullanılmıştır. Değişkenler arasında herhangi bir nedensellik ilişkisi olup olmadığı Toda-Yamamoto testi ile sınanmıştır. Toda-Yamamoto nedensellik testi, serilerin durağan olmaması durumunda bile doğru sonuçlar elde edilmesini sağlar çünkü test, serilerin düzeyinde fark alma gereksinimini ortadan kaldırır. Bulgular - Test sonuçları, döviz kurları ve CDS primleri arasındaki etkileşimin, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerdeki risk algılamaları ve piyasa davranışları açısından kritik olduğunu göstermektedir. Özellikle, USD/TL kuru ile CDS primleri arasındaki nedensellik ilişkinin, Türkiye’nin borç ödeme riski ile döviz kuru hareketlerinin güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu ortaya koyması, ekonominin dışsal şoklara karşı hassasiyetini vurgulamaktadır. Bununla birlikte, CDS primleri ile altın fiyatları arasında anlamlı bir ilişki bulunmaması, her iki değişkenin farklı ekonomik dinamiklerle şekillendiğini ve birbiriyle etkileşimde olmadığını göstermektedir. Tartışma - Çalışmanın bulguları, döviz kuru değişimlerinin ve CDS primlerindeki dalgalanmaların Türkiye’nin finansal istikrarını etkileyen önemli faktörler olduğunu, ancak her değişkenin bağımsız bir ekonomik göstergeler zinciri oluşturduğunu da ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, politika yapıcılar ve yatırımcılar için ekonomik stratejiler geliştirilmesinde önemli bir rehberlik sağlamaktadır.</p>Levent Sezal
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-0117292193210.20491/isarder.2025.2011E-Hizmet Kalitesinin Tüketicilerin Online Karar Verme Stilleri Üzerindeki Etkisinde E-Ağızdan Ağıza İletişimin Aracılık Rolü
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2329
<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı e-hizmet kalitesi ile online karar verme tarzı arasındaki ilişkide e-ağızdan ağıza iletişimin aracılık rolünü araştırmaktır. Yöntem – Araştırmanın evrenini 18 yaş üstü online alışveriş yapan yetişkin bireyler oluşturmaktadır. Çalışma evreni olarak Mardin ili (Merkez ve tüm ilçeleri) seçilmiştir. Bu çalışma nicel ve açıklayıcı nitelikte olup, veri toplamak için anket tekniği kullanılmıştır. E-Hizmet Kalitesi Ölçeği Swaid ve Wigand (2009) çalışmasından alınmış ve 28 maddeden oluşmaktadır. E-Ağızdan Ağıza İletişim Ölçeği Goyette, Ricard, Bergeron ve Marticotte, (2010) çalışmalarından alınmış ve19 maddeden oluşmaktadır. Online Karar Verme Tarzı Ölçeği Park ve Gretzel (201 çalışmasından alınmış ve 27 maddeden oluşmaktadır. Bulgular – E-hizmet kalitesi ile online karar verme tarzı arasında orta düzeyde pozitif yönde bir ilişki olduğu, E-hizmet kalitesi ile E-ağızdan ağıza iletişim arasında orta düzeyde pozitif yönde bir ilişki olduğu, e-ağızdan ağıza iletişim ile online karar verme tarzı arasında orta düzeyde pozitif yönde bir ilişki olduğu, e-hizmet kalitesi ile online karar verme tarzı arasındaki ilişkide e-ağızdan ağıza iletişimin aracılık rolü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tartışma – E-hizmet kalitesinin alt boyutlarından cevaplanabilirlik, online karar verme tarzını olumsuz etkilerken, güvence ve web sitesi kullanılabilirliği ise olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. E-hizmet kalitesi ile online karar verme tarzı arasındaki ilişkide e-ağızdan ağıza iletişimin kısmi aracılık rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Edinilen bulgular, literatürdeki önceki çalışmaların bulgularıyla benzerlik göstermekle birlikte bu araştırmada e-hizmet kalitesi ile online karar verme tarzı arasındaki ilişkide e-ağızdan ağıza iletişimin kısmi aracılık rolü olduğu tespit edilmiştir. Bunun gibi çalışmaların gelecekte iller ve ülkeler arası karşılaştırma şekilde yapılması önerilebilir.</p>İsmail GünYakup Durmaz
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-0117293394810.20491/isarder.2025.2012Çevre Bilincinin Yeşil Satın Alma Davranışına Etkisinde Yeşil Marka Farkındalığının Aracı Rolü
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2330
<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı çevre bilincinin yeşil satın alma davranışına etkisinde yeşil marka farkındalığının aracı rolünü belirlemektir. Yöntem – Araştırmanın veri toplama sürecinde online anket yöntemi kullanılmaktadır. Araştırmanın evrenini İstanbul’da yaşayan 18 yaş üstü tüketiciler oluşturmaktadır. Örneklem belirlemek için basit tesadüfi örneklem yöntemi kullanılmıştır.Bu yönteme göre 384 tüketiciye ulaşılmalıdır. Bu çalışma için 415 tüketiciden veri toplanmış ve bu örneklem üzerinden analiz yapılmıştır. Araştırmada Yapısal Eşitlik Modellemelerinden Aracı Regresyon Analizi kullanılmakta bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerindeki etkisinde aracı rolü tespit edilmiştir. Bulgular – Bu araştırma sonucunda çevre bilincine sahip tüketicilerin yeşil ürün satın alma davranışındaki değişimlerinde yeşil marka farkındalığının etkisinin olduğu sonucuna varılmıştır. Tartışma – Çevre bilinci, günümüzde bireylerin ve toplumların sürdürülebilirlik anlayışını şekillendiren önemli bir faktördür. Bu bilinç, insanların çevre dostu ürünleri tercih etme eğilimlerini artırarak yeşil satın alma davranışını doğrudan etkilemektedir. Çevre bilinci yüksek olan bireyler, çevresel etkileri göz önünde bulundurarak satın alma kararlarını vermekte ve bu doğrultuda yeşil ürünleri tercih etmektedirler. Aynı zamanda, çevre bilinci yeşil marka farkındalığını da etkilemektedir. Tüketiciler, çevre dostu ürünler sunan markaları tanıdıkça, bu markalara olan güvenleri artmakta ve bu markaların sunduğu ürünleri satın alma olasılıkları artırmaktadır. Bu durum, markaların çevresel sürdürülebilirlik konusundaki çabalarını daha görünür hale getirmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Markalar, çevre bilincini artırmak için çeşitli kampanyalar ve eğitimler düzenleyerek tüketicilerin yeşil ürünler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlayabilirler. Çevre bilincinin yeşil satın alma davranışına etkisinde marka farkındalığının rolü de göz ardı edilemez. Tüketiciler, çevre dostu ürünleri satın alırken, bu ürünlerin hangi markalar tarafından üretildiğine dikkat etmektedirler. Eğer bir marka, çevre dostu uygulamaları ve ürünleri ile tanınmışsa, bu durum tüketicilerin o markayı tercih etme olasılığını artırmaktadır. Dolayısıyla, markaların çevresel sürdürülebilirlik konusundaki çabaları, hem çevre bilincinin artmasına hem de yeşil satın alma davranışlarının gelişmesine katkı sağlamaktadır. Sonuç olarak, çevre bilinci, yeşil satın alma davranışını ve yeşil marka farkındalığını etkileyen önemli bir unsurdur. Bu etkileşim, markaların çevresel sürdürülebilirlik konusundaki çabalarını artırmalarını ve tüketicilerin bilinçli seçimler yapmalarını teşvik etmektedir. Bu bağlamda, hem bireylerin hem de markaların çevre bilincini artırma yönündeki çabaları, sürdürülebilir bir gelecek için kritik öneme sahiptir.</p>Necmiye Tülin İrge
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-0117294997010.20491/isarder.2025.2013Henley & Passport Güç Endeksine Göre Ülkelerin Çok Kriterli Karar Verme ve Kümeleme Modeli İle Analizi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2331
<p>Amaç – Dünyanın en güçlü ve en zayıf pasaportlarının listesini Henley Pasaport Güç Endeksi (Henley Passport Power Index, HPPI) sıralamakta ve pasaportları, küresel GSYİH içindeki yüzde payına göre değerlendirmektedir. Bu çalışmada, bölümleyici kümeleme algoritmalarıyla elde edilen sonuçlar, HPPI sıralamaları ile karşılaştırılarak yorumlanacaktır. Yöntem – Çalışma, ÇKKV ile K-means, PAM ve CLARA algoritmasına dayanan hibrid bir yaklaşım sunmaktadır. HPPI verileri kapsamında 190 ülke ve ekonomik hareketlilik puanı (küresel GSYİH’ye vizesiz erişim), ülke GSYH’si (küresel GSYH’nin %’si), vizesiz seyahat (Dünya’nın %’si) kriterleri dikkate alınarak CRITIC, ENTROPI, MEREC yöntemleri ile kriter ağırlıkları belirlenmiş olup nihai ağırlıklar için IDOCRIW yöntemi kullanılarak kümeleme analizi yapılmış ve kümeleme kalitesi için içsel değerlendirme yöntemleri arasında sıklıkla kullanılan Silhouette ve Dunn indeksleri ile kümeleme sonuçları değerlendirilmiştir. Bulgular – IDOCRIW yöntemi ile nihai ağırlıklar belirlenmiş olup kriterlerin önem dereceleri sırasıyla ekonomik hareketlilik puanı, ülke GSYH’si ve vizesiz seyahattir. K-means, PAM ve CLARA algoritmaları ile kümeleme analizi gerçekleştirilmiştir. PAM ve CLARA algoritmasının kümeleme sonuçları aynı çıkmış ve gözlemlerin kümelere daha tutarlı biçimde atandığı vurgulanmıştır. PAM ve CLARA kümeleme analizi sonucunda 190 ülke, 3 kümeye ayrılmış; kümeler sırasıyla gelişmiş, gelişmekte olan ve gelişmemiş olarak belirlenmiştir. Gelişmiş grubundaki kümeler HPPI’deki ilk 47 ülke ile aynı, gelişmekte olan ülkeler ise endeks sıralamasının ortalarında yer alırken gelişmemiş olan ülkeler grubu ise endekste son sıralarda yer almıştır. Tartışma – Bu çalışma literatürde HPPI’nin ÇKKV-KÜMELEME ile yapılan ilk çalışmalardan biri olma özelliğini taşımaktadır. Çalışmanın bazı kısıtları mevcuttur ve ilerideki çalışmalarda bu kısıtlar üzerinde yeni bir çalışma yapılabilir.</p>Hafize Gonca CömertNuri ÖmürbekMeltem Karaatlı
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-0117297199010.20491/isarder.2025.2014Hizmetkâr Liderlik Algısının Çalışan Performansı ve Algılanan Örgüt Performansı Üzerindeki Etkisine Yönelik Bir Araştırma: Demografik Değişkenlere Göre Karşılaştırmalı Analiz
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2332
<p>Amaç – Bu çalışma iki temel amaç ile gerçekleştirilmiştir. Birinci amaç, hizmetkâr liderliğin çalışan performansı ve algılanan örgüt performansı üzerinde etkisini analiz etmektir. Diğer amaç ise söz konusu etkisini demografik unsurlara göre farklılaşıp farklılaşmasını tespit etmektedir. Yöntem – Bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Marmara Bölgesi'nde faaliyet gösteren mal ve hizmet sektörlerindeki çeşitli işletmelerin çalışanları oluşturmakta olup, kolayda örnekleme yöntemi ile 490 gönüllü katılımcıdan veri toplanmıştır. Veriler anket yöntemiyle toplanmış ve analizler IBM SPSS Statistics 23 ile IBM SPSS AMOS 23 programları kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bulgular – Yapılan araştırma sonucunda elde edilen bulgular, hizmetkâr liderlik algısının hem çalışan performansını hem de algılanan örgüt performansını pozitif ve anlamlı bir biçimde etkilediğini göstermektedir. Bu kapsamda geliştirilen ana hipotezler çalışma kapsamında desteklenmiştir. Söz konusu etkilerin, demografik unsurlara (cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu, çalışma süresi, örgüt içi pozisyon/statü) göre farklılaşma durumları analiz edilmiştir. Cinsiyet dışında diğer demografik unsurlarda herhangi anlamlı bir farklılık bulgusuna rastlanmamıştır. Kadınların erkeklere nazaran hizmetkâr liderlik algısıyla yüksek performans (çalışan ve algılanan örgüt düzeyinde) sergiledikleri ortaya konulmuştur. Tartışma – Araştırma sonucunda, hizmetkâr liderlik algısının çalışan performansı ve algılanan örgüt performansı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etki yarattığı görülmüştür. Bu bulgu, hizmetkâr liderliğin bireysel ve örgütsel düzeyde pozitif çıktılar üretme potansiyeline sahip olduğunu desteklemektedir. Cinsiyet değişkeni dışında demografik farklılıklara göre etkide önemli bir değişiklik gözlenmemesi, hizmetkâr liderliğin farklı çalışan gruplarında evrensel bir etki oluşturduğunu düşündürmektedir. Bu sonuç, hizmetkâr liderliğin değer odaklı yaklaşımının farklı çalışan profillerinde benzer algısal etkiler yaratabileceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla, işletmelerin hizmetkâr liderlik ilkelerini kurum kültürüne entegre etmeleri, hem çalışan hem de örgüt performansını artırmada stratejik bir araç olarak değerlendirilebilir. Kadın çalışanların hizmetkâr liderliğe daha yüksek pozitif tepki gösterdiği bulgusu ise, demografik gruplar arasında algısal hassasiyet farklarının var olabileceğine işaret etmektedir.</p>Emel Burak
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-01172991101510.20491/isarder.2025.2015BIST Şirketlerinin Finansal Sağlığının Değerlendirilmesinde Piotroski F-Skor ve CRITIC Tabanlı COPRAS Kullanımı
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2333
<p>Amaç – Piotroski F-Skor ve COPRAS yöntemlerinin kullanıldığı bu çalışmada, finansal oran analizlerinin karar verme teknikleriyle entegre edilerek şirketlerin finansal performanslarının değerlendirilmesi ele alınmaktadır. Bu yaklaşım, finansal karar verme sürecinin isabet oranını artırarak, rakamların ötesindeki hikayelerin karar mekanizmasına etki etmesine imkan sunmaktadır. Çalışmanın temel amacı, Borsa İstanbul’da (BIST) hisseleri işlem gören ve Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren dört şirketin (AGROT, IZINV, OZSUB, YAPRK) finansal sağlık durumlarını Piotroski F-Skoru ile belirlemektir. Bu doğrultuda, ilgili şirketlerin CRITIC tabanlı COPRAS yöntemi ile finansal performans puan ve sıralamaları tespit edilmiş ve F Skor ile finansal performans sıralamaları arasındaki ilişkiler analiz edilmiştir. Çalışmada, çeşitli kriterleri ortak bir ölçekte doğrusal olarak normalleştirerek karşılaştırma yapma imkanı sunması ve karar vericilerin tercihlerini sürece dahil etmesi bakımından COPRAS yöntemi kullanılmıştır. Sonuçlar, F Skor ve CRITIC tabanlı COPRAS yöntemlerinin bir arada kullanılmasıyla elde edilen bulguların, sermaye piyasaları açısından gelecekteki araştırmalar ve pratik uygulamalar için değerli içgörüler sağlayabileceğini ortaya koymaktadır. Piotroski F Skor ile ÇKVV yöntemlerinin bir arada kullanıldığı çalışma, bu alanda önemli bir literatür boşluğunu doldurma iddiasındadır. Yöntem – Bu çalışmada, Borsa İstanbul'da (BIST) işlem gören tarım şirketlerinin finansal performansını değerlendirmek için Piotroski F Skoru, CRITIC ve COPRAS yöntemleri kullanılmıştır. Piotroski F Skoru, şirketlerin finansal sağlığını ve getiri potansiyelini değerlendiren bir modeldir. CRITIC yöntemi, kriter ağırlıklandırmada objektiflik sağlayarak karar verme sürecine katkıda bulunur. COPRAS yöntemi ise kriter ağırlıklarını ve alternatif performansını değerlendirerek seçenekleri sıralar. Bu yöntemlerin kombinasyonu, finansal performansın derinlemesine analizini ve daha isabetli yatırım kararları alınmasını sağlar. Bulgular – Piotroski F Skor, CRITIC ve COPRAS analizleri ile incelenen dört şirketin finansal sağlığı yapılan incelemeler sonucunda şu şekilde oluşmuştur. AGROT, 2021 ve 2022'de güçlü bir finansal performans sergilerken, 2023'te ciddi bir düşüş yaşamıştır. IZINV, 2021 ve 2022'de vasat performans göstermiş olup 2023'te kısmi bir iyileşme kaydetmiştir. OZSUB, 2021'de güçlü, ancak 2022'de vasat seviyeye gerilemiştir ve 2023'te zayıf bir duruma düşmüştür. YAPRK, 2021 ve 2022'de güçlü performans sergilemiş, 2023'te ise vasat pozisyonunu korumuştur. Genel performans sıralamasında YAPRK birinci, AGROT ikinci, OZSUB üçüncü, IZINV ise son sırada yer almıştır. Tartışma – Bu çalışma, BIST’te işlem gören dört şirketin 2020-2023 dönem verilerini kullanarak Piotroski F Skoru, CRITIC ve COPRAS yöntemleriyle performanslarını incelemiş, finansal sağlık ve operasyonel verimliliği karşılaştırmalı olarak değerlendirmiştir. Elde edilen sonuçlar, F Skor ve COPRAS yöntemlerinin uyumlu olduğunu göstermekte, şirketlerin finansal sağlığının zamanla değişkenlik gösterebileceğini ve düzenli takibin önemini vurgulamaktadır. Çalışma, finansal analizlerde çok kriterli karar verme yöntemlerinin kullanımını teşvik etmekte ve sektörde daha kapsamlı analizlere duyulan ihtiyaca dikkat çekmektedir. Bu yaklaşım, karar verme süreçlerine yenilikçi bir perspektif sunmaktadır.</p>Abdullah KılıçarslanHüseyin Ergun
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721016103210.20491/isarder.2025.2016Restoranlarda İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamalarının Çalışan Sadakati İle Olan İlişkisinde Hizmet Kalitesi Anlayışının Aracılık Etkisi: İstanbul’da Bir Uygulama
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2334
<p>Amaç – Bu çalışmanın temel amacı, restoran sektöründe çalışanların iş sağlığı ve güvenliği (İSG) uygulamalarına ilişkin algıları ile çalışan sadakati arasındaki ilişkide, hizmet kalitesinin aracı (mediatör) rolünü belirlemektir. Bu kapsamda, çalışanların İSG uygulamalarına yönelik değerlendirmelerinin, sundukları hizmetin kalitesi üzerindeki etkisi ve bunun da dolaylı olarak çalışan sadakatiyle nasıl bir ilişki içinde olduğu yapısal model aracılığıyla analiz edilmiştir. Çalışma, hizmet sektöründe sürdürülebilir bir iş ortamı ve yüksek çalışan bağlılığı sağlanmasında, İSG uygulamaları ile hizmet kalitesi arasındaki dinamik etkileşimin önemine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Yöntem – Restoran işletmelerinde çalışanların hizmet kalitesi algılarının, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) görüşleri ile kuruma bağlılıkları üzerindeki aracı etkisini incelemek amacıyla, ilgili literatürden yararlanarak bir yapısal eşitlik modeli (YEM) geliştirilmiştir. Araştırma modeli çerçevesinde oluşturulan hipotezler AMOS 23.0 programı ile test edilmiştir. Veriler, İstanbul’daki 28 restoranda çalışan 504 kişiye uygulanan anketlerle toplanmış, eksik veya hatalı formlar elendikten sonra 450 geçerli anket analiz edilmiştir. Bulgular – Analizler sonucunda; çalışanların iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına ilişkin algılarının çalışan sadakatine pozitif yönde katkı sağladığı, hizmet kalitesi algılarının da dolaylı aracılık rolü tespit edilmiştir. Tartışma – Bu çalışma, hizmet sektöründe evrensel öneme sahip iş sağlığı ve güvenliği, hizmet kalitesi ve çalışan sadakati kavramlarını restoran işletmeleri özelinde incelemektedir. Araştırmada, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına yönelik algılarının hizmet kalitesi ve çalışan sadakati üzerindeki etkileri yapısal model ve hipotezlerle analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda tüm paydaşlara yönelik uygulamaya dönük öneriler sunulmuştur. Ancak bulguların belirli bir sektör ve bölgeye özgü olması, genellenebilirliği sınırlamaktadır. Bu yönüyle çalışma, gelecekteki araştırmalar için hem teorik hem de pratik bir kaynak niteliği taşımaktadır.</p>Arzu ÜnalŞehnaz Demirkol
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721033105510.20491/isarder.2025.2017Artırılmış Gerçeklik Tabanlı Alışveriş Uygulamaları ve Fiziksel Mağazaların Makyaj Ürünü Alışveriş Deneyimi Açısından Karşılaştırılması
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2335
<p>Amaç - Günümüzde tüketiciler artırılmış gerçeklik tabanlı mobil makyaj ürünü alışveriş uygulamaları aracılığıyla ürünlerin sanal görüntülerini elektronik ortamda yüzlerinde deneyebilmekte, ürünler hakkında detaylı bilgi alabilmekte ve satın alma kararı verebilmektedir. Bu çalışmanın amacı artırılmış gerçeklik tabanlı makyaj ürünü alışveriş uygulamaları aracılığıyla gerçekleştirilen deneyim ile fiziksel mağaza deneyimini zihinsel imajlama kalitesi ve algılanan bilgi vericilik aracılığıyla satın alma niyetine etkileri yönünden karşılaştırmaktır. Yöntem – Araştırma kapsamında veriler artırılmış gerçeklik makyaj ürünü alışveriş uygulaması deneyimi yaşayan 407 katılımcıdan ve fiziksel mağaza deneyimi yaşayan 393 katılımcıdan yüz yüze anket yöntemi ile elde edilmiştir. Araştırmada geliştirilen hipotezler aracı etki analizi ile test edilmiştir. Artırılmış gerçeklik deneyimi ile fiziksel mağaza deneyimine ilişkin analiz bulgularının istatistiksel olarak birbirinden farklı olup olmadıklarının test edilebilmesi için z testinden yararlanılmıştır. Bulgular - Artırılmış gerçeklik deneyiminin zihinsel imajlama kalitesi aracılığıyla satın alma niyetini istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etkilediği; ancak, fiziksel mağaza deneyiminin zihinsel imajlama kalitesi aracılığıyla satın alma niyeti üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Bunun yanında, hem artırılmış gerçeklik deneyiminin hem de fiziksel mağaza deneyiminin algılanan bilgi vericilik aracılığıyla satın alma niyeti üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir. Tartışma – Analiz sonuçlarına göre artırılmış gerçeklik uygulamalarının aksine fiziksel mağazada tüketicilerin makyaj ürünlerine ilişkin zihinlerinde oluşturdukları görsellerin satın alma niyeti oluşturmada yetersiz kaldığını ifade etmek mümkündür. Bu doğrultuda fiziksel mağazalara entegre edilecek artırılmış gerçeklik tabanlı ürün deneme platformlarının satın alma niyeti oluşturmada etkili olabileceği düşünülmektedir. Bunun yanında artırılmış gerçeklik tabanlı mobil uygulama kanalı ile fiziksel mağaza kanalı arasında bilgi vericilik açısından önemli bir fark olmadığı ifade edilebilir.</p>Mehmet Fatih AçarMutlu Yüksel Avcılar
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721056107610.20491/isarder.2025.2018Examining the Reasons for Adult Consumers’ Alcohol Consumption in Türkiye: A Necessary Condition Analysis of Selected Official Data
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2336
<p>Purpose – The purpose of this study is to empirically examine whether the variables of foreign exchange (USD) rate, Consumer Price Index (CPI), unemployment, pleasure inducing substances, and happiness can be defined as necessary conditions for consumers' alcohol consumption behavior, with a focus on gender. Design/methodology/approach - The population of the study consists of adult Turkish consumers. The data were taken from the annual reports of the Turkish Statistical Institute and the Ministry of Health. Five years of data were obtained from these reports. Necessary Condition Analysis was applied for the analyses. RStudio and the “Necessary Condition Analysis R Package Version 3.3.3.3” were used to implement the analyses. Findings – Tobacco use was identified as a necessary condition for alcohol consumption for both genders, while CPI was identified as a necessary condition for alcohol consumption only for women. Other variables cannot be classified as necessary conditions based on the data in this study. Discussion – Although all variables of this study are associated with alcohol consumption in the literature, only the consumer price index and tobacco use were found to be valid necessary conditions for alcohol consumption. De-marketing activities should be conducted as creating these conditions may have a positive effect on reducing alcohol consumption.</p>Alişan Baltacı
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721077109010.20491/isarder.2025.2019An Overview of the Concept of Green Logistics in Terms of Sustainability and Business Practices: A Bibliographic Analysis
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2337
<p>Purpose – This study aims to examine how the concepts of green logistics and sustainability are addressed in the academic literature through a bibliographic analysis method. By analyzing academic publications in the Web of Science database from 2000 to 2024, the study seeks to identify key research themes, conceptual linkages, and gaps in the literature within the field of green logistics. Additionally, it aims to provide a guiding framework for future research by exploring how sustainable business practices are associated with green logistics. Design/methodology/approach - This study employs a bibliographic analysis method to systematically examine the academic literature on green logistics and sustainability. Publications indexed in the Web of Science database between 2000 and 2024 were analyzed, and key concepts, thematic trends, and research gaps were identified through content analysis. To visualize the data and reveal conceptual connections, co-occurrence analyses were conducted using VOSviewer software. Findings – The keywords frequently studied in the field of green logistics are sustainability, carbon emissions, green supply chain, reverse logistics and supply chain management. In addition, it is seen that research on the concept of green logistics has increased after 2020. Finally, it was concluded that green logistics practices have an impact on business performance. Discussion – The number of bibliometric studies on green logistics practices is almost negligible. The research is important in terms of examining the historical development of the concept. It also contributes to the literature.</p>Artür Yetvart Mumcu
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721091110810.20491/isarder.2025.2020Word-Of-Mouth Marketing in Health Sector: A Bibliometric Analysis
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2338
<p>Purpose - By nature, human beings tend to share the positive or negative emotions they experience with their environment. This type of behavior also shows itself in shopping behavior. For example, if consumers who buys clothes experiences satisfaction or dissatisfaction with this clothing, they wants to share this with their circle and convey their positive or negative shopping experience. This is important for all sectors where marketing strategies are developed. Word-of-mouth marketing strategy is an important reference in terms of establishing correct communication with the consumer, especially in the healthcare sector, which has an expensive and complex structure. In this study, it is aimed to systematically examine the studies on the concept of word-of-mouth communication in the field of health through a literature review. Design/methodology/approach - All studies that included the concept of word of mouth communication were examined by scanning the Web of Science Core Collection (WOSCC). A total of 1086 articles were scanned and a total of 173 articles related to the research topic were included in the study. The year of the research was not taken as a constraint in the study and all articles published until March 11, 2024 were scanned. The Bibliometrix r-package (Biblioshiny) application and VOSviewer was used for textual and grapgical represantations and visualization. Findings - It is shown that the studies were published between 1996 and 2024, and when their performance is examined, there has been a significant growth in the number of studies since 2019.When the data collection methods of the studies were examined, it was seen that the most dominant method was the survey. Very few studies collect data from online platforms and social media.Among the data analysis methods, the descriptive analysis method was mostly used. It is seen that the number of studies such as machine learning and algorithm development as data analysis methods in social media and online platforms is low.Most of the publications came from the USA and China. İt has been seen that the British Food Journal and the International Journal of Pharmaceutical and Healthcare Marketing publish the most publications on word-of-mouth marketing in the field of healthcare. When the keyword analysis that the authors use the most following word of mouth marketing is examined, it is seen that the words social media, purchase intention, social marketing and health come to the fore. Discussion - There are limited bibliometric analysis studies on the subject. It can be said that the USA and China provide up-to-date continuity in the field of national health and marketing. The word social media stands out in the keywords, but although it is seen that the word 'electronic word of mouth marketing (e-WOM)' is rarely used due to the scarcity of data analysis studies on social media and online platforms, it is recommended to take into consideration that the increasing social media marketing and online platform data will create a very good sample for the authors of the relevant publications. The study was only scanned by the Web of Science Core Collection (WOSCC). A similar study can be repeated by scanning different databases. In this study on word of mouth communication in the health sector, the sector can be examined in detail. For example, it can be discussed in which area the study is used more in the health sector (surgery, protective and preventive, cosmetics).</p>Çağla ÖzçelikBahar Çelik
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721109112410.20491/isarder.2025.2021Vardiyalı Çalışmanın İtfaiye Mensuplarında Doğurduğu Etkiler ve İş-Aile Çatışmasıyla İlişkisi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2339
<p>Amaç – Belediye itfaiye çalışanları genelde düzenli 24/48 vardiya düzenine göre görev yapmaktadırlar. Vardiyalı çalışma bireyler üzerinde fiziki, psikolojik ve sosyal açıdan etkiler bırakmaktadır. Bu araştırmanın amacı belediye itfaiye çalışanlarında vardiya usulüne göre çalışmanın olumlu ve olumsuz etkilerini ve bu durumun iş-aile çatışması kavramıyla etkileşimini incelemektir. Yöntem – Araştırmada, iki veya daha çok sayıdaki değişkenin aralarındaki değişim varlığı ile derecesini belirleme amacıyla, nicel araştırma metotlarından ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Bu amaçla Karabük ili merkez ve ilçelerinde vardiya usulüne göre çalışan tüm profesyonel itfaiyecileri kapsayacak şekilde, yüz yüze anket tekniğiyle veri toplanmıştır. Araştırmada değişkenler arası ilişkiler Pearson Korelasyon testiyle, etki analizi ise basit doğrusal regresyonla incelenmiştir. Bulgular – Analizler sonucunda vardiyanın negatif etkileriyle iş-aile çatışması arasında pozitif yönlü ve yüksek düzeyde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonuçları vardiyanın negatif etkilerinin iş-aile çatışmasını anlamlı düzeyde etkilediğini göstermektedir. Tartışma – Araştırma sonucuna göre itfaiye teşkilatında düzenli 24/48 vardiya usulünün kullanılması, istirahatli zamanlarda itfaiyecilerin ek iş yapmalarını gerektirecek şartların ortadan kaldırılması ve itfaiyecilerin sosyal açıdan desteklenmesi faaliyetlerinde ailelerin katılımının sağlanması önerilmektedir.</p>Kasım Yılmaz
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721125113810.20491/isarder.2025.2022The Role of New Technologies in HRM: Productivity Gains, Ethical Dilemmas, and Strategic Implications
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2340
<p>Purpose - In the contemporary era, all organizations are affected by technological developments. Organizations that are able to integrate new technologies, including artificial intelligence (AI), into their processes can gain a competitive advantage. In today’s fast-moving landscape the strategic use of AI and other emerging technologies in human resource management (HRM) can enhance HR’s role in overall organizational performance. The present study examines the impact of new technologies on the efficacy of modern HRM activities. Design/methodology/approach - This study uses a qualitative research design based on a phenomenological approach to explore HR professionals' experiences with AI and other current technologies they use. Semi-structured interviews were conducted with eight HR professionals and managers from various organizations. The research aims to understand participants' perspectives on how AI and digital tools are reshaping HR functions today. Findings - The findings indicate that adopting new technologies, including AI, in HRM have the potential to enhance efficiency, optimize decision-making processes, and reduce error rates in recruitment and performance appraisal. The study also discovers that a comparison of Turkish firms' AI governance practices with global trends reveals a shift towards efficiency over ethical considerations. Discussion - This study highlights the transformative role of new technologies, including artificial intelligence, in HRM, signaling that they improve efficiency, decision-making and workforce productivity. However, it also points out that digital surveillance, algorithmic bias and data privacy can create ethical dilemmas. While attention is also paid to AI ethics in the global literature, this pioneering research stresses that Turkish companies prioritize automation, underscoring the need for localized policies that balance technology with responsible practice.</p>Muhammed Fatih İbişMustafa Doruk Mutlu
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721139115710.20491/isarder.2025.2023Kontrol Odağının İş Tatmini ve Yaşam Doyumuna Etkisi: Kamu Görevlileri Üzerine Bir Araştırma
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2341
<p>Amaç – Bu çalışma, kamu görevlilerinin kontrol odağı algılarının iş tatmini ve yaşam doyumu üzerindeki etkisini ve bu değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem – Bu çalışma, nicel araştırma yöntemlerinden biri olan ilişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, Afyon ilindeki kamu kurumlarında çalışan 347 görevliye uygulanan anket yöntemiyle elde edilmiştir. Araştırmanın hipotezlerini test etme amacıyla korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Bulgular – Yapılan analizler sonucunda, katılımcıların genel kontrol odağı ve iç kontrol odağı ile iş tatmini ve yaşam doyumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, dış kontrol odağı ile yaşam doyumu arasında ve iş tatmini ile yaşam doyumu arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Buna karşın dış kontrol odağı ile iş tatmini arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Regresyon analizi bulgularına göre, katılımcıların genel kontrol odağı algılarının iş tatmini üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu ancak yaşam doyumu üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı; iç kontrol odağı algılarının iş tatmini üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu ancak yaşam doyumu üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı ve dış kontrol odağı algılarının iş tatmini ve yaşam doyumu üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Tartışma – Yüksek iç kontrol odağına sahip olmanın örgütsel ve bireysel kazanımları dikkate alındığında iş yaşamında ve sosyal yaşamda kontrol odağının önemi ortaya çıkmaktadır. Özellikle iş başarısı açısından bireylerin başarılarının kendi çabalarına bağlı olduğu ve sonuçları kendilerinin kontrol edebileceği inancı iş tatminini etkileyebilir. Diğer yandan bireylerin sosyal yaşamlarında da bu etkilerin yansıması görülebilecektir. Ayrıca, çalışanların iş tatminleri ve yaşam doyumlarının yüksek olması ile sergileyecekleri bireysel başarılar, örgütlerin başarısına da olumlu katkıda bulunacaktır. Özellikle kamu kurumlarında çalışanların iç kontrol odağı algısıyla iş tatmini ilişkisinin yüksek olması, güçlü bir motivasyon kaynağı sağlayarak kamu hizmetlerinin niteliğini de artırabilecektir.</p>Yahya KuasMuharrem Aksu
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721158117210.20491/isarder.2025.2024Operasyonel Rekabetçi Yetenekler (ORY) Ölçeği: Türkçeye Uyarlama, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2342
<p>Amaç – Bu çalışma, Abu-Radi (2013) tarafından geliştirilen Operasyonel Rekabetçi Yetenekler (ORY) ölçeğinin Türkçeye uyarlanması ve bu ölçeğin Türk kültüründeki geçerlilik ve güvenilirliğinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem – Araştırma üç aşamalı bir süreçle gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin dil ve biçim geçerliliği pilot bir uygulama ile test edilmiştir. Ardından, keşfedici faktör analizi (KFA) ve doğrulayıcı faktör analizi (DFA) kullanılarak ölçeğin yapı geçerliliği ve güvenilirliği incelenmiştir. Toplam 588 katılımcıdan oluşan üç farklı örneklem üzerinde analizler yapılmıştır. Bulgular – Analizler sonucunda, ölçeğin yüksek iç tutarlılık ve güvenilirlik değerlerine sahip olduğu belirlenmiştir. Ölçeğin üç boyutlu bir yapı gösterdiği ve yenilik, kalite-güvenilirlik-esneklik ve maliyet etkinliği boyutlarını başarıyla ölçebildiği ortaya çıkmıştır. Tartışma – Bu bulgular, Türk kültürüne uyarlanmış bu ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermektedir. Ölçek, işletmelerin operasyonel yeteneklerini değerlendirme ve stratejik hedeflerle uyumlu hale getirmede etkili bir araç olarak kullanılabilir. Bu bağlamda, ölçek hem akademik çalışmalar hem de uygulamalar için önemli katkılar sunmaktadır.</p>Hasan ÖzkanMurat Adil Salepçioğlu
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721173118610.20491/isarder.2025.2025Uzmanlaşmış İhracat Pazarlaması Yeteneklerinin İhracat Performansına Etkisinde Dijital Pazarlamanın Rolü
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2343
<p>Amaç – Bu araştırmanın amacı, uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yeteneklerinin ne derece kullanıldığını ve bu yeteneklerin ihracat performansını nasıl değiştirdiğini belirlemektir. Bu doğrultuda; uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yetenekleri ile ihracat performansı değişkenleri arasındaki ilişkide dijital pazarlama tarafından nasıl düzenlendiğini araştırılmaktadır. Yöntem – Araştırmanın örneklemini Konya ilinde faaliyet gösteren 209 ihracatçı işletme oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçekler doğrulayıcı faktör analizine tabi tutulmuştur. Analiz sonuçlarına göre uyum iyiliği değerleri modelin kabul edilebilir olduğu göstermiştir. Araştırma amacı doğrultusunda oluşturulan hipotezler path (yol analizi) ile test edilmiştir. Bulgular – Araştırma bulguları, uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yeteneklerinin ihracat performansını etkilediğini göstermektedir. Araştırma sonuçları aynı zamanda uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yetenekleri ile ihracat performansı arasındaki ilişkide dijital pazarlama yeteneklerinin düzenleyici etkisini de ortaya koymuştur. İhracat performansının nispeten düşük olduğu noktada dijital pazarlama yeteneklerinin ve uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yeteneklerinin düşük olduğu görülmektedir. Uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yeteneklerinin düşük olduğu noktada ise, dijital pazarlama yetenekleri, ihracat performansı üzerinde büyük bir değişim yaratmazken, uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yetenekleri yükseldikçe, dijital pazarlama yetenekleri, uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yeteneklerinin ihracat performansı üzerindeki etkisini güçlendirmektedir. Bulgular, djital pazarlama yeteneklerinin, uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yetenekleri ve ihracat performansı ilişkisindeki düzenleyici etkisini doğrulamaktadır. Tartışma – Dijital pazarlamanın, uzmanlaşmış ihracat pazarlaması yeteneklerinin belirlenmesinde kullanılmasının, firmalara yüksek ihracat performansı sağlayacağı ifade edilebilmektedir. İhracat performansı şirketlerin uluslararası pazarlardaki başarısını belirleyen önemli bir göstergedir. Dolayısıyla dijital pazarlama, işletmelerin uluslararası pazarlarda sürdürülebilir rekabet avantajı oluşturmakta kullanacağı araçlardan biri olarak gösterilebilmektedir. Araştırmanın bu alandaki literatüre ve firmaların karar alma mekanizmalarına katkı sağlaması beklenmektedir.</p>Mine ÜzümcüoğluÇağatay Ünüsan
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721187120410.20491/isarder.2025.2026Yeme-İçme Sektöründe Aile İşletmesi Olarak Faaliyet Gösteren İşyerlerinde Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Nepotizm (Kayırmacılık) Algıları: Bursa Örneği
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2344
<p>Amaç – Aile işletmesi, aile bireylerinden biri ya da birkaçı tarafından kurularak işletmenin devamlılığı ve kar elde etmesi amacıyla kurulmuş olan işletme türüdür. Aile işletmelerinin yaygın olması ve işlevleri sebebiyle avantajları bulunurken, aynı sebeplerden dolayı dezavantajları da bulunmaktadır. Bu bağlamda, aile işletmelerinin nesillerden nesillere aktarılması ve başarılı bir şekilde devredilmesi amaçlanarak, sürdürülebilirliğin sağlanması için stratejiler geliştirilerek, bu stratejiler doğrultusunda planlar yapılması gerekmektedir. Bununla beraber, aile işletmelerinde, aile bireylerinin kayırılarak üst düzey görevlerde bulundurulması sonucunda iş ve aile ve iş ilişkilerinin iç içe geçmesi gibi problemler ortaya çıkabilmektedir. Nepotizm, istihdam sağlanırken kişilerin bilgi, beceri ve yetenekleri göz önüne alınmadan sadece kan bağı ya da yakınlık yolu ile göreve getirilmesi ve ayrıcalıklar sağlanmasıdır. Bu araştırmanın amacı, yapılan literatür taraması sonucunda çok kısıtlı sayıda araştırma olduğu görülmesi ve nepotizm algısının bireylerin yaş, cinsiyet ve eğitim gibi demografik özelliklerine göre farklılık gösterebilmesi motivasyonuyla, yeme-içme sektöründe aile işletmesi olarak faaliyet gösteren işletme çalışanlarının demografik özelliklerine göre nepotizme ilişkin tutum ve algılarını araştırmaktır. Yöntem – Araştırma kapsamında demografik sorular ve Abdalla, Maghrabi ve Al-Dabbagh (1994) tarafından geliştirilen, 14 ifadelik Nepotizm Ölçeğinden oluşan bir anket formu hazırlanarak katılımcılara elden ve elektronik posta yoluyla iletilmiştir. Anketlere 231 katılımcıdan dönüş olmuştur ve toplanan veriler SPSS 26.0 paket programında analiz edilmiştir. Bulgular – Elde edilen bulgular, terfi boyutu ile eğitim karakteristiği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğunu (p <0,05) gösterirken yaş ve cinsiyet karakteristiği ile her iki boyut (terfi ve ödül/ceza) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığını (p >0,05) göstermektedir. Tartışma – Bu bağlamda, katılımcıların cinsiyet ve yaştan bağımsız olarak nepotizm uygulanmasını hissettikleri anlaşılabilmekte, bununla beraber eğitim seviyesi farklılaştıkça bu algının da farklılaştığı söylenebilmektedir.</p>Elif SarıNilüfer Rüzgar
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721205122210.20491/isarder.2025.2027BIST 100 Endeksinde İşlem Gören Şirketlerin Muhasebe Politikası Tercihleri ve Tercihlerinde Etkili Olan Faktörlerin Analizi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2345
<p>Amaç – Araştırmada BIST 100 Endeksi'nde yer alan işletmelerin sektörel bazda muhasebe politikaları tercihleri belirlemek ve bu tercihleri etkileyen faktörleri yeni değişkenlerle analiz etmek amaçlanmaktadır. Yöntem – Araştırmada BIST 100 Endeksinde yer alan işletmelerin 31.12.2021 tarihli konsolide finansal tabloları ve bağımsız denetim raporlarından yararlanılmıştır. Şirketlerin tercih ettikleri muhasebe politikalarını tespit etmede frekans analizinden yararlanılmış olup tercihte etkili faktörlerin analizinde ise Lojistik Regresyon Analizi kullanılmıştır. Bulgular – İşletmelerin kapsamlı gelir tablosu sunumunda, faiz gelirlerinin sınıflandırılmasında, maddi duran varlıkların sonraki ölçümlerinde ve yatırım amaçlı gayrimenkullerin değerlemesinde tercih ettikleri muhasebe politikaları sektörel farklılıklar gösterdiğini tespit edilmiştir. Ek olarak kârlılığı yüksek olan işletmelerin gelir artırıcı muhasebe politikaları seçme olasılığının daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Tartışma – Şirketlerin zamanla gelir azaltıcı politikalardan gelir artırıcı politikalara geçiş yapması; işletmelerin farklı ekonomik konjonktürlere adapte olması, büyüme için fon sağlama ve yatırımcı bulma ihtiyacı, ayrıca piyasada güven oluşturma çabaları gibi faktörlerle ilişkilendirilebilmektedir. Ayrıca işletme yöneticilerinin kârlılık rakamları üzerinden getiri sağlama veya başarılarını kanıtlama amacıyla gelir artırıcı muhasebe politikalarını tercih etmelerinin yanı sıra kârlılığı sürekli hale getirme çabasıyla da bu politikaları seçebilmektedirler.</p>Gözde ÇilingirErkan Öztürk
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721223124110.20491/isarder.2025.2028Bankacılıkta Yeşil Finans Çalışmalarının Bibliyometrik Profili
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2346
<p>Amaç – Günümüzde yeşil finans sürdürülebilir kalkınmanın önemli ayaklarından biri olarak kabul edilen bankacılıkta yeşil finans kavramı, alan yazında da yoğun ilgi gören bir konu alanıdır. Çalışmanın amacı, bankacılıkta yeşil finansa yönelik araştırmaları bibliyometrik analiz yöntemi ile değerlendirmektir. Yöntem – Çalışmada, verilerin elde edilmesinde Web of Science (WoS) veri tabanından ve veri setinin analizinde ve görselleştirilmesinde VOSviewer programından yararlanılmıştır. Bulgular – Bankacılıkta yeşil finans çalışmalarının odaklandığı konular ağırlıklı olarak çevre bilimleri, ekonomi ve işletme finansmanıdır. En fazla yeşil finans çalışmalarının yürütüldüğü ülkeler; Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye, İngiltere, Pakistan ve ABD’dir. Ortak oluşum analizi kapsamında; ‘green finance-yeşil finans’, ‘sustainable development-sürdürülebilir kalkınma’, ‘green innovation-yeşil inovasyon’, ‘renewable energy-yenilenebilir enerji’ ve ‘climate change-iklim değişikliği’ kelimeleri en sık tekrarlanan anahtar kelimeler olarak belirlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti, İngiltere, ABD, Hindistan, Suudi Arabistan en fazla ortak bağlantıya sahip ülkeler olarak belirlenmiştir. Dergiler bazında atıf analizi kapsamında, ‘Environmental Science and Pollution Research’, ‘Sustainability’ ,’Resources Policy’ ve ‘Energy Economics’ adlı dergilerde yayınlanan çalışmalar en fazla atıf alan dergiler olarak belirlenmiştir. Tartışma – Çalışmada, bankacılıkta yeşil finansa yönelik çalışmalar bibliyometrik analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir. Böylece, alana ilişkin genel bir bakış açısı ve ilişki ağları belirlenerek, bankacılıkta yeşil finans alan yazınının mevcut durumunun netleşmesinin sağlandığı düşünülmektedir.</p>Elif TürkAybala Demirci Aksoy
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721242125710.20491/isarder.2025.2029Sosyal Medya Aktivitelerinin Satın Alma Niyeti Üzerindeki Etkisinde Tüketici-Marka Etkileşimi ve Marka Etiğinin Aracı Rolü
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2347
<p>Amaç – Araştırmada, sosyal medya aktivitelerinin, satın alma niyeti üzerindeki etkisinde, marka etiğinin ve tüketici marka etkileşiminin aracı rolü tespit edilmeye çalışılmıştır. Sosyal medya aktiviteleri, algılanan marka etiği ve tüketici marka etkileşimi arasındaki ilişki daha önce yapılan çalışmalarda araştırmaya konu olmamıştır. Yöntem – Araştırma modeli olarak nicel araştırma yöntemlerinden anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 18 yaş üstü olan ve sosyal medya üzerinden bir markayı takip eden kişiler oluşturmuştur. Örneklem olarak basit rasgele örneklem yöntemi seçilmiştir. Araştırma verileri, Google formda anket oluşturarak, sosyal medya üzerinden bir markayı takip eden 18 yaş üstü katılımcılar aracılığı ile toplanmıştır. Toplamda 439 katılımcıdan 313 kişi sosyal medyada bir markayı takip ettiğini belirtmiş ve 313 kişi üzerinden analiz gerçekleştirilmiştir. Araştırma modeli, Verileri test etmek için ikili ve çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular – Analiz sonuçlarına göre sosyal medya aktivitelerinin, satın alma niyeti üzerindeki etkisinde, algılanan marka etiğinin tam aracı rolünün olduğu ancak tüketici marka etkileşiminin aracı rolünün bulunmadığı belirlenmiştir. Tartışma – Bu sonuçlara göre, markaların sosyal medyalarını takip eden tüketicilerin, satın alma niyetine girmelerinde, markanın etik kurallara uymasının önemi görülmüştür. Bunun yanında, zaten markaların sosyal medyasını takip eden tüketicilerin, tüketici marka etkileşimine ihtiyaç duymadıkları belirlenmiştir. Daha önce yapılan çalışmalara bakıldığında, tüketici marka etkileşiminin ve algılanan marka etiğinin, satın alma niyetinde etkili olduğu görülürken, bu çalışmada, algılanan marka etiğinin aracılık etkisinin olduğu fakat tüketici marka etkileşiminin aracılık etkisinin olmadığı belirlenmiştir.</p>Engin Yavuz
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721258127210.20491/isarder.2025.2030LOPCOW-RANCOM-RAWEC Modeli Yardımıyla Sigortacılık Sektöründe Kurumsal Finansal Performans Analizi: Sompo Sigorta Örneği
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2348
<p>Amaç - ÇKKV yaklaşımlarının sigortacılık endüstrisinde uygulanması, performansın daha nesnel olarak ölçülmesine, organizasyonel açıdan güçlü ve zayıf yönlerin sistematik biçimde belirlenmesine, operasyonel süreçlerin verimlilik odaklı yeniden yapılandırılmasına ve stratejik karar alma mekanizmalarının rasyonelleştirilmesine katkı sağlamaktadır. Bu yönüyle ÇKKV temelli analizler, sigorta şirketlerinin üst yönetimine bir karar destek sistemi sunarak, kârlılık ile risk arasında optimal denge kurmalarını ve uzun vadede sürdürülebilir bir iş modeli geliştirmelerini mümkün kılmaktadır. Bu çalışma, LOPCOW-RANCOM-RAWEC entegre modelini kullanarak hayat dışı sigorta sektöründe kurumsal finansal performansı ölçmeyi ve sıralamayı amaçlamaktadır. Bu amaçla, önerilen karar alma yaklaşımı bir vaka çalışması aracılığıyla uygulanmıştır. Bu vaka çalışması, hayat dışı sigorta hizmetleri sağlayan bir şirketin kurumsal performans değerlendirme sürecine odaklanmaktadır. Yöntem - Mevcut çalışmada, literatürdeki önceki çalışmalar dikkate alınarak kurumsal finansal performans analizi için on adet finansal performans kriteri belirlenmiştir. Bu performans kriterlerinin önem ağırlıkları LOPCOW ve RANCOM prosedürleri kullanılarak hesaplanmıştır. Ayrıca, karar alternatiflerinin sıralaması RAWEC yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bulgular - Nihai ağırlıklandırma bulgularına göre, ilgili hayat dışı sigorta şirketinin kurumsal finansal performansını etkileyen en önemli üç kriter sırasıyla hasar prim oranı, tutma oranı ve acente alacaklarının öz sermayeye oranıdır. RAWEC sıralama sonuçları, şirketin COVID-19 salgınının ortaya çıktığı yıl olan 2020'de en iyi performansını gösterdiğini ortaya koymaktadır. Ancak genel sıralama sonuçları incelendiğinde, ilgili şirketin performansının yıllar içinde tutarsız olduğu söylenebilir. Dahası, önerilen karar alma yaklaşımının etkinliği çeşitli duyarlılık ve karşılaştırma analizleriyle test edildi. Bulgular, önerilen karar modelinin güvenilir ve sağlam sonuçlar ürettiğini göstermektedir. Tartışma - Sigorta sektöründe kurumsal finansal performansın ölçülmesi ve değerlendirilmesi, sigorta firmalarının hem mikro hem de makroekonomik düzeyde önemli faydaları nedeniyle sektör yöneticileri, poliçe sahipleri, düzenleyici otoriteler, politika yapıcılar ve diğer paydaşlar açısından kritik öneme sahiptir.</p>Yüksel Aydın
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721273128710.20491/isarder.2025.2031Yenilikçi İş Davranışının Bireysel İş Performansına Etkisinde İşten Ayrılma Niyetinin Aracı Rolü: Sağlık Hizmeti Sektörüne Yönelik Bir Araştırma
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2349
<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, sağlık hizmeti sektöründe çalışanların yenilikçi iş davranışlarının bireysel iş performanslarına olan etkisinde işten ayrılma niyetinin aracılık rolünü incelemektir. Yöntem – Bu araştırma, İstanbul’da sağlık sektöründe çalışan 252 katılımcıyı kapsayan kesitsel bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Veri toplama sürecinde "Yenilikçi İş Davranışı", "Bireysel İş Performansı" ve "İşten Ayrılma Niyeti" ölçekleri kullanılmıştır. Elde edilen veriler, SPSS 25 ve AMOS programları aracılığıyla analiz edilerek ölçeklerin güvenilirliği, geçerliliği ve değişkenler arası ilişki ve etkiler değerlendirilmiştir. Bulgular – Bulgular, yenilikçi iş davranışlarının bireysel iş performansını artırdığını ve işten ayrılma niyetini azalttığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, işten ayrılma niyetinin, yenilikçi iş davranışı ile iş performansı arasındaki ilişkide pozitif yönlü bir aracılık rolü oynadığı saptanmıştır. Tartışma – Bu sonuçlar, sağlık sektöründe çalışan yöneticiler için yenilikçi davranışların teşvik edilmesinin, personelin iş performansını artırmada ve işten ayrılma niyetlerini azaltmada kritik öneme sahip olduğunu göstermektedir.</p>İlknur Sayan
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721288130410.20491/isarder.2025.2032Drivers of Prosperity: Long-Term Impact of Tourism, Trade Liberalization, And Political Stability on Turkey's Economic Growth
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2350
<p>Purpose – The aim of this study is to explain the interactions between tourism, trade liberalization, political stability, and economic development in Turkey during 1995-2022. To examine long-term relationships, real output (GDP), physical capital investment (GFC), employment (EMP), human capital development (EDU), political stability (PS), and international tourist arrivals (TA) are analyzed using FMOLS and CCR estimation methods. Design/methodology/approach - FMOLS and CCR methods were chosen to investigate long-term relationships. These methods help identify the contribution of tourism, capital investment, employment, and political stability to Turkey's growth dynamics over the study period. These methods are robust in addressing endogeneity issues, non-stationarity, and cross-sectional dependence, providing reliable insights into long-term economic relationships. Findings – The FMOLS estimations show significant positive impacts on economic growth from capital investments (coefficient=0.645), employment (0.731), human capital development (0.381), international trade (0.744), and tourism inflows (0.140), highlighting these factors as critical drivers of Turkey's growth. However, political stability demonstrates a notable negative effect (coefficient=-0.136), indicating the detrimental impact of political instability. CCR estimations confirm these findings, with similar positive effects from capital investment (0.645), employment (0.737), education (0.373), trade liberalization (0.766), and tourism (0.139), alongside a persistent negative effect of political instability (coefficient=-0.141). These results underscore the necessity of stable governance and secure environments. Discussion – The study concludes that for Turkey to fully leverage its economic potential on the global stage, challenges related to infrastructure, labor market, tourism, and political stability must be addressed directly. A holistic approach fostering inclusive growth, human capital development, and a business-friendly environment is recommended.</p>Melike Çetin
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721305132110.20491/isarder.2025.2033Application on Detecting Causality Relationships Between the Stock Markets of the Fragile Five Countries
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2351
<p>Purpose – The aim of the study is to determine the relations between the stock markets of the Fragile Five Countries "BIITS" (Brazil, Indonesia, India, Türkiye and South Africa). The relationships obtained are intended to guide portfolio diversification and investment decisions. Design/methodology/approach – Within the scope of the study, Correlation Analysis and Granger Causality Analysis were applied to determine the relationships. In this context, data for the period 01.01.2010-31.12.2023 were obtained, and indicative stock market data of the countries were used. Direction and severity of relationships with Correlation Analysis; Causality relationships were also determined using the Granger Causality Test. As stated in the literature, determining the relationship between countries' stock markets is important for international portfolio investment. Findings – As a result of the analysis, a low or near medium level correlation was detected between the stock markets of the countries. Causality analysis revealed an intense relationship was found in general. It was concluded that Brazilian indicator exchange is also the Granger cause of the other four indicator exchanges. Discussion – It has also been concluded that relevant countries have a close causal relationship and can be used in terms of portfolio diversification. The results obtained were compatible with those reported in the literature. This study aims to guide investors, markets, and researchers</p>Batuhan Medetoğlu
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721322133310.20491/isarder.2025.2034BIST Enerji Şirketlerinde Finansal Sıkıntı Risklerinin Altman, Springate, Grover, Zmijewski ve Fulmer Modelleri ile Analizi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2352
<p>Amaç – Bu çalışmada, modern ekonomilerin temel yapı taşlarından biri olan enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin finansal sıkıntı risklerinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, enerji talebindeki artış, çevresel regülasyonların sıkılaşması ve ekonomik belirsizlikler gibi faktörlerin etkisi altında bulunan enerji şirketlerinin finansal yapılarını değerlendirme gerekliliğine odaklanmaktadır. Yöntem – Çalışmada, Borsa İstanbul enerji sektöründe yer alan şirketlerin 2019-2023 yılları arasındaki yıllık finansal verileri kullanılarak, enerji şirketlerinin finansal riskleri Altman, Springate, Grover, Zmijewski ve Fulmer modelleri ile kapsamlı bir şekilde analiz edilmiştir. Bulgular – Analiz sonuçları, enerji sektöründeki bazı şirketlerin yüksek finansal risk altında olduğunu, ancak sektör genelinde toparlanma eğilimlerinin gözlemlendiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, şirketlerin finansal yapılarını güçlendirmeleri için stratejik önlemler almaları gerektiğini vurgulamaktadır. Tartışma – Çalışmada, enerji sektöründe finansal sıkıntı risklerinin değerlendirilmesine yönelik çok boyutlu bir analiz sunulmaktadır. Şirketlerin etkin borç yönetimi, yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelmeleri ve kârlılık seviyelerini artıracak stratejiler geliştirmeleri önerilmektedir. Bu bulgular, sektör paydaşları ve yatırımcılar için değerli içgörüler sağlamaktadır.</p>Nazif Ayyıldız
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721334134810.20491/isarder.2025.2035Restoran Atmosferi Memnuniyet, Hedonik İyi Oluş ve Davranışsal Niyeti Nasıl Etkiler? Kapadokya Bölgesine Yönelik Bir Araştırma
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2354
<p>Amaç – Günümüzde yiyecek-içecek işletmeleri, yalnızca beslenme ihtiyacını karşılamanın ötesine geçerek tüketicilerin duyusal ve duygusal beklentilerine de hitap etmektedir. Rekabet ortamında işletmelerin yeme içme ihtiyaçlarını karşılamaları dışında, tüketicilerin tüm duyularına hitap edecek bir hizmet sunması kritik bir öneme sahiptir. Restoran atmosferi görsel, işitsel, dokunsal, tatsal, kokusal unsurları ile müşterileri etkilemek için oldukça etkili bir unsurdur. Bu bağlamda, restoran atmosferi, müşteri memnuniyeti, hedonik iyi oluş ve davranışsal niyetler üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu araştırmanın amacı, restoran atmosferinin söz konusu değişkenler üzerindeki etkisini incelemektir.<br>Yöntem – Çalışmada nicel araştırma yöntemi uygulanmış olup veri toplama aracı olarak anket tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırma verileri Kapadokya bölgesindeki restoranları deneyimleyen yerli turistlerin katılımı ile elde edilmiştir. Tesadüfi örnekleme yöntemi ile toplam 450 anket dağıtılmış, 410 geri dönüş alınmıştır.<br>Bulgular – Araştırma sonuçları, restoran atmosferinin müşteri memnuniyeti, hedonik iyi oluş ve davranışsal niyet üzerinde pozitif etkiler yarattığını ortaya koymaktadır. Ayrıca memnuniyetin davranışsal niyet üzerinde; hedonik iyi oluşun ise memnuniyet üzerinde anlamlı bir etkisi bulunduğu belirlenmiştir.<br>Tartışma – Araştırma bulguları, restoran atmosferinin müşteri memnuniyeti, hedonik iyi oluş ve davranışsal niyet üzerinde anlamlı etkiler yarattığını göstermektedir. Bu durum, yiyecek-içecek işletmelerinin yalnızca ürün kalitesine değil, çok boyutlu bir deneyim sunumuna odaklanmaları gerektiğini ortaya koymaktadır. Kapadokya örneği, atmosfer unsurlarının özellikle turistik bölgelerde rekabet avantajı yaratmada etkili bir araç olduğunu göstermektedir. Gelecek çalışmalarda, farklı bölge ve kültürlerde yapılacak karşılaştırmalı analizler, bulguların genellenebilirliğini artırarak literatüre daha kapsamlı katkı sağlayabilir.</p>Meltem KumEmrah Keskin
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721349136110.20491/isarder.2025.2036İşgörenlerin Çalıştıkları Örgütle İlgili Kalite Algısının Toplam Kalite Yönetimi Boyutlarına Yönelik İncelenmesi: Ankara’da Yiyecek İçecek Sektöründe Bir Uygulama
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2355
<p>Amaç – Çalışmada zincir yiyecek içecek sektöründe çalışan işgörenlerin çalıştıkları örgütle ilgili kalite algılarının incelenmesi ve toplam kalite yönetiminin müşteri odaklılık, üst yönetimin liderliği, sürekli iyileştirme ve tam katılım boyutlarında ele alınan değişkenler kapsamında oluşan korelasyonların analiz edilmesi amaçlanmıştır.<br>Yöntem – Bu araştırma, yiyecek içecek sektöründe faaliyet gösteren çeşitli zincir işletmelerde çalışan işgörenler üzerinde yapılmıştır. Türkiye’de yiyecek içecek hizmetleri sektöründe çalışan işgörenlerin sayısı 2024 yılının Eylül ayında toplam 915.549 kişidir (TÜIK,2024). Bu kapsamın tamamına ulaşmanın zorluğu nedeniyle Ankara ilinde faaliyet gösteren yiyecek içecek işletmelerinden bir örnek uygulama alanı oluşturulmuştur. Bu kapsamda Ankara’da Burger King, Starbucks, Hosta, New Castle, Big Bang Burger zincir işletmelerinde çalışan 525 işgörene anket uygulanmıştır. Çalışmada olasılıklı olmayan örnekleme yöntemlerinden kartopu örneklemesi seçilerek, öncelikli olarak araştırma konusuyla bağlantılı kişiler tespit edilerek görüşmeler yapılmış daha sonrasında bu kişilerin önerileri ile diğer kişilere ulaşılmıştır. Çalışmada anket yöntemi kullanılmış, ANOVA ve t-testi analizleri yapılmıştır.<br>Bulgular – İşgörenlerin kalite algısının sadece yaşa göre farklılaştığı, cinsiyet ve medeni durum üzerinde bu konuda herhangi bir farklılığın olmadığı izlenmiştir. Ayrıca araştırmanın diğer sonuçlarına göre kalite yönetiminin; müşteri odaklılık, üst yönetim liderliği, sürekli iyileştirme ve tam katılım ile pozitif yönlü güçlü bir ilişki içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuca göre yapılan araştırmanın sonuçları örgütlerde kalite kavramının yerleşmesi ve yönetimde uygulanmasının örgütün başarısı ile rekabet gücü üzerinde önemli bir pozitif etkiye sahip olduğuna işaret etmektedir.<br>Tartışma – Çalışma kapsamında yer alan işletmelerdeki çalışanların üst yönetim liderliği ve kalite yönetiminin pozitif yönlü ilişki ortaya koyması kriz yönetimini sağlayabilme, stratejik düşünme, işletme içi takım yönetimini sağlayabilme ve liderlik becerilerini ön plana çıkarmada üstün olacağı düşünülmektedir. Bu sonuç ışığında işletmelerin başarılı yönetici takımlarına sahip olduğu ve yöneticilerin çalışanları motive edici davranışlarda bulunduğu düşünülmektedir İşgörenlerin çalıştıkları örgüt ile ilgili kalite algısını ölçmeye yönelik yapılan bu araştırmanın alandaki alan yazına katkı vererek bundan sonraki bilimsel çalışmalara kaynak oluşturacağı düşünülmektedir.</p>Firdevs Feyza İnceNejla Nur KılıçFurkan Atasoy Karacabey
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721362137610.20491/isarder.2025.2037Temalı Otellerin Çevrim İçi Müşteri Yorumlarının İçerik Analiziyle İncelenmesi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2356
<p>Amaç – Çalışmanın amacı temalı otellerin kavramsal çerçevesini çizmek ve söz konusu otellerde kalan müşterilerin çevrim içi yorumlarını inceleyerek yorumlarda öne çıkan unsurları belirlemektir.<br>Yöntem – Çalışmanın amacı doğrultusunda, Mart 2023 ile Mart 2025 tarihleri arasında “TripAdvisor” platformunda en çok yorum alan Antalya ilinde bulunan üç temalı otel için yapılan müşteri yorumları değerlendirilmiştir. Olumlu yorumlardan toplam 129.023 kelime, olumsuz yorumlardan ise 9.638 kelime nitel veri analizinde yaygın olarak kullanılan “MAXQDA” programı aracılığıyla çözümlenmiştir. Nitel araştırma yöntemi tercih edilmiş ve içerik analizi tekniği kullanılmıştır.<br>Bulgular – Temalı otellerle ilgili yapılan olumlu yorumlar olumsuz yorumlara göre oldukça fazladır. Yorumların %94.2’si olumlu değerlendirmelerden oluşmaktadır. “memnun”, “personel” ve “yemek” kelimelerinin kelime bulutunda öne çıktığı görülmüştür. Olumsuz yorumlarda ise “yemekler”, “oda” kelimeleri öne çıkmaktadır. “yemekler” kelimesi olumsuz ifadelerde yemeğin sunulmasıyla ilgili organizasyondan kaynaklı olduğu tespit edilmiştir.<br>Tartışma – Temalı otellerin müşteri memnuniyetini artırmak için sadece tematik estetik ve atmosfer değil, aynı zamanda hizmet yoğunluğunu dengeleyecek operasyonel stratejiler geliştirmeleri önemlidir.</p>Ayşe Nevin SERT
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721377139310.20491/isarder.2025.2038İş-Aile Çatışması ve Kurumsal İtibar Algısının İşten Ayrılma Niyetine Etkisi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2357
<p>Amaç – İşgörenlerin iş ve aile rolleri ile ilgili durumlar, gündelik hayatlarının neredeyse tamamını oluşturmaktadır. Bu rollerin işgörene getirdiği sorumluluk ve beklentilerin eş zamanlı şekillenmektedir. Bu bağlamda ortaya çıkan sorumluluk ve beklentilerin karşılanmaması nedeniyle genellikle işgörenler işi ve ailesi arasında çatışma yaşamaktadır Öte yandan örgütlerin itibarı işgörenin çalışma hayatını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu bilgiler doğrultusunda, işgörenlerin iş-aile çatışması ile kurumsal itibar algılarının işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisi incelenmektedir.<br>Yöntem – Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılarak araştırma modeli ve hipotezleri belirlenmiştir. Araştırmanın evrenini Ankara’da hizmet ana sektöründe faaliyet gösteren işletmeler ile kamu örgütlerinde çalışan işgörenler oluşturmaktadır. Araştırmada nicel veri toplama aracı olarak anket tekniği tercih edilmiştir. Çalışma kapsamda elde edilen veriler SPSS paket programına aktarılarak analiz edilmiştir.<br>Bulgular – İş-aile çatışmasının ve kurumsal itibar algısının çalışanların işten ayrılma niyeti üzerindeki etkilerinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir. İş-aile çatışmasının, işten ayrılma niyeti değişkenindeki toplam varyansın %14,6’sını açıkladığı (R²=0,146) ve bu etkinin negatif yönlü ve anlamlı olduğu (β=-0,382; p<0,01) tespit edilmiştir. Benzer şekilde, kurumsal itibar algısının da işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinin anlamlı olduğu (F=15,94; p<0.01) ve bu değişkenin varyansın %11,5’ini açıkladığı (R²=0,115) görülmüştür. Kurumsal itibar algısının etkisi de negatif yönlü ve anlamlı bulunmuştur (β=-0,237; p<0.01).<br>Tartışma – Araştırma sonucunda, iş-aile çatışmasının çalışanların işten ayrılma niyeti üzerinde azaltıcı bir etkisi olduğu, kurumsal itibar algısının ise işten ayrılma niyetini azaltıcı yönde etkilediği belirlenmiştir. Elde edilen bulgular, kurumsal itibarın işgörenlerin örgütte kalma yönündeki eğilimlerini artıran bir unsur olduğunu ortaya koymuştur.</p>Ercan YAVUZ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721394140510.20491/isarder.2025.2039Mutfak Çalışanlarının İş Tatmininin İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkisinde İş Stresinin Aracı Rolü
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2358
<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı mutfak çalışanlarının iş tatmininin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde iş stresinin aracı rolünün belirlenmesidir.<br>Yöntem – Bu araştırmada, nesnel veriler aracılığıyla ölçülebilir sonuçlara ulaşmayı amaçlayan nicel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Veri toplama aracı olarak anket formundan yararlanılmıştır. Araştırma kapsamında hazırlanan anket formu, Google Formlar aracılığıyla çevrim içi olarak katılımcılara ulaştırılmış ve veri toplama süreci bu platform üzerinden gerçekleştirilmiştir. Toplamda 371 katılımcıdan elde edilen geçerli veriler analize tabi tutulmuştur.<br>Bulgular – Mutfak çalışanlarına yönelik yapılan analizlerde, iş tatmininin işten ayrılma niyeti üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte, iş stresinin bu ilişki üzerinde aracı bir rol oynadığı ve iş tatmininin azalmasının, artan stres düzeyi aracılığıyla işten ayrılma niyetini güçlendirdiği ortaya konmuştur.<br>Tartışma – Araştırma sonuçları, iş tatmininin işten ayrılma niyeti üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu göstermiş ve bu doğrultuda H1 hipotezi kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra, iş stresinin bu ilişkide kısmi aracılık rolü oynadığı belirlenmiş ve H2 hipotezi de desteklenmiştir. Bulgular, literatürdeki benzer çalışmalarla uyumluluk göstermektedir.</p>Rabia BÖLÜKBAŞ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721406141310.20491/isarder.2025.2040Marka Aktivizmi Kavramının Bibliyometrik Analiz Yöntemi ile İncelenmesi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2359
<p>Amaç - Bu çalışmanın amacı işletme yönetimi, yönetim, ekonomi ve iletişim alanında marka aktivizmi ile ilgili yapılan çalışmaların bibliyometrik analiz yöntemiyle incelenmesidir.<br>Tasarım/metodoloji/yaklaşım - Çalışmanın amacından hareketle Web of Science Core Collection (WoS) veri tabanında yer alan “marka aktivizmi” konusuna yönelik 2001-2024 dönemini 04.09.2024 tarihine kadar kapsamak üzere 234 çalışma bibliyometrik analiz yöntemi ile incelenmiştir. Analizlerin yapılmasında VOSviewer ve Rstudio programlarından yararlanılmıştır. Bulgular - Yapılan analizler sonucunda literatürde “marka aktivizmi, sosyal medya, aktivizm, markalaşma, kurumsal sosyal sorumluluk” kavramlarının ön plana çıktığı ve sıklıkla kullanıldığı tespit edilmiştir. Zamansal analiz bağlamında ise ilk çalışmaların ağırlıklı olarak “kurumsal sosyal sorumluluk, markalaşma, aktivizm, tüketici aktivizmi, gerçeklik” konuları ile incelendiği sonucuna ulaşılmıştır. Konunun süreç içerisindeki değişimi incelendiğinde ise “marka aktivizmi, woke washing, marka nefreti, marka değeri” gibi konular bağlamında değişimin gerçekleştiği gözlemlenmiştir.<br>Tartışma - Marka aktivizmine yönelik literatürde çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışma kapsamında işletme yönetimi, yönetim, ekonomi ve iletişim alanlarında konunun dönüşümü incelenmiştir. Bu bağlamda marka aktivizmi ile ilgili son yıllarda ön plana çıkan konular değerlendirilerek aralarındaki ilişkiler araştırılabilir.</p>Esen ŞAHİNEmel GELMEZ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721414142910.20491/isarder.2025.2041Firm-Specific Determinants Affecting Compliance with IFRS 15 Revenue from Contracts with Customers Standard Disclosure Requirements: BIST100 Review
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2360
<p>Purpose – The study aims to determine whether there is a relationship between firm characteristics and the degree of compliance with IFRS 15 disclosure requirements.<br>Design/methodology/approach – This study first examines the 5-year financial statements of 54 companies listed in BIST 100, starting from 2018, when the standard was implemented. The study then assesses level of compliance with disclosure requirements to determine whether there is a relationship between firm characteristics and degree of compliance with the IFRS 15 disclosure requirements. To determine the level of adjustment, the study used panel data analysis.<br>Findings – The panel data analysis revealed a statistically significant relationship between compliance with IFRS 15 disclosure requirements and firm size, Return on Assets, Return on Equity, and audit firm size. However, there was no significant relationship between leverage ratio and audit firm rotation. Contrary to expectations, company age was significantly and negatively related with disclosure requirements.<br>Discussion – The content analysis revealed that level of compliance varied. The findings of this study have important implications regarding the accounting rules and principles of regulating organizations striving to improve the level of auditing and reporting standards in Turkey, as well as for all users of financial reports. In addition, the findings help to evaluate the scope of mandatory disclosures made by companies in Turkey.</p>İrem ÖZCANİlknur ERGÜN
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721430144210.20491/isarder.2025.2042Gastronomi Literatüründe Pazarlama Dinamikleri ve Araştırma Eğilimleri
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2361
<p>Amaç – Bu çalışma, gastronomi ve pazarlama dinamikleri alanındaki akademik literatürü bibliyometrik analiz yöntemiyle inceleyerek temel temaları, eğilimleri ve araştırma boşluklarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Literatürdeki çalışmaların analiz edilmesiyle, gastronomi ve pazarlama alanındaki akademik eğilimler ve gelecekte araştırılması gereken konular belirlenerek bilimsel bilgiye katkı sağlanması hedeflenmektedir.<br>Yöntem – Araştırmada bibliyometrik analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışma kapsamında, Web of Science veri tabanında “marketing” ve “gastronomy” anahtar kelimelerini içeren 201 çalışma belirlenmiştir. Analiz kapsamında, makale ve kitap bölümleri seçilerek değerlendirmeye alınmış, veriler R programında “bibliometrix” paketi kullanılarak analiz edilmiştir. 2007-2024 yılları arasındaki akademik yayınlar, yıllık büyüme oranı, anahtar kelime frekansları ve araştırma temaları açısından incelenmiştir.<br>Bulgular – Elde edilen veriler doğrultusunda, 2007-2024 yılları arasında gastronomi ve pazarlama alanındaki akademik çalışmaların %24,05’lik yıllık büyüme oranıyla arttığı belirlenmiştir. Literatürde “local food”, “consumption” ve “experiences” gibi temaların öne çıktığı, özellikle COVID-19 sonrası dijital pazarlama, çevrimiçi yerel yemek servisleri ve sürdürülebilir gastronomi konularına olan ilginin arttığı görülmüştür. Ayrıca, moleküler gastronomi, bağlanma, sürdürülebilir gastronomi, yapay zekâ uygulamaları ve duyusal pazarlama gibi daha az çalışılmış konuların gelecekteki araştırmalar için potansiyel alanlar sunduğu tespit edilmiştir.<br>Tartışma – Bulgular, gastronomi ve pazarlama dinamikleri literatürünün disiplinler arası yapısını ortaya koymakta ve bu alanın giderek artan akademik ilgiyi çektiğini göstermektedir. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi konuların gelecekte daha fazla önem kazanacağı öngörülmektedir. Araştırma sonuçları, literatürdeki mevcut boşlukları belirleyerek, gastronomi ve pazarlama alanındaki bilimsel çalışmalara yön vermek açısından önemli bir rehber niteliği taşımaktadır. Alanın disiplinler arası yapısının güçlenmesi ve yeni araştırma yönelimlerine açık olması, gelecekte gerçekleştirilecek akademik çalışmalar için fırsatlar sunmaktadır. Bu bağlamda, çalışmanın sunduğu verilerin, alandaki bilgi birikimine katkı sağlayarak gelecekteki araştırmalara rehberlik etmesi beklenmektedir.</p>Mustafa YILMAZ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721443145710.20491/isarder.2025.2043Otel Çalışanlarının Duygusal Zekâ ve Narsisizm Düzeylerinin İş Performansına Etkisi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2362
<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, otel çalışanlarının duygusal zekâ ve narsisizm düzeylerinin iş performansı üzerindeki etkilerini incelemektir.<br>Yöntem - Bu araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli ile desenlenmiştir. Araştırmanın evreni, Antalya’nın farklı bölgelerinde faaliyet gösteren otellerde çalışan personelden oluşmaktadır. Veriler, olasılığa dayalı olmayan kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen 476 otel çalışanından, anket tekniği kullanılarak toplanmıştır.<br>Bulgular - Yapılan çalışmanın bulgularına göre, otel çalışanlarının duygusal zekâ ile iş performansı arasında orta düzeyde; narsisizm ile iş performansı arasında ise zayıf düzeyde pozitif ve anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca, duygusal zekâ ile narsisizm arasında da orta düzeyde pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Regresyon analizi sonuçları ise, otel çalışanlarının duygusal zekâ ve narsisizm düzeylerinin iş performansı üzerinde anlamlı ve önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur.<br>Tartışma - Bu çalışma, otel işletmesi çalışanların duygusal zekâ ve narsisizm özelliklerinin iş performansı üzerindeki etkisini inceleyen bir araştırmadır. Çalışma sonuçları, otel işletmeleri için çalışan seçiminde, liderlik yaklaşımlarında ve motivasyon stratejilerinde önemli ipuçları sunmaktadır. Bununla birlikte, araştırmanın belirli bir sektöre odaklanması, bulguların diğer sektörlere genellenebilirliğini sınırlamaktadır. Bu ilişkilerin farklı sektörler ve kültürel bağlamlar çerçevesinde gelecekteki araştırmalarda değerlendirilmesi önerilmektedir.</p>Emre AYKAÇ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721458146710.20491/isarder.2025.2044Enerji Yoğunluğu ve Finansal Özgürlüklerin Yenilenebilir Enerji Tüketimi Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi: Bir Panel Veri Analizi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2363
<p>Amaç – Yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, çevre sağlığını koruyan sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin sağlanması açısından önemli görülmektedir. Ancak yenilenebilir enerji yatırımlarının yüksek hacimli fonlama gerektirmesi, finansman maliyetlerinin yüksekliği ve geri ödeme sürelerinin uzunluğu yenilenebilir enerjilerin üretimini dolayısıyla kullanımını önemli ölçüde kısıtlayabilmektedir. Finansal özgürlükler, bankaların verimliliklerini artırarak fonlama maliyetlerinin daha düşük olmasını sağlayabilmektedir. Yüksek hacimli yatırım gerektiren yenilenebilir enerji projelerinin finansmanında işletmelerin düşük maliyetli fonlara erişiminin sağlanması yenilenebilir enerji yatırımlarını dolayısıyla kullanımını artırılabilmektedir. Enerji yoğunluğunun yüksek olması enerji talebinin konvansiyonel enerji kaynaklarından karşılanmasına dolayısıyla yenilenebilir enerjiye olan talebin azalmasına yol açabilmektedir. Bu çalışmanın amacı enerji yoğunluğunun ve finansal özgürlüklerin yenilenebilir enerji tüketimi üzerindeki etkisinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda küresel ölçekte yenilenebilir enerji tüketimiyle öne çıkan 13 ülkede enerji yoğunluğu ve finansal özgürlüklerin etkileri incelenmiştir.<br>Yöntem – Söz konusu ilişkinin incelenmesinde yenilenebilir enerji tüketimi üzerinde etkili olabileceği düşünülen doğrudan yabancı yatırımlar ve insani gelişme kontrol değişkenleri olarak araştırma modeline dâhil edilmiştir. Çalışma kapsamında serilerin farklı düzeylerde entegre olmaları sebebiyle enerji yoğunluğunun ve finansal özgürlüklerin yenilenebilir enerji kullanımı üzerindeki etkisi PMG-ARDL analizi yardımıyla incelenmiştir.<br>Bulgular – Yürütülen analizler neticesinde ulaşılan bulgular, finansal özgürlüklerin ve insani gelişmenin yenilenebilir enerji tüketimi üzerindeki etkisinin pozitif, doğrudan yabancı yatırımların etkisinin ise negatif olduğunu göstermiştir. Enerji yoğunluğunun yenilenebilir enerji tüketimi üzerinde etkili olduğuna yönelik herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır.<br>Tartışma – Ulaşılan bulgular, finansal özgürlüklerin yenilenebilir enerji kullanımının artırılmasında bir politika aracı olarak değerlendirilebileceğine işaret etmektedir.</p>Serkan ŞAHİN
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721468148210.20491/isarder.2025.2045İstismarcı Yönetimin Etkileri: Hemşirelerde Üretkenlik Karşıtı İş Davranışları, Adalet ve Sanal Kaytarma Arasındaki İlişki
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2364
<p>Amaç - Hemşirelerin istismarcı yönetim algılarının üretkenlik karşıtı iş davranışları üzerindeki etkisini tespit edip bu ilişkide hemşirelerin adalet algılarının aracı ve sanal kaytarma davranışlarının düzenleyici rolünün tespit edilmesi amaçlandı.<br>Yöntem - Araştırma tanımlayıcı-ilişki arayıcı türde ve kesitsel olarak tasarlanmıştır.Basit rastgele örneklem yöntemi kullanılarak gerçekleştirildi. Araştırma amacı doğrultusunda örneklemi, Türkiye’nin Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan küçük ölçekli üç kamu hastanesinde görev yapan 378 hemşire oluşturdu. Bu araştırma çalışmanın amacına bağlı olarak geliştirilen beş soruluk demografik bilgi ölçeği, on beş soruluk istismarcı yönetim, otuz üç soruluk üretkenlik karşıtı iş davranışları, altı soruluk algılanan adalet ve on dört soruluk sanal kaytarma ölçeği kullanılarak gerçekleştirildi.<br>Bulgular - Araştırma sonuçlarına göre; istismarcı yönetimin üretkenlik karşıtı iş davranışını anlamlı ve pozitif etkilediği, istismarcı yönetimin adalet algısını anlamlı ve negatif olarak etkilediği, adalet algısının üretkenlik karşıtı iş davranışını anlamlı ve negatif olarak etkilediği tespit edilmiştir. Ayrıca adalet algısının, istismarcı yönetim ile üretkenlik karşıtı iş davranışı arasındaki anlamlı ilişkide aracı role sahip olduğu ve bu anlamlı ilişkide sanal kaytarmanın düzenleyici role sahip olduğu tespit edilmiştir.<br>Tartışma - Hemşirelerdeki yüksek istismarcı yönetim algısının üretkenlik karşıtı iş davranışlarını etkileyebileceği ve bu etkide adalet algısının aracı rolünün olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuca göre hemşireler, adil bir şekilde muamele gördüklerini algılarlarsa, istismarcı yönetim davranışlarının olumsuz etkilerini daha kolay tolere edebilirler. Bu durum üretkenlik karşıtı iş davranışlarının da azalmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca hemşirelerin istismarcı yönetim algılarının üretkenlik karşıtı iş davranışları üzerindeki etkisinde adalet algısı aracılığıyla sanal kaytarma davranışlarının düzenleyici role sahip olduğu gözlemlendi.</p>Ferhat Onur AĞAOĞLU
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721483149810.20491/isarder.2025.2046Konaklama İşletmelerinde Hizmet Hatasına Yönelik Telafi Stratejilerinin Müşteri Davranışlarına Etkisi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2365
<p>Amaç - Bu araştırmanın amacı, otel müşterilerinin karşılaştıkları hizmet hatalarına yönelik işletmelerin uyguladığı hizmet telafi stratejilerinin müşteri memnuniyeti üzerindeki etkisini ve bu memnuniyetin sosyal alışveriş niyeti ile tekrar ziyaret etme niyeti üzerindeki etkisini ortaya koymaktır.<br>Yöntem - Araştırmada kolayda, yargısal ve tabakalı örnekleme yöntemi benimsenmiştir. Alanya’daki 25 otelden, 17 Temmuz – 31 Ekim 2024 tarihleri arasında Alman (329) ve Rus (642) müşterilerle yüz yüze anket yöntemiyle toplam 971 anket elde edilmiştir. Verilerin analizleri SmartPLS 4 programı kullanılarak yapısal eşitlik modellemesi (YEM) yaklaşımının bir türü olan kısmi en küçük kareler (PLS) yöntemi uygulanmıştır.<br>Bulgular - Sonuç olarak; müşteri memnuniyetinin ve sosyal alışveriş niyetinin hizmet hatası türlerine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Hizmet telafi stratejilerinden dakiklik, güvenirlik, özür, tazminat, nezaket ve kolaylaştırmanın müşteri memnuniyetini olumlu ve anlamlı düzeyde etkilediği bulunmuştur. Ayrıca müşteri memnuniyetinin sosyal alışveriş niyetini ve tekrar ziyaret etme niyetini olumlu ve anlamlı düzeyde etkilediği belirlenmiştir.<br>Tartışma – Araştırma bulgularına dayanarak, otel işletmeleri müşteri memnuniyetini artırmak için telafi stratejilerine öncelik verilmesi önemlidir. Ayrıca müşteri memnuniyetinin tekrar ziyaret etme ve sosyal alışveriş niyetini olumlu etkilediği göz önünde bulundurularak, memnuniyeti artıracak uygulamalar geliştirilmeli ve süreçler iyileştirilmelidir.</p>Pelin CANDAREmre Ozan AKSÖZ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721499151610.20491/isarder.2025.2047Mobil Sağlık Uygulamalarını Benimseme Niyetinin, Mobil Uygulama Özellikleriyle Sağlık Arama Davranışı Arasındaki Aracılık Etkisinin Belirlenmesi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2366
<p>Amaç – Araştırmanın amacı, mobil sağlık uygulamalarının bilgilendiricilik, algılanan mobilite ve kişiselleştirme gibi bazı özelliklerinin sağlık arama davranışı üzerindeki etkisinde bu uygulamaları benimseme niyetinin aracılık etkisinin belirlenmesidir.<br>Yöntem – Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmış olup anket tekniği benimsenmiştir. Araştırma, Ankara ilinin merkez ilçeleri olan, Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Gölbaşı, Keçiören, Mamak, Pursaklar, Sincan ve Yenimahalle ilçelerinde ikamet eden ve 18 yaş üstü 477 kişiyle gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde yapı güvenirliği ve geçerliliği testi, doğrulayıcı faktör analizi, frekans dağılım analizi ve regresyon analizi uygulanmıştır.<br>Bulgular – Yapılan analizler sonucunda mobil sağlık uygulama özelliklerinin sağlık arama davranışı üzerindeki etkisinde benimseme niyetinin doğrudan ve dolaylı olarak güçlü bir etkisinin olduğu belirleniştir.<br>Tartışma – Mobil sağlık uygulamalarının, kullanıcıların sağlık bilgisi ve hizmetlerine ulaşmaları için kolay ve kullanışlı bir yol sağladığı saptanmıştır. Kullanıcıların mobil sağlık uygulamalarını benimsemesini ve kullanımını etkileyen faktörlerin ortaya konulması, kullanıcıların gerçek kullanım davranışlarını iyileştirmeye yardımcı olacaktır. Yapılan araştırma sonucunda elde edilen verilerden bazıları konuyla ilgili daha önce yapılan araştırmaların sonuçlarıyla benzerlik göstermekle birlikte araştırmanın hedef kitlesinin farklı olmasından dolayı literatüre katkı sağlayacak farklı sonuçlara da ulaşılmıştır.</p>Yakup ÖZDEMİRSezer KORKMAZ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721517153310.20491/isarder.2025.2048Finansal Gelişme, Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Enerji Üretimi ve Ticaretin GSYH üzerine Etkisi: Türkiye’den Kanıtlar
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2367
<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı Türkiye’de 1985-2021 dönemi için finansal gelişmenin GSYH üzerindeki etkisini doğrudan yabancı yatırımlar (DYY), enerji üretimi (EÜ) ve ticari açıklık (TO) gölgesi altında araştırmaktır. Bu amaçla IMF tarafından açıklanan finansal piyasalar endeksi (FPE) ve finansal kurumlar endeksi (FKE) finansal gelişme göstergeleri olarak modele dahil edilmiştir.<br>Yöntem – Bu çalışmada finansal gelişmenin GSYH üzerindeki etkisini araştırmak için eş bütünleşme, uzun dönem ve kısa dönem analizlerini birlikte veren otoregresif dağıtılmış gecikme (ARDL) tahmincisinden yararlanılmıştır.<br>Bulgular – Çalışmanın sonuçlarına göre değişkenler arasında oldukça güçlü bir eş bütünleşme ilişkisi vardır. FPE ve FKE GSYH’yi pozitif yönde etkilerken FKE’nin GSYH üzerindeki etkisi FPE’ye göre çok daha yüksektir.<br>Tartışma – Çalışmadan elde edilen sonuçlar, Türkiye’de finansal gelişmenin büyümeyi teşvik eden bir faktör olduğu, bu amaçla özellikle FPE’nin büyüme üzerindeki etkisini daha fazla artıracak şekilde finansal piyasaların geliştirilmesi gerektiğini ifade eder. Son olarak Türkiye’de enerji üretimi ve ticari açıklık büyüme üzerindeki etkisi pozitif, DYY’nin büyüme üzerindeki etkisi ise negatiftir. Bu amaçla yerli enerji üretiminin ve özellikle ihracatın teşvik edilmesi, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve büyümeye katkı yapan DYY girişlerini teşvik eden politikalar geliştirilmesi gerekir.</p>Bülent YILDIZ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721534155210.20491/isarder.2025.2049Sürdürülebilirlik Odaklı İnsan Kaynakları Uygulamaları: Borsa İstanbul’da İşlem Gören Otomotiv Firmaları Üzerine Bir İçerik Analizi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2368
<p>Amaç - Bu çalışma, Borsa İstanbul’da (BIST) işlem gören otomotiv ana sanayi firmalarının 2022–2023 yılları arasında yayımladıkları sürdürülebilirlik raporlarını içerik analizi yöntemiyle inceleyerek, insan kaynakları (İK) uygulamalarının sürdürülebilirlik bağlamında nasıl raporlandığını ortaya koymayı amaçlamaktadır.<br>Yöntem - Araştırma kapsamında, yedi firmanın çevrimiçi olarak erişilebilen sürdürülebilirlik raporları analiz edilmiş; raporlardaki İK temaları, Küresel Raporlama Girişimi (GRI) ve Türkiye Sürdürülebilir Raporlama Standartları (TSRS) çerçevesinde değerlendirilmiştir. Nitel veri analizinde MAXQDA yazılımı kullanılarak, çalışan sağlığı ve güvenliği, eğitim ve gelişim, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi tematik başlıklar altında raporlanan veriler sistematik biçimde kodlanmıştır.<br>Bulgular - Bulgular, firmaların büyük çoğunluğunun GRI standardını tercih ettiğini ve bu standardın İK ile ilgili unsurları daha kapsamlı biçimde ele aldığını göstermektedir. Raporda İK başlıklarına ayrılan sayfa oranlarının %10 ila %30 arasında değiştiği tespit edilmiştir.<br>Tartışma - Bu oranlardaki farklılıklar, firmaların sürdürülebilirlik stratejileri içerisinde insan kaynaklarına verdikleri önemin derecesini yansıtmaktadır. Araştırma sonuçları, firmaların sürdürülebilirlik raporlarında İK uygulamalarına daha fazla yer vermelerinin kurumsal şeffaflık ve sosyal sorumluluk açısından önemli bir adım olacağını ortaya koymaktadır.</p>Füsun TOROS
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721553156710.20491/isarder.2025.2050İşletmelerde Çoklu Liderlik Faktörünün Örgütsel Güven ile İlişkisi: Bir Sağlık İşletmesi Örneği
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2369
<p>Amaç – Bu araştırmada sağlık çalışanlarının örgütsel güven düzeyleri ile liderlik tarzları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.<br>Yöntem – Çalışma İstanbul’da hizmet veren özel bir hastanede kolayda örnekleme yöntemiyle, ankete katılımı gönüllü kabul eden bireylerle yüz yüze anket yöntemi uygulanarak yapılmıştır. Araştırmaya 160 sağlık çalışanı katılmış, 4 kişinin verileri eksik olduğundan değerlendirme dışı tutulmuştur. Katılımcıların cevaplamaları için öncelikle bazı demografik bilgiler sorulmuş, sonrasında ise Cummings ve Bromiley tarafından geliştirilen örgütsel güven ölçeği ile Bass ve Avolio tarafından geliştirilen liderlik davranışlarını belirleyen ölçek kullanılmıştır. Ölçeklere ait güvenirlik analizleri Cronbach’s Alpha analizi ile incelenmiştir. Faktörler arasındaki ilişkiyi test etmek için korelasyon analizi; bulunan ilişkilerin rastlantısal olup olmadığını anlamak için regresyon analizi yapılmıştır.<br>Bulgular – Yapılan analizler sonucunda örgütsel güven ile dönüşümcü liderlik faktörü arasında zayıf, negatif yönlü bir ilişki (r= -,336; p= 0,000<0.01), örgütsel güven ile sürdürümcü liderlik faktörü arasında orta, pozitif yönlü bir ilişki (r= ,500; p= ,000<0.01) tespit edilmiştir.<br>Tartışma – Çalışmadan elde edilen sonuçlar aynı konuda daha önce yapılan araştırmalar ile benzerlikler ve uyumlu sonuçlar ortaya koymuştur. Bununla birlikte tam serbestlik tanıyan liderlik ile örgütsel güven arasında bir ilişkinin olmaması önceki çalışmalardan farklılık göstermektedir. Bu nedenle daha sonra yapılacak çalışmalara katkı sağlayacağı ön görülmektedir. Çalışma özel bir hastanede yapıldığından bundan sonraki çalışmalarda devlet hastanesinde çalışanlar üzerinde de yapılarak özel-devlet karşılaştırması yapılması önerilmektedir.</p>Edibe Asuman ATİLLARavil TAGHIYEV
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721568157910.20491/isarder.2025.2051Otel İşletme Çalışanlarındaki Çevresel Tutku Algılarının Yeşil Davranış Eğilimi Üzerindeki Etkisi: Turizm Eğitiminin Düzenleyici Rolü
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2370
<p>Amaç – Bu araştırma, otel işletmelerinde çalışan bireylerin çevresel tutku algılarının yeşil davranış eğilimleri üzerindeki etkisini belirlemektir. Bu amaca ek olarak turizm eğitiminin düzenleyici rolü araştırılmış ve yeşil davranış eğilimlerinin demografik özelliklere göre farklılıkları incelenmiştir.<br>Yöntem – Araştırma nicel yöntem kullanılarak tamamlanmıştır. Otel çalışanlarından elde edilen 437 anket ile araştırma analizleri gerçekleştirilmiştir. Araştırma analizleri için basit doğrusal regresyon, t ve ANOVA testleri kullanılmıştır. Ayrıca düzenleyici etkinin belirlenebilmesi için Process Macro kullanılmıştır.<br>Bulgular – Araştırma bulguları çevresel tutkunun yeşil davranış eğilimi üzerinde anlamlı bir etkisini göstermektedir. Ayrıca turizm eğitimi söz konusu etkide düzenleyici rol oynamaktadır. Yeşil davranış eğilimleri ise demografik özelliklere göre farklılık göstermektedir.<br>Tartışma – Bulgular çevresel tutku ile yeşil davranış eğilimi arasında güçlü bir ilişkinin varlığını göstermektedir. Özellikle çevresel açıdan birçok olumsuz etkisi bulunan turizm sektöründe söz konusu etki önem arz etmektedir. Konaklama işletmeleri çalışanların çevresel bilinçlerini destekleyen stratejiler geliştirmesi gerekmektedir.</p>Suzan EROL
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721580159110.20491/isarder.2025.2052İşletmelerde Dijital Sponsorluk Kavramı: Bibliyometrik Bir Araştırma
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2371
<p>Amaç – Bu araştırmada işletmelerdeki dijital sponsorluk kavramının literatürdeki ulaştığı sınırların belirlenmesi amaçlanmıştır. Aynı zamanda kavramın ilişkide olduğu konular tespit edilerek dijital sponsorluğun kavram dönüşümü incelenmiştir.<br>Yöntem - Araştırmada bibliyometrik analiz yöntemi uygulanmıştır. Yapılan tarama neticesinde Scopus veri tabanından elde edilen 182 adet makale çalışması R bibliyometrix programı ile analiz edilerek sonuçları raporlanmıştır.<br>Bulgular – Araştırma bulguları dijital sponsorluk kavramının 50 yıldan daha eski bir süredir literatürde yerini aldığını göstermektedir. Dijital sponsorluğa yönelik çalışmaların son yıllarda popülerlik kazandığı, aynı zamanda kavramın sosyal medya ile yoğun bir ilişki içerisinde olduğu tespit edilmiştir.<br>Tartışma – Bulgular dijital sponsorluk kavramının özellikle sosyal medya ile ilişkide olduğunu göstermektedir. Özellikle işletme başarısında etkili bir yöntem olan dijital sponsorluğun yöneticiler tarafından önemsenmesi gerekli görülmektedir. Ayrıca yapılan bibliyometrik analiz hangi dijital sponsorluk uygulamalarının incelenebileceği konusunda fikir sunmaktadır.</p>Mehmet Arif TUNCER
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721580160210.20491/isarder.2025.2053Enerji Fiyatlarının Bist Sınai Endeksine Etkisi: Yapısal Var (SVAR) Modeli İle Bir İnceleme
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2372
<p>Amaç – Portföy çeşitlendirmesi yapmak yatırımcılara risklerini dağıtma imkanı sunmaktadır. Ancak çeşitlendirme yaparken portföye eklenecek yatırım araçlarının birbiriyle olan ilişkilerini detaylıca değerlendirmek gerekmektedir. Bu çalışmada BIST Sınai endeksi ile üretim hattının önemli girdilerinden olan doğalgaz ve petrol arasındaki ilişkinin tespiti amaçlanmıştır. Yöntem – Bu çalışmada, 02.01.2013-29.12.2023 dönemi günlük kapanış verileri kullanılarak, BIST Sınai endeksi ile doğalgaz ve petrol arasındaki ilişki Yapısal VAR Modeli (SVAR) ile araştırılmıştır. Analiz sonuçları Granger nedensellik testi, etki-tepki fonksiyonları ve varyans ayrıştırması ile desteklenmiştir. Bulgular – Bu çalışmanın sonuçları, enerji fiyatlarının BIST Sınai endeksi üzerindeki etkisini yapısal kırılmaları dikkate alarak ortaya çıkarmıştır. Granger nedensellik testi sonuçları, Brent petrol fiyatlarının BIST Sınai Endeksi’nde ve endekste yaşanan kırılmalarda etkisinin olduğunu, doğalgaz fiyatlarının ise endeks üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığını göstermiştir. Petrol fiyatlarının endekse negatif etkisi olmakla birlikte, yapısal şokların etkisi açısından değerlendirildiğinde her değişkenin kendi içsel şoklarından etkilendiği ve bu etkinin kısa süreli olduğu sonucuna varılmıştır. Varyans ayrıştırması sonuçları, BIST Sınai’de meydana gelen değişimin onuncu döneme kadar %98.4 oranıyla tamamına yakın bir kısmının kendi içsel şoklarından kaynaklandığını ortaya çıkarmıştır. Tartışma – Yatırımcıların BIST Sınai endeksine yatırım kararı alırken doğalgaz ve petrol fiyatlarının BIST Sınai endeksi ile olan ilişkisini göz ardı etmemeleri gerektiği söylenebilir. Özellikle Brent petrol fiyatlarındaki artışın BIST Sınai endeksindeki hisse senetlerinde fiyat düşüşüne neden olabileceği yatırım kararı aşamasında yardımcı bir bilgi olabilir.</p>Elvan ÖZTÜRK
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721603161710.20491/isarder.2025.2054İstanbul’da Bulunan Göçmenlerin Örgütsel Dışlanmışlıkları Üzerine Bir Araştırma: Esenyurt İlçesi Örneği
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2373
<p>Amaç - Bu araştırma, İstanbul'da ikamet eden farklı etnik kökenlerden gelen göçmenlerin karşılaştıkları örgütsel dışlanma deneyimlerini incelemekte ve özellikle bu deneyimlerin zaman içinde nasıl gelişip değiştiğine ve duygusal boyutlarına odaklanmaktadır. Bu çalışma, zorlu bir süreçten geçen göçmenlerin sesini duyurmayı ve yaşadıkları deneyimlerin evrenselliğini ve yaygınlığını vurgulamayı amaçlamaktadır. Ayrıca, farklı göçmen gruplarının yaşadığı olumsuz ve olumlu duyguları tespit ederek, bu deneyimlerin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmakta ve yerel halkın göçmenlere yönelik algılarını değerlendirmektedir. Bu çalışmanın, örgütsel dışlanma ve göçmenlerin duygusal deneyimleri üzerine mevcut alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.<br>Yöntem - Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden fenemonojik desen kullanılmıştır. İstanbul ili Esenyurt ilçesinde 14 göçmen ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmış ve katılımcıların göç deneyimleri, toplum tarafından nasıl algılandıkları, Türkiye'de olma duyguları ve gelecek planları içerik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir.<br>Bulgular - Araştırmanın bulguları, göçmenler için göç etmenin temel sebeplerinin savaş, ekonomik zorluklar, özgürlük ve inanç olduğunu göstermiştir. Göçmenler, yeni bir kültüre ve topluma uyum sağlamada zorluklarla karşılaşmış ve iş ortamında, sosyal ortamda ve yasal ortamda dışlanma ve ayrımcılık yaşadıkları belirlenmiştir. Buna karşın, bazı katılımcılar Türkiye'de misafirperverlik ve güven duygusu da hissetmiştir. Gelecek planları açısından, bazı katılımcılar ülkelerine geri dönmeyi arzularken, bazıları Türkiye'de aileleri ve yeni hayatları nedeniyle kalmayı tercih etmektedir.<br>Tartışma - Bu araştırma, göçmenlerin yaşadığı zorluklara ve dışlanma deneyimlerine ışık tutmaktadır. Ayrıca, göçmenlerin topluma entegrasyon sürecini destekleyecek politika ve uygulamalara duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır.</p>Ufuk BEKTAŞ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721618162910.20491/isarder.2025.2055Analysis of The Impacts of R&D Expenditures on Export (An ARDL Bounds Test for Turkey, 2000-2023 Period)
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2375
<p>Purpose – Main aim in this study is to determine whether R&D activity has an effect on exports and high-technology exports in Turkey, and to determine its level of effect. In this context, the conceptual framework is presented in the first part of the study, and the interaction between R&D (R&D) activities and exports is examined both theoretically and through literature review. Design/Methodology/approach – R&D-export relationship is investigated for the period 2000-2023 in Turkey, using the ARDL Boundary Analysis method, following the Augmented Dick&Fulley and Philips-Perron Unit root tests. Findings – The results obtained from the research show that there is a positive and significant interaction between R&D expenditures and exports in Turkey during the period examined, and a positive but weak interaction between high-technology exports. Discussion – The research tested the level of impact of R&D activities on exports in Turkey. Studies in this area are not sufficient. However, it is seen that there is a close connection between exports and R&D both in theory and in practice all over the world. According to this research results, It can say that the increase of R&D activity in the country, the increase in both general exports and high-technology exports will be affected positively.</p>Ali Osman BALKANLI
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721630164710.20491/isarder.2025.2056Jobless Growth in the European Union: Panel Fourier Toda-Yamamoto Causality Test
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2376
<p>Purpose – To analyze the validity of the jobless growth hypothesis for the economies of the 27 member states of the European Union (EU) with annual data covering the period 1991-2022 by using the Panel Fourier Toda-Yamamoto causality test using employment rate and growth rate data. Since 2023 employment data have not yet been entered in some countries, the data set ends in 2022. Design/methodology/approach – The variables are first tested for cross-sectional dependence, homogeneity and the presence of unit roots using the Panel Fourier Lagrange Multiplier (LM) unit root test. Finally, the Panel Fourier Toda-Yamamoto causality test is used to examine the causality relationship between economic growth and employment variables. Findings – While the jobless growth hypothesis is not valid in 7 member states of the EU, it is valid in the remaining 20 countries. Discussion – In 7 EU member states (Bulgaria, Czechia, Finland, Germany, Luxembourg, Luxembourg, Portugal and Romania), economic growth leads to employment, which means that the jobless growth hypothesis is not valid in these countries. In the remaining 20 countries, it is found that economic growth does not cause employment and therefore the jobless growth hypothesis is valid. This result means that although economic growth has been realized in 20 countries, employment has not increased.</p>İdris YAĞMUR
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721648166510.20491/isarder.2025.2057Yetenek Yönetimi, İşe Adanma ve Yaşam Doyumu Arasındaki İlişki: Seyahat Acenteleri Örneği
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2377
<p>Amaç – Araştırmanın amacı seyahat acentesi çalışanlarının sahip olduğu yetenek yönetimi, işe adanma ve yaşam doyumu algıları arasındaki ilişki ve etki düzeylerinin belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda seyahat acentelerinin çalışanları üzerinde uyguladıkları yetenek yönetimi uygulamalarının, çalışanların uygun pozisyonlara seçilmeleri, istihdam edilmeleri, eğitilmeleri, geliştirilmeleri ve acentede çalışmaya devam etmelerinin, çalışanın işe adanma ve yaşam doyumu üzerindeki etkisi ve aralarındaki ilişki düzeyleri incelenmiştir.<br>Yöntem – Araştırma, nicel yöntemle, ilişkisel tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiş ve veriler, İzmir’de faaliyet gösteren seyahat acenteleri personeline uygulanan anketler yoluyla elde edilmiştir. 367 işgörenden toplanan verilere betimleyici istatistikler, frekans analizleri, korelasyon ve regresyon analizleri uygulanmıştır.<br>Bulgular – Yapılan korelasyon ve regresyon analizleri neticesinde seyahat acentesi çalışanlarının yetenek yönetimi, işe adanma ve yaşam doyumu algıları arasında pozitif yönlü ve anlamlı ilişkiler ortaya çıkmıştır. Ayrıca yetenek yönetimi algılarının işe adanma ve yaşam doyumu düzeyleri üzerinde; işe adanma düzeylerinin ise yaşam doyumu üzerinde etkisi olduğu ortaya çıkmıştır.<br>Tartışma – Bu sonuçlara göre çalışanlara uygun iş ortamının yaratılması, onların yeteneklerini en verimli şekilde kullanmalarına olanak sağlamakla birlikte, çalışanların işe adanmışlık düzeylerini de artırabilmektedir. Çalışanların kendilerini değerli hissetmeleri, onları işe adanma noktasında teşvik edici bir unsur olabileceğinden, örgütün çalışanların kariyer gelişimlerine katkıda bulunmaları, örgüt yapısı ve liderlik tarzları da bu adanma duygusunu arttırabilmektedir. Ayrıca örgütte uygulanan yetenek yönetimi uygulamaları ve çalışanların yeteneklerini ortaya çıkarabilmesi için yaratılan etkin iş ortamı, bireyin iş memnuniyetini artırırken aynı zamanda genel yaşam memnuniyetine de katkıda bulunabilmektedir. Bunun nedeni, doğru yetenek yönetimi uygulamalarının bireyin kendini ifade etmesine ve potansiyelini kullanmasına olanak tanımasıdır. Bu durum da bireyin hem iş hem de genel yaşam memnuniyetini artırabilmektedir.</p>Serkan AYLANCem BILDIRCIN
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721666167610.20491/isarder.2025.2058eWOM ve Müşteri Deneyimi İlişkisi: Butik Otel Yorumlarının SERVQUAL Modeliyle İncelenmesi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2378
<p>Amaç – Çalışma, elektronik ağızdan ağıza pazarlama (eWOM) kapsamında müşteri deneyimlerinin hizmet kalitesi algılarına etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, çevrimiçi müşteri yorumlarının hizmet kalitesi boyutlarıyla nasıl örtüştüğü analiz edilerek, müşteri memnuniyetinin belirleyici unsurlarına ışık tutulması hedeflenmektedir.<br>Yöntem – Araştırmada, Şanlıurfa’da faaliyet gösteren ve TripAdvisor platformunda en yüksek kullanıcı puanına sahip ilk 10 butik otele ait toplam 770 çevrimiçi müşteri yorumu analiz edilmiştir. Nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiş ve fenomenoloji yaklaşımı doğrultusunda içerik analizi yapılmıştır. Analiz sürecinde MaxQDA 24 yazılımı kullanılarak açık kodlama gerçekleştirilmiş; elde edilen 2612 kod, SERVQUAL modeli çerçevesinde beş temel hizmet kalitesi boyutuna (fiziksel görünüm, empati, güvenilirlik, güven, cevap verebilirlik) göre temalandırılmıştır. Kodlamalar araştırmacı ve iki bağımsız uzman tarafından doğrulanmıştır.<br>Bulgular – Bulgulara göre, müşteri deneyimleri en çok fiziksel görünüm ve empati boyutlarında yoğunlaşmaktadır. Bununla birlikte, yorumlarda hizmet sunumuna yönelik hem olumlu hem de olumsuz ifadelere yer verilmiş; özellikle hijyen, personel ilgisi ve yiyecek-içecek kalitesi, müşteri memnuniyetinde belirleyici unsurlar olarak öne çıkmıştır.<br>Tartışma – Çalışma, eWOM içeriklerinin hizmet kalitesi boyutlarıyla ilişkisini ortaya koyarak hem akademik literatüre hem de butik otel işletmeleri için stratejik yönetim uygulamalarına katkı sağlamaktadır. Ayrıca, tüketici yorumlarının yönlendirici gücü vurgulanarak, dijital platformların marka imajı ve müşteri sadakati açısından önemi pekiştirilmektedir.</p>Seda KALEÖZÜSabahat DENİZ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721677169710.20491/isarder.2025.2059Demokrasi ve Finansal İstikrar: G 7 Ülkelerinde Banka Performansı Üzerine Ekonomik ve Politik Risklerin Etkisi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2379
<p>Amaç – Bu çalışma, G7 ülkeleri örnekleminde 2013–2023 dönemine ait panel verileri kullanarak, demokrasi düzeyi ile banka riski ve banka performansı arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır.<br>Yöntem – Ampirik analizlerde ADF-Fisher panel birim kök testi, Pedroni eşbütünleşme testi, FMOLS, Panel Least Squares (PLS) ve Panel ARDL modelleri kullanılmıştır. Veriler ikincil veri kaynaklarından sağlanmıştır.<br>Bulgular – Demokrasi düzeyinin banka performansı üzerinde uzun vadede pozitif ve anlamlı bir etkisi olduğu gözlemlenmiştir. Bankacılık riskinin ise kısa vadede performans üzerinde negatif etkileri vardır. Ülke bazlı analizlerde, demokratik kurumların etkisinin ülkeler arasında farklılık gösterdiği, bazı ülkelerde kısa vadeli demokratik değişimlerin geçici belirsizlikler olduğu gözlemlenmiştir.<br>Tartışma – Bulgular, demokratik kurumların finansal sektördeki düzenleyici ve şeffaflık sağlayan yapılarının banka performansını desteklediğini ortaya koymuştur. Ülke bazlı analizlerde ise demokratik kurumların etkisi farklılık göstermiş, bazı ülkelerde kısa vadeli belirsizlikler olduğu gözlemlenmiştir. Çalışma, literatürde ilk kez G7 ülkeleri bağlamında bu ilişkiyi çoklu panel veri yöntemleriyle kapsamlı biçimde ele alarak, demokrasi ile finansal performans arasındaki yapısal bağlantıları hem teorik hem de ampirik düzeyde ortaya koymakta ve politika yapıcılar için önemli çıkarımlar sunmaktadır.</p>Naciye HATTATİOĞLUDerviş BOZTOSUN
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721698171210.20491/isarder.2025.2060Kulüp Yakınsama Perspektifinden D-8 Ülkelerinde Sürdürülebilir Kalkınma Performansının Analizi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2380
<p>Amaç – Bu çalışmanın amacı, Gelişen 8 Ülke (D-8) olarak bilinen Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Mısır, Endonezya, Malezya, Nijerya ve Azerbaycan’ın sürdürülebilir kalkınma performanslarını 2000-2023 yılları arasında Kulüp Yakınsama perspektifinden incelemektir.<br>Yöntem – Araştırmada, 2000-2023 yılları arasındaki SDG Endeksi ve 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SDGs) kullanılarak, D-8 ülkelerinin sürdürülebilir kalkınma performansları analiz edilmiştir. Phillips ve Sul (2007) tarafından geliştirilen Kulüp Yakınsama Yaklaşımı yöntemiyle ülkelerin belirli alt kulüplerdeki performansları değerlendirilmiştir.<br>Bulgular – Araştırma sonuçları, D-8 ülkelerinin farklı kulüplerde konumlandığını göstermektedir. Azerbaycan, Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Malezya ve Türkiye ilk kulüpte yer alarak yüksek performans sergilemişken; Nijerya ve Pakistan ise düşük performans gösteren ikinci kulüpte yer almıştır. Ayrıca sağlık, toplumsal cinsiyet eşitliği, enerji, sanayi, altyapı ve eşitsizliklerin azaltılması gibi göstergelerde ülkeler ortak bir denge seviyesine yakınsamış, ancak yoksulluk, eğitim, iklim değişikliği ve sürdürülebilir şehirler gibi alanlarda belirgin farklılıklar gözlemlenmiştir.<br>Tartışma – Bulgular, D-8 ülkelerinin sürdürülebilir kalkınma süreçlerinde tek tip bir ilerleme kaydetmediğini, bazı ülkelerin belirli alanlarda daha istikrarlı kalkınma gösterdiğini ortaya koymaktadır. Türkiye, Azerbaycan, Endonezya ve Malezya çoğu göstergede panel ortalamasının üzerinde performans sergilerken, iklim eylemi ve uluslararası işbirlikleri gibi bazı alanlarda yakınsama göstermemiştir. Nijerya ve Pakistan ise düşük performans sergileyerek gelişim süreçlerinden ayrışmıştır.</p>Mustafa KARAKUŞ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721713173310.20491/isarder.2025.2061Sosyal Medya Pazarlamasında Influencerların Satın Alma Niyeti Üzerindeki Etkisi
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2381
<p>Amaç –Bu araştırmanın temel amacı, son dönemlerde pazarlama stratejilerinde sosyal medyanın artan rolü doğrultusunda, influencer’ların sosyal medya üzerindeki kullanımının bireylerin satın alma niyeti üzerindeki etkilerini incelemektir.<br>Yöntem – Bu amaçla çalışmanın yürütülmesi için Türkiye’de yaşayan sosyal medyayı aktif kullanan 389 kişiye Mart- Ekim 2023 tarihleri arasında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi 22.05.2024 tarihli ve 05 sayılı toplantı ile onaylanmıştır. Belirlenen değişkenlerin etkilerini incelemek amacıyla, analiz yöntemi olarak Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) kullanılmıştır. Influercerların uzmanlık, güvenirlik, çekicilik ve satın alma niyeti ölçeklerinin örneklem ile uyumunu test etmek amacıyla doğrulayıcı faktör analizi (DFA) uygulanmıştır. Testlerin güvenilirlik analizleri Cronbach’s Alpha analizi ile incelenmiştir. Hipotezlerin test edilmesi amacıyla Regresyon, T-testi ve ANOVA analizleri kullanılmıştır.<br>Bulgular –Analizlerden ulaşılan sonuçlar incelendiğinde; influencerların uzmanlık, çekicilik, benzerlik, güvenilirliği boyutlarının olumlu algılanmasının satın alma niyetini etkilemesi beklenmiştir. Regresyon analizi sonucu ise anlamlı olan boyutların bir arada satın alma niyetini %48,57 oranında açıkladığı bulunmuştur. Uzmanlık ve satın alma niyeti arasında yapılan basit regresyon analizi sonucunda %32,7 oranında satın alma niyetini açıkladığı bulunmuştur. Güvenirlik ve satın alma niyeti arasında yapılan basit regresyon analizi sonucunda %31,3 oranında satın alma niyeti değişkenini açıkladığı bulunmuştur. Çekicilik ve satın alma niyeti arasında yapılan basit regresyon analizi sonucunda %31,3 oranında satın alma niyeti değişkenini açıkladığı bulunmuştur.<br>Tartışma –Gelişen teknoloji ve sosyal medya algoritmaları, markaların ve influencerların hedef kitlelerine daha kolay ve etkili bir şekilde ulaşmasını sağlamıştır. Çalışma kapsamında önerilen model ile teorik olarak literatüre katkıda bulunurken influencer pazarlamasında satın alma niyetini etkileyen faktörlere yönelik bilgiler verilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda firmaların influencer seçimlerine yön verirken yararlanacakları öneriler ortaya konulmuştur.</p>Gülhan Kübra ÖZERMehmet BAŞ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721734175010.20491/isarder.2025.2062Liderlik Yönelimlerinin Bireysel Yenilikçilik Yeteneklerine Etkisi: Tekstil Çalışanları Üzerine Bir Araştırma
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2382
<p>Amaç- Liderlik, başkalarını amaç birliği etrafında toplayabilmek şeklinde tanımlanırken, liderliğin doğuştan mı? Yoksa sonradan mı? Kazanılan bir özellik olduğu hala tartışılmaktadır. Ancak doğuştan gelen özellikler çevresel şartlara göre bireyleri lider durumuna getirebilmektedir. Aynı zamanda bireylerde bireysel yenilikçilik yapma yetenekleri örgütsel etkinliğin artırımında önemli rol oynamaktadır. Bu amaçla çalışmada çalışanların liderlik yönelimlerinin belirlenerek yine çalışanların yenilikçi yeteneklerine bu yönelimlerin etkileri araştırılmaktadır. Yapılan literatür taramasında çalışanlarda liderlik yönelimlerinin, bireysel yenilikçilik yeteneklerine etkisi kavramları arasındaki ilişkileri araştıran önceden yapılmış herhangi bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu sebeple, kavramlar arasındaki ilişkinin incelenmesi ve sonuçların ortaya konulması gelecek çalışmalara katkı sağlaması açısından oldukça önem arz etmektedir.<br>Yöntem- Araştırma Samsun’da faaliyet gösteren bir tekstil işletmesi çalışanları üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmış olup, toplamda 217 kişiden veri toplanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler istatistiksel yöntemlerden yararlanılarak analiz edilmiş ve analizlerde lisanslı SPSS 21.0 ve AMOS 22.0 programları kullanılmıştır.<br>Bulgular- Araştırma sonucunda liderlik yönelimleri alt boyutlarından insan kaynaklı liderlik yöneliminin, karizmatik liderlik yöneliminin ve yapısal liderlik yöneliminin bireysel yenilikçilik yetenekleri üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı etkisi olduğu tespit edilmiş olup, politik liderlik yönelimlerinin bireysel yenilikçilik yetenekleri üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır.<br>Tartışma- Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre liderlik yönelimleri bireylerin potansiyelini ortaya çıkarmada etkin rol oynamakla birlikte, yenilikçiliğin teşvik edilmesi için doğru liderlik yöneliminin seçilmesi gerekmektedir.</p>Muhammet YÜKSEL
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721751177210.20491/isarder.2025.2063Sürdürülebilirlik Raporlarının Zorunlu Güvence Denetimi: Bağımsız Denetçilerden Görüşler
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2383
<p>Amaç - Çalışmanın amacı, sürdürülebilirlik raporlarının zorunlu güvence denetimine ilişkin bağımsız denetçilerin genel görüşlerini, hazırlık ve uzmanlık seviyelerini ve bu konudaki önerilerini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda, sürdürülebilirlik raporlarının zorunlu güvence denetimi sürecinin geliştirilmesi ve bu uygulamanın beklenen faydayı sağlanmasına katkıda bulunulması hedeflenmektedir.<br>Yöntem - Bu çalışma, yapılandırılmış görüşme yöntemiyle veri toplama sürecini içeren nitel bir araştırma uygulanarak yürütülmüştür. Bu süreçte 11 bağımsız denetçiden veri elde edilmiştir. Araştırma kapsamında elde edilen veriler ayrıntılı olarak tümevarımsal yaklaşım temelli içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir.<br>Bulgular - Bulgulara göre bağımsız denetçiler sürdürülebilirlik raporlaması ve güvence denetiminin zorunlu hale getirilmesini ve bu görevin kendilerine verilmesini olumlu karşılamaktadır. Ancak bu konuda hem bağımsız denetçilerin hem de sürecin gelişime açık olduğu görülmektedir. Denetim ekiplerinde sürdürülebilirlikle ilgili uzman kişilere yer verilmesi gerekmektedir. Mevcut durumda bağımsız denetçilerin sürdürülebilirlik raporlaması ve güvence denetimi ile ilgili yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadığı, bu bilgi ve tecrübe eksikliğinin en kısa sürede giderilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.<br>Tartışma - Sürdürülebilirlik raporlaması ve güvence denetimi sürecinin iyileştirilmesi için kısa vadede Kamu Gözetimi Kurumu (KGK) tarafından akredite eğitimlerin sayısının ve niteliğinin artırılması gerektiği düşünülmektedir. Ancak uzun vadede muhasebe biliminin ve üniversitelerde alanla ilgili bölümlerde müfredatın gözden geçirilmesi gerektiği önerilmektedir.</p>Musa ÖZÇELİK
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721773179310.20491/isarder.2025.2064ESG Kriterlerinin Banka Finansal Performansı Üzerindeki Etkisi: Türkiye Bankacılık Sektörü Üzerine Ampirik Bir İnceleme
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2384
<p>Amaç – Bu çalışma, Türkiye’deki bankacılık sektöründe Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) kriterlerinin finansal performans üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. ESG uygulamalarının banka kârlılığı, risk yönetimi ve sürdürülebilir finansal yapı üzerindeki rolü araştırılmıştır.<br>Yöntem – Araştırmada, 2015-2023 dönemine ait bankacılık verileri kullanılarak panel veri analizi uygulanmıştır. ESG performansı, çevresel, sosyal ve yönetişim skorlarıyla temsil edilmiş; finansal performans ise ROAA, ROAE, toplam varlıklar, likidite oranları ve döviz pozisyonları gibi göstergelerle ölçülmüştür. Modelde sabit etkiler yöntemi tercih edilmiş ve Driscoll-Kraay standart hataları kullanılmıştır.<br>Bulgular – Analizler, çevresel ve sosyal faktörlerin uzun vadeli kârlılık ve banka büyüklüğü üzerinde pozitif etkiler yarattığını; likidite ve döviz pozisyonu göstergelerinde ise belirli sınırlamalara yol açtığını ortaya koymaktadır. Yönetişim faktörlerinin doğrudan kârlılık üzerinde anlamlı bir etkisi görülmezken, risk yönetimi açısından önemli rol oynadığı saptanmıştır.<br>Tartışma – Bulgular, Türkiye bankacılık sektöründe ESG uyumunun finansal performansı çeşitli açılardan etkilediğini ve sürdürülebilirlik politikalarının dikkatli bir şekilde tasarlanması gerektiğini göstermektedir. ESG kriterlerinin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması, bankaların uzun vadeli değer yaratma kapasitelerini artırabilir.</p>Emin İBRAHİMOVBurçay YAŞAR AKÇALI
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721794181510.20491/isarder.2025.2065Disclosure of Key Audit Matters (KAMs): Auditor Characteristics and the Impact of the COVID-19 Pandemic in Turkey
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2385
<p>Purpose—This study examines the effects of auditor gender, auditor rotation, and the COVID-19 pandemic on the number of key audit matters (KAMs) and the length of disclosure in Turkey. Understanding the factors affecting the quality of KAM reporting is essential for the transparency of the audit process and the quality of information.<br>Design/methodology/approach—The research analyzed the independent audit reports of 194 non-financial companies traded on Borsa Istanbul from 2017 to 2023. Models created based on panel data analysis were tested using the fixed effects method in the Stata program. The study used the number of KAMs (N_KAM) and the length of disclosure (KAM_LEN) as dependent variables.<br>Findings - According to the results obtained, auditor gender has a positive and statistically significant effect on the number of KAMs and the length of disclosure. The COVID-19 period has significantly and negatively affected both dependent variables. No statistically significant impact of auditor rotation on the number of KAMs and the length of disclosure was detected.<br>Discussion—The findings show that the gender of the auditor can increase the communication power and informativeness of the audit report. On the other hand, pandemic conditions limit KAM disclosures and reduce the informative capacity of the reports. These results offer important implications regarding the function of audit reports in crisis periods.</p>Erol GEÇİCİ
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721816183210.20491/isarder.2025.2066A Study on the Effect of Total Quality Management on Internal Customer Satisfaction within the Framework of Internal Marketing Theory
https://isarder.org/index.php/isarder/article/view/2386
<p>Purpose – The research reveals that internal marketing should be addressed through the fundamental dimensions of Total Quality Management (TQM) and internal customer satisfaction. While TQM practices represent the structural dimension of internal marketing as an indicator of quality-oriented approaches towards internal processes and employees, internal customer satisfaction constitutes the result dimension of these practices reflected in the perceptions and attitudes of employees.<br>Design/methodology/approach—Data obtained from employees in Polatlı Organized Industrial Zone were evaluated using quantitative analysis techniques. The relationship between Total Quality Management practices and internal customer satisfaction was tested using regression and correlation analyses.<br>Findings – It shows that TQM practices have a significant and positive effect on internal customer satisfaction. This finding shows that internal marketing should be considered as a multidimensional structure and that TQM practices can increase external customer satisfaction through employee satisfaction.<br>Discussion – The findings of this study reveal that businesses should structure their internal marketing strategies with a more holistic understanding. In addition, it makes a significant contribution to the existing literature by presenting a theoretical model that conceptualizes the interaction between TQM and internal customer satisfaction in the context of internal marketing.</p>Esat SAYGINMetehan TOLONSabit UYGUNŞahan SÖKMENSÜER
Telif Hakkı (c) 2025
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0
2025-07-012025-07-011721833185310.20491/isarder.2025.2067